Bu gün yine aynı sıkıcılığıyla geçiyordu. Çok sevdiğimiz müdür bey amcacığımız bir duyuru yapacağını söyleyip bizi bahçede toplamıştı. İki saattir onun gelmesini bekliyoruz. Herkes kendi arasında konuşmaya daldığı sırada çok sevdiğimiz müdürümüz çıktı ve konuşmaya başladı.
"evet çocuklar buraya bakın! İki hafta sonra okulumuzda bir balo olacak. 5 Nisan'da. İstemeyen gelmeyebilir"
Müdür bey amcacığımız konuşmaya devam ederken aklıma bir şey takıldı. Bu tarih bana bir yerden tanıdık geliyor ama bir türlü hatırlayamadım ne olduğunu.
"bir şey sorcam" deyip bizimkilere döndüm.
"bir şey mi oldu?" diye endişeyle bana bakan Arel'e hafif bir tebessüm edip konuşmaya devam ettim.
"hayır önemli bir şey değil. Aklıma takıldı da 5 Nisan'da ne var?"
"balo varmış ya işte" dedi Çağatay bilmiş bir edayla.
"bir sen akıllısın çünkü sevgilim" dedi Naz da.
"hayır bir şey yok. Yani benim hatırladığım kadarıyla" dedi Arel de.
"neyse. Nerden aklımda kaldıysa"
Okuldan çıktıktan sonra beraber eve dönerken aklımda hala o tarih vardı. Aklıma hala gelmedi o gün ne olduğu. Ben düşüncelere dalmışken Arel kolunu omzuma attı ve konuşmaya başladı.
"düşüncelere daldın yine" gülümseyip konuşmaya başladım.
"o tarih aklıma takıldı. Bir türlü bulamadım"
"boş ver takma kafana bu kadar"
Biraz durduktan sonra konuşmaya devam etti.
"ee baloda ne giyeceksin bakalım?"
"bilmem bulurum heralde bir şeyler"
"senin en çok da bu yanını seviyorum işte" kafamı kaldırıp ona baktım.
"hangi yanımı?"
"asla kendin olmaktan vazgeçmeyen yanını. Hep kendin oluşunu" gülümseyip başımı yere eğdim.
Çocuklarla vedalaştıktan sonra Arel'le sessizce yürümeye devam ettik. Evime yaklaştığımız sırada Arel tekrardan konuşmaya başladı.
"bence baloda mavi giymelisin. Mavi sana çok yakışıyor"
"sen istersen giyerim"
"ben istediğim için değil, sen giymek istiyorsan giy"
"ben de o yüzden diyorum işte" anlamsızca bana bakmaya başladı.
"sen istiyorsan, ben de istiyorumdur" dudağının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı.
"ben seni hak edecek ne yaptım acaba?" gülüp ona baktığım sırada evin önüne geldiğimizi fark ederek durdum ve o da durdu.
"ayrılık vakti geldi çattı yine" gülerek söylediğine ben de ayak uydurdum.
"maalesef ayrılmak zorundayız"güldüğümüz sırada beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Ben de sarılışına karşılık verdim. Bir süre öyle durduktan sonra evimin önünde olduğumuz aklıma geldiği için ondan ayrıldım.
"böyle iyiydi ya. Biraz daha dursak uyuyabilirdim"
"bence de ama evimin önündeyiz" bana üzgün bir bakış atıp konuştu.
"gidiyorsun yani?" üzgünce başımı salladım. Geri geri gittiğim sırada konuştum.
"görüşürüz" deyip el salladım. O da bana el salladığı sırada kapıyı açıp içeriye girmiştim.
"Aslı!" annemin sesiyle korkup arkama döndüm.
"anne napıyorsun, ödümü kopardın"
"o çocuk kimdi?"
"hangi çocuk?"
"Aslı sarıldığın çocuğu bilmiyor musun kızım" dediğinde gerçekten de kızgın olduğunun farkına varmıştım.
"tamam gel anlatayım" deyip annemi salona götürdüm. Oturduktan sonra derin bir nefes alıp her şeyi anlatmaya başladım.
Anlatmayı bitirdiğimde annem hiçbir şey söylemeden bana bakıyordu.
"anne iyi misin?"
"sen şimdi bu çocuğa aşık mısın?"
"evet. yani onun beni sevdiği kadar olmasa da" annem bir anda beni kendine çekti ve saçlarımdan öptü.
"canım kızım" diyerek iyice duygusala bağladığında konuşma ihtiyacı hissetmiştim.
"anne sakin olur musun? Bir yere gittiğim yok. Evlenmiyorum da. Ne bu duygusallık?"
"Aslı ben seni ilk defa böyle görüyorum. Bırak da mutlu olayım biraz"
Bu gün de annemin bana sarılmaları ile geçmişti. Akşam babam ve abim geldiğinde de böyle yapmaması için onu uyarmıştım. Çünkü ne babamın ne de abimin bir sevgilim olduğunu bilmesine gerek yoktu.
******
500 kelime
Evett yine kendime verdiğim sözü tutamayıp bölüm atmaya devam ediyorum. Ama bu fazla uzun sürmeyecek çünkü yakın zamanda final yapacağım. Bu yüzen üzgünüm.
Ama sinden isteğim hayalet okuyucu olmamanız. Bölümleri beğenip yorum yaparsanız mutlu olurum.
21. bölümde final olacak.
Seviliyorsunuz💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asel | Texting (Tamamlandı)
Teen Fiction(TAMAMLANDI) Aslı: Papatyaları sen mi koydun çantama?