Bölüm Yirmi Altı

106 7 0
                                    

Colin'in anlatmından:

Gözlerimi yavaşça açmıştım. Yüz üstü bir şekilde yatarken bir elim kafamın altındaki yastığın altında, diğer elim ise yataktan aşağı sarkıyordu. Muhtemelen diğer yastığı düşürmüştüm. Yüzüm, pencereye dönük olduğundan havanın kararmış olduğunu gördüm. Gece olmuştu. Komedinin üzerindeki djital saate baktım;

"03:44"

 
Uyuyakaldığım sırada bana sarılarak yatmıştı. Fakat şu an sarılmıyordu.. Muhtemelen uyuyakaldığından diğer tarafa dönmüştü. İşte şimdi onu rahatlıkla izleyebilirdim. Niall'a doğru döndüm. Yanılmıştım. Uyumuyordu. Yastığını dikleştirmişti. Dikleştirdiği yastığa yaslanıyordu. Dizlerini bükmüş kollarını dizlerine yaslamıştı. Gözlerinden teker teker göz yaşları akıyordu. Niall çok ağlamazdı. Onu altı yedi senedir tanıyorum ve bir konser sonrası, bir ben havale geçirdiğimde,  bir de şimdi ağladığını görüyordum.

"Niall?" dediğim sırada hemencecik göz yaşlarını elinin tersiyle sildi.

"Efendim?" dedi.

"Ağlıyor muydun?" dedim gözlerine bakmaya çalışarak. Fakat o yüzüme bakmayarak işimi zorlaştırıyordu.

"Hayır, ağlamıyordum." derken çenesi kasılıyordu.

"Neden ağlıyordun?" diye sordum. Yüz hatları gerilmişti.

"Sana ağlamadığımı söyledim." dedi sakin olmaya çalışıyorcasına.

"Aptal değilim görebiliyordum Niall"dedim. O inkar etsede ben görmüştüm. Neden böyle uzak davranıyordu ki? Bir an benim peşimden koşuyordu. Bir an benim için endişeleniyordu  bir an da sinirli bir insana dönüşüyordu ve sorduğum soruları düzgünce yanıtlamıyordu. Tuttuğum nefesimi verdim. Yine susmuştu. Susmuştu çünkü haklı olduğumu biliyordu. Çünkü doğru olan ortadaydı.

"Neden ağladın?" dedim sakince.

"Umrunda mı?" dedi beni tersleyerek. Kalbime tekme yemiş gibi hissettim.

"Umrumda Niall" dedim. Kısa cümle kurmuştum çünkü kendimi uzun cümle kuracak kadar güçlü hissetmiyordum. Güldü. Gülüşü içimi gıdıklıyordu.

"Nedenini bilmek istiyorum." dedim ve gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda gözlerini başka bir yere sabitlemişti. Söylemeye niyeti yoktu.

"Biliyor musun? Seni affetmememin temel nedeni bu. Belki anlatsan herşeyi anlayacağım ama sen hep susuyorsun. Niall, sen bir şey saklamazdın." diyerek çıkıştım.

"Beni affetmen için, güvenmen için herşeyi bilmen gerekiyor diye kural mı vardı? Yoksa ben mi bilmiyorum? O üç yılda ne değiştide benden birşeyler saklar oldun diyorsun. Bende sana şunu diyorum. O üç yılda ne değiştide bana güvenmiyorsun." kaşları çatılmıştı. Bu sefer susan taraf ben olmuştum. Susuyordum çünkü lanet olsun ki onu haklı buluyordum. Bir anda kendini haklı çıkarması sinirime dokunsa da dedikleri doğruydu. Bu konuyu konuşmayacaktım. Zamanı değildi.

Mutlu Yıllar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin