1. Kitap 3. Bölüm

15.1K 913 100
                                    

Boşluk hissi.

Uyandığımda ilk hissettiğim duygu bu olmuştu, bir şeyler eksikti.

Sıcak.

İkinci hissettiğim ise normale göre ortamın fazlasıyla sıcak olmasıydı.

Burnuma dolan tanıdık reçine kokusuyla birlikte kendime gelmeye başlamıştım.

Bütün vücudum yumuşak bir kumaşla kaplıydı. Kumaşın altında kıpırdandığımda yatağımın tanıdık hissi beni kucakladı. Çok rahat hissediyordum.

Ardından zihnimde içimdeki huzursuzluk yerimde kıpırdanmama neden oldu, oldukça tuhaf rüyalar görmüş olmalıydım ki ne olduğunu hatırlayamasam bile etkisi hala devam ediyordu.Yavaşça gözlerimi açtığımda odamın tanıdık görüntüsüyle karşılaştım.

Babam yine gece üşümemen için dolaptaki en kalın yorganı üzerime örtmüştü. Yattığım yerde gerinerek ayağa kalktığımda vücuduma giren hafif acı dalgası ile yüzümü buruşturdum. Uyurken kaslarım tutulmuş olmalıydı, ilk defa bu kadar ağrılı bir şekilde uyanmıştım. Çekmecemin içindeki ilaç kutumu ararken aşağıdan gelen sesler dikkatimi çekmişti.

Aşağıda hararetli bir grup tartışıyordu ancak ne dediklerini tam anlayamıyordum. Baş ucumda duran kavanozun içindeki kıvamlı reçineye baktım, odamdaki kokunun ondan geldiğini biliyordum. İçerisinde sayamayacağım kadar çok fazla bitki vardı, ne olduklarını bilmesem de kimin getirdiğini biliyordum. Gülümsedim.

İlacımı bulamayıp pes ettikten sonra saate baktım, sabahın sekiziydi. Üzerime aldığım hırkam ve ayağıma geçirdiğim pofidik terliklerimle koridora doğru ilerlediğimde sesler artmaya başladı. Tahminimden daha fazla kişi gelmiş olmalıydı.

Artık sesler daha da netleşirken, bazılarının tanıdık olduğunu fark etmiştim. Merdivenlerden inmeye başladığımda mırıltılar yerini sessizliğe bıraktı ve merdivenin sonunda beni bekleyen babam ile karşılaştım.

"Günaydın Valeri" her sabah beni gülümsemesiyle karşılardı ancak bu sefer bir farklılık vardı. Gözlerinin altı daha önce hiç görmediğim kadar mordu, sanki tüm gece ayaktaymış gibiydi.

"Bu kadar erken kalkmanı beklemiyordum doğrusu" derken şaşkınlığını gizlemeye çalışması daha da şüphelenmeme neden oldu. Bir şeyler sakladığı kesindi ve er ya da geç öğrenecektim.

"Eh, evet bende beklemiyordum." Derken ona gülümsedim ve mutfağa doğru yöneldim.

Gariptir ki bu sefer beni durdurmadı. Normalde bu saatte evimize gelenlerle yapılan görüşmeler gizli olurdu ve her ne kadar çabalasam da dahil olamazdım. Belki de bir şeyler değişmeye başlamıştır diye gülümseyerek mutfağa ilerledim.

Mutfak masası normale göre oldukça kalabalıktı, avcılar konseylerinden tanıdık yüzler odaya girmemle birlikte aniden ayağa kalkarak savunma konumuna geçtiler, sanki bir şeyden korunuyormuş gibi. Rahat bir şekilde oturmalarına devam eden kişiler ise daha önce sadece bir ya da iki kez gördüğüm temsilcilerdi. Kurt konseyini temsilen belirli aralıklarla babamla görüşmeleri olan bu adamları çok nadir görürdüm. Odadaki diğer kişilere göre oldukça yapılı ve uzun oldukları otururken bile belli oluyordu.

Ve tanıdık mavi gözler mutfağın diğer ucundan bana kilitlendiğinde içimde uyanmaya başlayan heyecanla birlikte gelmeden önce aynaya bakmadığım için kendime lanet ediyordum. George sanki beni tanımıyormuşçasına dikkatlice vücudumu süzdüğünde üzerimdeki bol pijamalarım ve pofidik terliklerimle birlikte oracıkta yok olmak istedim.

Arkamdan gelen babamla birlikte ortam biraz da olsa yumuşamıştı ancak hala havadaki gerginliğin kokusunu alabiliyordum.

"Günaydın." Diyerek dolaba doğru uzandım ve kendime yiyebileceğim bir şeyler aramaya başladım. Karnım fazlasıyla açtı, normalde sabah kahvaltılarını gevrek ile geçiştirirdim ancak bugün dolaptaki her şeyi yemek istiyordum.

DOKUNULMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin