Kampın Son Günü
Bu gün sabah erkenden kalkıp kahvaltı yapmıştık. Şimdi de toplu olarak sabah yürüyüşü yapıyoruz. Ben ormanda kaybolduğum günden beri bizimkiler yanımdan ayrılmıyor. Gribi ucuz atlattım. Müdür, bu gün kampın son günü olduğu için akşam ateş yakıp şarkı söyleyeceğimizi söylemişti.
"Aslı, ne oldu hiç konuşmuyorsun?"
"hiç yok bir şey. Kampın son günü olduğu için biraz üzülüyorum sadece"
"haklısın. Bide kampı iki gün erken bitiriyorlar zaten. Neymiş yorgun olacakmışız. Ertesi gün okula gitmezmişiz"
"aynen. Aman neyse iyi oldu aslında haklılar şimdi eve dönünce yorgun olacağız. Valla ben ertesi gün evden çıkmayı planlamıyorum"
"ben de öyle yapacağım ama en azından erken dönmeseydik okula gitmemek için bir bahanem olurdu"
"Allah'ım hala okula gitmemeyi düşünüyor ya. Kızım zaten bir hafta okuldan yırttık daha ne istiyorsun"
"of ne konuştunuz ya kafam şişti"
"öf tamam be önüne dön"
Biz konuşurken çoktan kamp alanına geri dönmüştük. Saat öğlen ikiye geliyordu. Akşama kadar ne yapacağız bilmiyorum ama muhtemelen herkes eşyalarını toplardı. Ben de çadıra eşyalarımı toplamaya girdim zaten çok dağınık biri olmadığım için hemen topladım. Akşama kadar boş boş telefonla ilgilenicem büyük bir ihtimalle.
Akşam Saat:9
Erkeklerden birkaçı ateşi yakmıştı. Herkes yavaş yavaş ateşin başına toplanırken ben de çadırdan üzerime ince bir hırka alıp ateşin başına geçtim. Bizimkilerin yanına geçtim.
"bir şey söyleyeceğim. Şimdi şarkı söylerken herkes katılmak zorunda mıymış?"
"öyleymiş galiba"
"of benim sesim hiç güzel değil ama"
"bence senin sesin güzel ama. Yinede söylemem diyorsan müdür baktığında söylüyormuş gibi yaparsın olur biter"
"sağ ol kankam ama sesim gerçekten güzel değil"
"evet hadi herkes ateşin başına toplansın da başlayalım artık"
Herkes ateşin başına toplandığında müdür elinde bir gitarla geldi. Gitarı bir çocuğa verip yerine oturdu. Çocuk şarkı söylerken sürekli karşısındaki kıza bakıyordu muhtemelen sevgilisi veya sevdiği kız. Ama muhtemelen sevgilisi çünkü kız da ona bakarken içten bir şekilde gülüyordu.
On bir gibi herkes çadırlarına dağıldığında ben de hemen çadıra girip uykuya daldım. Sabah erken kalkmamız gerekiyor.
***
Sabah kalktığımızda otobüsler çoktan gelmişti. Bizde bir şeyler atıştırıp otobüslere bindik. Yine geldiğimizde olduğu gibi Arel'le oturuyordum. Ama bu sefer de uyuyakalıp rezil olmaya hiç niyetim yok. O yüzden kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım. Arel de uyumaya başlamıştı.
Biraz geçtikten sonra Arel'in başı omzuma düştü. O da çok yorulmuştu kampta o yüzden hiç dokunmadım uyusun diye.
Otobüs 1-1.30 saat sonra okulun önüne geldiğinde kulaklıklarımı çıkarıp çantamı toplamaya başlamıştım. O sırada Arel yerinde kıpırdanmaya başladı. Hafiften esnediğinde yüzümde bir tebessüm oluştu.
"kusura bakma yorgunlukla uyuya kalmışım"
"önemli değil. Ödeşmiş olduk"
Çantalarımızı topladıktan sonra otobüsten indik. Müdür birkaç şey söyledikten sonra bizimkilerle vedalaşıp evlere dağıldık.
Eve geldikten sonra annemle biraz kamp hakkında konuştuk. Ondan sonra da kendimi direk duşa attım. Ilık suyun altında mayıştığım için çantamı bile boşaltmadan kendimi uykunun kollarına bıraktım.
***
Sabah okula gittiğimde daha kimse gelmemişti. Ben de kulaklıklarımı takıp kafamı sıraya koydum. Bir kaç dakika sonra yanımda bir beden hissettim ardından da kulaklığımı biri çıkarıldı. Ne olduğunu anlamak için gözlerimi açtığımda, Arel kafasını sıraya koymuş gözlerini kapatmış bir şekilde yatıyordu. Bir şey söylemedim. Biraz yüzünü inceledim. Ondan sonra gözlerimi kapatıp müzik dinlemeye devam ettim.
Sınıfta uğultular başlayınca gözlerimi araladım. Tepemizde dikilen bir Naz beklemiyordum. Sırıtarak bize bakıyordu. Yavaşça sıradan kalktım Arel muhtemelen uyuyordu yoksa bu seste çoktan kalkmıştı.
Kulaklığımı çıkarıp sıraya koydum."ne oldu. Ne sırıtıyorsun öyle?"
"hiç öylesine. Ne olabilir ki?" deyip gözüyle Arel'i işaret etti.
"öf saçmalama Naz"
"tamam canım. Ben bir şey söylemedim"
O sırada hoca içeriye girdi. Ben de hoca fark etmeden önce Arel'i kaldırdım yoksa ceza verebilirdi.
Ben dersi dinlerken telefonum titredi. Sıranın altından gelen bildirime baktım. Naz Arel'le benim uyurken fotoğrafımızı çekmiş. Fotoğrafı gördüğüm an şaşkınlıkla arkama döndüm. Naz sırıtarak bana bakıyordu. Sinirle önüme dönüp dersi dinlemeye devam ettim.
Zil çaldığında bizimkilerle kantine indik. Bir masaya oturduğumuzda ben kafamı direk sıraya koydum çok uykum vardı. Ama aklıma gelen şeyle hemen kafamı kaldırıp Naz'a baktım. O da bana bakıyordu.
"Naz hemen siliyorsun o fotoğrafı!"
"hayır silmeyeceğim, bence güzel çıkmış"
"kızım silsene fotoğrafı!"
"hayır"
"ne fotoğrafı ya? Sabah sabah kafamızı şişirmeyin"
"cidden ne fotoğrafı bu. Sabah sabah konu olan?"
"hemen gösteriyim"
"hayır! Sakın gösterme!"
"neden ya? Göstersin işte"
"hayır olmaz!"
"tamam, tamam. Göstermiyorum. Ama silmem"
"tamam silme. Ama sakın kimseye gösterme"
"tamam göstermem"
Biz Naz'la tartışırken zil çaldı ve biz sınıfa çıktık. Çok uykum olduğu için derste yine uyudum.
Okul çıkışında herkes yorgun olduğu için hiçbir şey yapmadık. Vedalaşıp evlere dağıldık.
Müzik dinleyerek eve gittim. Annemle biraz sohbet ettikten sonra bir şeyler atıştırıp odama çıktım. Üzerime pijamalarımı giydiğim sırada telefonuma bildirim geldi.
Saçlarımı topuz yapıp yatağıma attım kendimi. O sırada gelen bildirime baktım.
05***: Selam, Deniz Gözlü'm.
*******
763 kelime
Bahsedilen resim temsili;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asel | Texting (Tamamlandı)
Teen Fiction(TAMAMLANDI) Aslı: Papatyaları sen mi koydun çantama?