Cuma günü akşam yemeği saati yaklaşırken Marlene yerinde huzursuzca kıpırdandı. Black ile cezaya kalmak zaten kötüydü ama başının feci şekilde ağrıması durumu hiç iyileştirmiyordu.
Arkadaşının durumuna üzülen Lily, "Pek iyi görünmüyorsun, Marls. İstersen cezanı başka bir güne yerleştirmesini isteyebilirsin Profesör Mcgonalgall'dan." diye bir öneride bulundu.
Başını yavaşça Lily 'ye çevirdi ve"Sağol Lils, ama iyiyim. Merak etme. "diyerek ona güvence verdi.
Lily," Peki, "deyip ayaklanırken Marlene' nin koluna girdi ve ona destek olarak portre deliğinden çıkmaya çabaladı.
°~°
Büyük Salon'a geldiklerinde çoğu insanın zaten orda olduğunu fark ettiler, Marlene'nün gözleri Dorcas'ı aradı ve onu iki haftalık sevgilisi Remus Lupin'in yanında gördü.
Sessiz bir şekilde homurdanarak Lily ile beraber Dorcas'ı yanına oturdu. Bu ilişkiden o dışında herkes memnundu;Lily, Potter, Petegrew...
Ve Lupin'e sevgilisiymiş gibi davranan aptal Black bile...Black ile beraber aklına gelen ceza onun baş ağrısını daha da kuvvetlendirdi, başını çevirdi ve onun biraz ötede arkadaşları ile oturup şakalaştığını gördü ve hafif bir sancı doğdu.
İşte o an anladı itiraf etmeye korktuğu şeyleri.
'Ne oldu korkak, bir şey mi fark ettin? "
Marlene, nereden geldiğini çözemediği o sesi zihninden uzaklaştırdı ve yeniden arkadaşlarına döndü. Üçüde Remus-Dorcas ilişkisi hakkında konuşuyordu;
"Uzun lafın kısası, Remus hiç de o diğerleri gibi değil. Kibar, nazik, düşünceli..." dedi ve sevgilisinin yüzüne bakarken daldı.
Remus ona tatlılıkla gülümsedi ve Marlene dönerek, "Marlene, bizim grubu hiç sevmediğini biliyorum ama bana güvenebileceğine emin olabilirsin." dedi içtenlikle gülümseyerek.
Lily 'de destekler gibi gülümseyerek ona döndü ve Marlene, tüm bu insanların hayatlarının sanki onun Remus' a güvenmesine bağlıymış gibi hissetti.
"Madem bu kadar önemli," diyerek omuz silkti ve ona elini uzattı Marlene.
Remus da ona karşılık vererek elini sıktı ve "Kız arkadaşımın yakın arkadaşları ile aramın bozuk olmaması iyi olur."dedi.
Marlene içinden, 'Black ve Potter gibi değil en azından.' diye düşündü.
Akşam yemeği her zamanki gibi geçti, tartışmalar, gülüşmeler ve daha nicesi ile...
Herkes mutluydu her zamanki gibi; Noel yaklaşıyor ve aynı zamanda tatilde yaklaşıyordu. Herşey herkes için güzeldi.
Aslında Marlene içinde güzeldi fakat o sırf Black ile cezaya kalacak diye dünyayı başına yıkmıştı kendi kendine.
°~°
"... ve, sonra onu bırakıp gittim." diye tamamladı yaklaşık tüm yemek boyunca anlattığı anıyı Sirius. Yanındaki en yakın dostu James ise çok sesli gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"Sirius, dostum bu anlattıkların gerçekten çok komikti." dedi James gözlerinden akan yaşları silerken.
"Özellikle de şu kovalamaca anı." dedi Peter gülerken kafasını çarptığı yeri ovuştururken.
Sirius sırıtarak onlara baktı ve "Keşke her anımız böyle geçse; sınavlar, cezalar felan olmasa." diye iç çekti.
Sonra arkasında beliren gölge ile yerinden sıçrayarak arkasını döndü ve Profesör Mcgonalgall'ı gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Hearts || Blackinnon
Fanfiction★ ''Gittiğin yerde Marlene Mckinnon'un aşık olduğu kişiyim de de biraz havan olsun.'' Marlene ufak bir kahkaha attı bunları söyledikten sonra. ''Bana aşıksın yani.'' dedi Sirius alayla. ''Bana diyene bakın,'' dedi Marl...