*George'u unutanlar olmuş o zaman onu da bir görsel ile taçlandıralım :)*
Burada ne işi vardı?
Ani bir hareketle üzerime yöneldiğinde nöbetçiler öne atılarak bana yaklaşmasını engelledi.Başını aşağıya doğru tutarak hareketini kısıtlıyorladıklarında az önceki güçlü halinden eser yoktu, her ne kadar güçlü olursa olsun nöbetçiler herkesten daha iyi antremana tabii tutulmuş güçlü savaşçılardı, onların tutuşundan bir anda kaçamazdı.
George gafil avlanmış bir şekilde sağa sola kıpırdanıp kurtulmaya çalışırken öylece bakakalmıştım. Bir süre sonra kendime geldiğimde onlara birkaç adım yaklaştım.
"Onu tanıyorum, zararsız. Bırakabilirsiniz." dediğimde nöbetçiler şaşkın bir şekilde önce birbirlerine sonra da bana baktılar.
"Emin misiniz Luna?"
Evet şeklinde başımı salladığımda istemeden de olsa bırakmalarına rağmen yine de herhangi istenmeyen bir durum oluşmasına karşı yakın mesafelerini korumaya devam ediyorlardı. George üzerini düzeltmeye çalışırken arkada beliren tanıdık kişiler şaşkınlığımın giderek artmasına neden olmuştu.
Bay Durham ve Moore orada öylece durarak olup biteni izliyorlardı,, Moore'un gülümsemesi beni gördüğünde tüm yüzüne yayılmıştı ve onu aslında ne kadar fazla özlediğimin farkına vardım.
Aramızda ne geçerse geçsin benim için baba kavramını her düşündüğümde aklıma gelen kişi oydu, bana doğru kollarını açtığında onunda aynı şeyleri düşündüğünü anlamıştım. Ailesini kaybettiğinde bir şekilde hayata tutunmasını sağlayan kişiydim, hayır, onun ailesiydim. Her ne kadar zor olsa da bir şekilde bu kadar sene beni korumayı başarmıştı, ona belki de düşündüğümden daha fazla şey borçluydum.
Koşarak Moore'un kollarına atladığımda beklediğimden daha sıkı bir şekilde beni kucakladı ve saçlarımın üzerine bir öpücük kondurdu.
"Benim güzel kızım.." dediğinde istemsizce gözlerimin dolduğunu fark ettim. "Seni çok özledim."
"Bende seni, baba."
Bir süre daha öylece kaldıktan sonra beni bıraktığında Bay Durham ile selamlaştım.
"Seni çok iyi gördüm, Valeri." derken şaşırmışa benziyordu, görüşmediğimiz sürede yine güçsüz bir şekilde kalacağımı düşünmüşlerdi, ancak kaslarımın geliştiğini ve vücudumun toparlandığını her geçen gün daha fazla hissediyordum. Belki de birkaç kilo bile almış olabilirdim, tabi bunun Lilly'nin yaptığı muhteşem yemeklerle de bir ilgisi olabilirdi.
"Evet, daha iyi hissediyorum." diyerek gülümsediğimde başıyla onayladı. O sırada yanımda beliren George biraz çekinerek de olsa bana yaklaştığında gözlerini benden ayırmamıştı.
Birkaç saniye daha öylece bakıştıktan sonra beni beklemediğim bir şekilde kollarının arasına aldı.
"İyi olduğuna çok sevindim." derken bunu sadece benim duyabileceğim şekilde kulağıma fısıldamıştı. "Seni çok merak ettim, alabildiğim tek haber Lisa'nın mesajlarıydı."
Acaba bir şeyler oldu da son karşılaşmamızın hafızasından silinmişmiydi merak etmiştim.
En son kavga ederek vedalaşmamışmıydık?
Öylece orada dururken arkamızdan gelen öksürük sesiyle birlikte George'un kolları bir anda gevşeyerek benim önüme geçtiğinde koruyucu bir hale bürünmüştü.
Olanları anlamaya çalışarak arkamı döndüğümde gecenin karanlığında parlayan mavi gözler ile karşılaştım .
Sebastian öfkelediği her halinden belli bir şekilde bizi izlerken bir yandan da yumrukların sıkıyordu. Eğer sakinleşmeye başlamazsa birazdan George'un üzerine atlayacağı kesindi.O sırada bileğimi tutan elden kendimi kurtardığımda George ilerlememe izin vermeyerek hala önümde duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKUNULMUŞ
خيال (فانتازيا)Bildiğiniz tüm kurt adam hikayelerini unutun. Valeri'nin dünyası küllerinden yeniden inşa edilirken tanıkları sizler olacaksınız. Daha fazlasını öğrenmek mi istiyorsun? O zaman vakit kaybetme, kahveni ve en sevdiğin atıştırmalığını al. Rahat bir kol...