3 kitaptan oluşuyor.
Gizem. Romantizm.
Yetişkin unsurlar ve rahatsız edici içerikler bulundurabilir.
-
Aldemir Holding'in göbeğinde yaşanan bir cinayet ve çalınan evrakların ardından bütün gözler, şirketin genç ve başarılı CEO'su Zümrüt Aldemir'e...
Zayn, Taylor Swift - I Don't Wanna Live Forever İyi okumalar dilerim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tamamen savunmasız bir anda düşüp bayılmak belki de Zümrüt'ün başına gelebilecek en tehlikeli şeydi. Şansına küfür ettiği bir andı, özellikle de yanında güvenebileceğini sandığı birisi varken.
Yattığı koltuktan gözlerini ovuşturarak kalktı ve zor bela dengesini sağlayarak ayakta durmaya çalıştı. Evin ışıkları yanıyordu ve bulunduğu odanın dışında bir hareketlilik olduğunu duyabiliyordu.
Önündeki on iki kişilik uzun masayı geçerek oturma odasına döndüğünde bütün fotoğrafların hala olduğu yerde durduklarını gördü ama fotoğrafların arasındaki kişi bu sefer babası değil, Cenk'ti. Babasını tam karşısında gördüğü aklına gelene kadar olanları hatırlamamıştı bile. "Ne arıyorsun burada?"
Cenk'in gözleri onu bulduğunda yanına ulaşmak için bir adım atmış, sonrasında bir anda durarak soğuk bir maskeyle ona bakmıştı. "Ciddi misin Zümrüt? Seni bu saçmalığın içinde, karanlığın ortasında yerde baygın bir şekilde buluyorum ve senin ilk sorduğun şey benim burada ne aradığım mı?"
Zümrüt homurdanmadan edemedi. Başını en ufak bir belaya soksa Cenk bir şekilde hemen dibinde bitiyor ve onu çocuk gibi azarlıyordu. "Ben geldiğimde elektrik yoktu." Ona babasını gördüğünü söylemedi. Daha doğrusu, delirdiğini ve artık gerçek olmayan sahneler yaşadığını söyleyemedi. Kabuslarından bahsetmedi. Kabuslarının gittikçe daha da gerçekçi bir hal almaya başladığından bahsetmedi. Ona kafayı yediğinden bahsetmedi. Hiçbir şey söylemedi. "Burayı böyle görünce sanırım... Bilmiyorum, tansiyonum düşmüştür." Korkudan neredeyse kalp krizi geçirdiğini Cenk'e söyleyemezdi.
Zaten Cenk bu söylediklerini yemiş gibi durmuyordu. "Ne işler çeviriyorsun?"
"Hiçbir şey çevirmiyorum."
"Zümrüt. İlk önce Ankara'da sabahın köründe ortadan kaybolman, şimdi de bu. Ne haltlar karıştırıyorsun yine?"
"Hiçbir şey karıştırmıyorum Cenk! Kaldı ki sana bir açıklama da borçlu değilim. Asıl sen neyin peşindesin? Şimdi de beni takip mi ettiriyorsun?"