Medya: Alicia Vikander
Sabah güneşi ışıl ışıl parlıyor, Hogwarts'da uyuyan yüzlerce öğrencide sabah olduğunun habercisi kuşlara kızıyor ve sabah dersleri için hazırlanmaya başlıyorlardı.
O yüzlerce öğrenciden biri olan Lily'de, sabahın ilk saatlerinde kendini gösteren güneş ile uyanmıştım ve şimdide arkadaşlarını uyandırmaya çalışıyordu.
Bu onun için günlük bir rutindi; sabah erkenden kalk, hazırlan, arkadaşlarını uyandır, onları hazırla, ve hiçbir kaza olmadan kahvaltıya yetişmeye çalış.
İlk olarak en yakınında olan Dorcas'ın yatağına yönelen kız, esmer olanın yorganını üzerinden çekti ve kenara fırlattı.
Yan tarafta bulunan yatağa doğru gelirken yanındaki masanın üzerinde bulunan bir bardak suyu aldı ve yorganı vücudunu tamamen örtecek şekilde üstüne atmış olan Marlene'in kafasını gün yüzüne çıkarıp, elinde tuttuğu bardaktaki tüm suyu kızın kafasına döktü.
Marlene anında yataktan kalkıp, Lily'ye buz gibi bakışları fıtlatmaya başlarken "Neden her sabah bunu yapıyorsun?" diye sordu, "Sadece Biraz sarsıp bırakabilirdin,"
Lily ona bezginlikle baktı ve "Sanki uyanıyorsunda," deyip diğer iki yatağa, yani Sophie ve Sofia'nin yataklarına yöneldi. İki yatağın tam ortasında durdu ve sesini biraz inceltip bağırarak, "Ne! Şu Ravenclawlu Stephan Bott, sevgilisinden mi ayrılmış?!" dedi.
İki kız anında yataklarında fırladı ve "Ciddi misin?!" diye sordular aynı anda, Lily omuz silkti ve "Bilmem, Büyük Salon'a gidip bakın." dedi kapıyı göstererek.
Dört kızda uyandırma servislerine homurdanarak hazırlanırlarken, Marlene'nin aklına Lily'nin sinirlerini bozmak için bir fikir geldi. Cübbesini omuzlarını üstüne bırakırken kızıla dönüp;
"Hey Lils," dedi tatlı bir sesle. Ona bakan Dorcas "Yapma," dese de Marlene ona 'Bu işi seviyorum.' dercesine baktı ve devam etti, "Seni şu sıralar Potter ile çok samimi görüyorum, yada senin deyiminle James ile." dedi, Lily yaptığı işi bırakıp ona doğru dönerken, "Bende seni Black ile," diye cevap verdi.
Marlene bu karşı atak karşısında biraz oflasa da devam etti, "Ama ben ona adı ile hitap etmiyorum," dedi.
Lily, "Marlene sinirlerimi bozma, yoksa büyük kavga çıkar." dedi tekdüze bir sesle.
Marlene "Bana kıyamazsın ki!" derken Lily ona doğru yaklaştı ve "Öyle mi dersin?" diye sordu ona sinirli bakışları atarak.
Marlene "Biraz şımarmak ve azarlanmak istiyorum Lily, anla." dedi gözkerini kırpıştırarak. Lily, "Peki o zaman," deyip kızın kaçması için önünden çekilerek bekledi.
Marlene ilk başta küçük, sonra büyük adımlarla kapıya ilerlerken arkasında duyduğu adım sesleri ile hızlandı. Kapıya ulaştığında hızla açıp merdivenlerde koşmaya başladı.
Oratka salona indiğinde sadece bir kaç kişi vardı; bu kişilere kız arkadaşını bekleyen Remus ve Remus'u bekleyen üç Çapulcu da dahildi.
Marlene, merdivenlerin sonunda kendini neredeyse yere atarak koşarken "Biraz yavaş olur musun, düşeceğim!" diye homurdandı. Hemen arkalarından gelen Dorcas ise dörtlüye, "Lily'yi tutun!" diye bağırdı.
Kıza doğru hamle yapan James ve Remus'a karşı Lily işaret parmağını onlara doğru yöneltti ve "Sakın denemeyin!" dedi tıslarcasına. Remus ve James oldukları yerde taş kesilirken Marlene bir koltuğun arkasından dönüp dört erkeğin arkasına saklandı.
Tam Peter'ın arkasında duran Marlene "Tamam Lils, bu kadar yeter."dedi nefes nefese.
Sirius kıza dönüp " Neler oluyor?!"diye sorunca Marlene ona bakmadan "Arada sırada eğlence olsun diye Lily'yi sinirlendirir, kendimi ona kovalattırırım. Galiba bu sefer biraz fazla oldu." dedi, Lily ona doğru yaklaşırken Sirius'un arkasına geçip omuzlarında tutarak "Gönder şunu," diye yalvardı oğlana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Hearts || Blackinnon
Fanfiction★ ''Gittiğin yerde Marlene Mckinnon'un aşık olduğu kişiyim de de biraz havan olsun.'' Marlene ufak bir kahkaha attı bunları söyledikten sonra. ''Bana aşıksın yani.'' dedi Sirius alayla. ''Bana diyene bakın,'' dedi Marl...