Bölüm Yirmi Sekiz

132 8 0
                                    

Niall, geri döndüğünden beri ilk defa kalbimi dinlemiştim.  Beynim, her şeyi zorlaştırdığımı söylerken, kalbim beni doğru olanın bunun olduğunu söylüyordu. Doğru olan hangisiydi bilmiyordum. Kendimi sonu olmayan bir ormanda kaybolmuş gibi hissediyordum. Dünya hızla dönüyordu ve ben ayakta duramıyordum. İtiraf etmiştim. Uzun bir süre sonra ilk defa onun yüzüne karşı bunu demiştim.  Ellerimi tuttu ve doğrudan gözlerime baktı.

"Colin. Sana söz veriyorum her şeyi tam anlamı ile anlatacağım." dedi. Bu içimi kıpır kıpır yapsa bile gerçekleri duymak istemiyordum.  Gözlerimi kaçırdım.

"Söz veriyorum bilmen gereken her şeyi eksiksiz anlatacağım ama bana zaman vermeni istiyorum." dedi yumuşak ses tonu ile.

"Zaman? Ne kadar bir zamandan bahsediyoruz? Bir üç yıl daha mı?" dedim.

"Kırgın olduğunu biliyorum Colin. Bunun için üzgünüm. Her şeyi anlattığımda anlayacaksın. Sonra istersen affetme." dediğinde  yutkundum. Kalbim hızla kanı pompalarken, kendimi hiç olmadığım kadar gergin hissediyordum. Bir az önce sevdiğimi söylemiştim. Şimdi bu cümle de neyin nesiydi?  Kalbim kırılmıştı. Ondan ne bekliyordum sarılıp af dilemesini mi? Tabikide hayır!

"Hiç bir şey suçsuz yere Miles'ı dövmeni açıklayamaz." ona karşı direnerek.

"Çok fazla düşünüyorsun.." diye karşılık vermişti. Anlamamıştım. 

"Çok fazla susuyorsun." dedim ve ellerimi çektim. Ofladı ve saçlarını düzeltti.

"Ne zaman şu inadından vaz geçeceksin?" diyerek sitem etti. Ağzım açık kalmıştı. Açıkcası bana böyle sitem edeceğini düşünememiştim. Çünkü sitem etmeye hakkı yoktu. Üç sene gitmeyi göze alabilen bir insan nasıl olurda inatçılığım hakkında sitem ederdi?

"İnat ediyorum öyle mi? Üzgünüm Niall, üç yıl boyunca verdiğin söze rağmen gitmeni kabullenemiyorum." diye çıkıştım. Onu, sevdiğimi itiraf ediyordum, o istersen affetmeyebilirsin diyordu.  Benim inadım, benim gururum... Neden her seferinde o yok iken neler yaşamış olabileceğimi düşünmüyordu?

"Sana her şeyi anlatacağımı söylüyorum. İstediğin bu değil miydi?" diye sesini yükseltti.

"Hiç bir şey anlatma. İstemiyorum! Tanrı aşkına seni sevdiğimi itiraf ettim ben." diye bağırdım. 

"Bende seni seviyorum!"

"Lanet olsun ki sen istersen affetme dedin. " diye devam ettin.

"Seni seviyorum!" 

"Bazen cidden çok değiştiğini düşünmeye başlıyorum." dedim sinirle. Dediği bir kelime bile beni kırabiliyordu. Kolumu tuttu. Bir eli ile ağzımı kapattı ve sakin bir ses tonu ile;

"Seni. Seviyorum. Anladın mı?" dedi bastıra bastıra. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki ne dediğini duymamıştım bile. Elini ağzımdan çekti.

"Ne olursa olsun-" bir cümle kurmaya başlamıştım ki Niall sözümü bölüp;

Mutlu Yıllar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin