Bölüm otuz dört

98 6 0
                                    

Niall'ın anlatımından:


510.072.000 km²'lik yüz ölçümüne, 7,125 milyar nüfusa, 206 tane ülkeye mensup bu Dünya'da beni bulan bu olay benim ne kadar şanssız olduğumu gösteriyordu. Tek istediğim şey, sevdiğim kadın ile dilediğim zaman, dilediğim şekilde vakit geçirmekti. Fakat hayat, mutluluğu bu kadar çabuk yakalamamı istemiyordu. Döngü böyle işliyordu; Acı çekmeden tam anlamı ile mutlu olamıyordun. Tüm insanlığın yaşadığı bu döngü kasırga gibiydi. Sonunda yine güneş açacaktı ama ilk önce kasırga ile birlikte yer yer zarar görecekti. 


"Ne?" dedim afallamış bir şekilde. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Connor'ın sesi beynimde yankılandı. 


"Beni duydun." dedi Connor. Muhtemelen bana itiraf ettiği için kendini gergin hissediyordu. İkimizde bu olayda Miles'ın parmağı olduğunu biliyorduk. Miles, Colin'i ele geçirmek için bir kaç yöntem denese bile başarılı olamamıştı. İlk yöntem, beni ortadan kaldırmaktı. Ne kadar sonucu başarısızlık ile bitmiş olsa dahi beni üç yıl boyunca Colin'den uzak tutmayı başarabilmişti. İkinci yöntemi aramıza sızıp Colin'e yakın olmaya çalışmaktı. Ama bu girişimi benim devreye geçmemle birlikte yerle bir olmuştu. Şimdi ise sonuncu bir yöntem üzerinde çalışıyordu ve bana sorarsanız bu en büyüklerinden birisiydi. Onu dövmeme izin verdikten hemen sonra ortadan kaybolmuştu ve ben ile Colin barışana kadarda sessiz kalmıştı. Colin ile ben barıştıktan sonra ise ayrı düştüğümüz bir zamanı kollayıp yöntemi yavaş yavaş devreye geçirmeye başlamıştı. Şimdi ise sosyopat bir manyağın 454 Km uzağında olduğum sevdiğim kadına zarar vermesi an meselesiydi. Beni asıl çıldırtan şey şuydu; Orada bir şeyler dönmeye başlamıştı ve ben sırf Fransa'da olduğum için bir şey yapamıyordum


"Lanet olsun. Bunu tahmin etmeliydim. Sana yemin ediyorum ki onu öldüreceğim" bir anda haykırmam sonucunda sesim boş soyunma odasında yankılanmıştı. Gözüm, siyah deri koltuk üzerinde dağınık duran kıyafetlere odaklanmıştı. Gözüm seğiriyorken ne yapacağımı düşündüm. 454 Km mesafe ötede yapabilecek hiç bir şeyim yoktu. Colin'in tehlike altındayken burada nasıl durabilridim bilmiyordum. 


"Sakin ol Niall. Sen, sadece işine bak. O, benim yanımda güvende olacak." diyerek beni rahatlatmaya çalışmıştı. Biliyorum, Connor onu koruyacaktı ama yine de içim rahat etmiyordu. Çünkü Connor, bu konuda yeteri kadar tecrübeli değildi. Ben ise bütün bir yılımı bunun nasıl üstesinden gelirim diye düşünmüş, çabalamış ve beklemiştim. Ne zaman ne yapacağımı oldukça iyi biliyordum fakat beklenmedik olaylar yanlış zamanda olunca bütün planlar alt üst oluyordu. 


Sadece işime bakamayacak kadar endişeli ve gerdindim. Colin büyük bir risk altındayken ben hiç bir şey olmamış gibi davranıp konser veremezdim. Tüm hayatımı onun iyi olması için adamıştım. Geri döndüğüm zaman Miles'ın akıl hastanesine yatırılmış olduğu için yavaş yavaş ortalarda gözükmeye başlamıştım. Miles'ın durumunun iyiye gittiğini öğrendiğim sırada kendimi Colin'e affettirme zamanının geldiğini düşünmüştüm. Fakat yanılmıştım. Miles, hiç bir zaman iyileşmemişti. O, sadece çok iyi bir rol yapıyordu. Miles'ın eskisi gibi olduğunu, Miles'ı dövdüğüm sırada bana karşı çıkmayıp güldüğü sırada fark etmiştim.  Onun eskisi gibi olduğunu anlamam ne kadar uzun sürse de anladıktan  hemen sonra Colin ile aramdaki mesafeyi korumaya çalışmıştım. Çünkü biliyorum ki ona yaklaştığım her an onu tehlikeye atıyordu. Bu yüzden Miles'ın gerçekten iyleşip iyileşmediğini kesin bilgilere dayanarak öğrenmem gerekiyordu. Bu yüzden Colin için çabalamaya ara vermiş, Miles sorununu halletmek için araştırmalara başlamıştım. Ama ne var ki ben ne zaman çabalamaya ara verdiysem Colin benim için çabalamaya başlamıştı. 

Mutlu Yıllar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin