Medya: Marlene McKinnon [ Alicia Vikander ]
Song: Lady Gaga - Bad Romance
Güneşli bir gündü. Hafifçe esen rüzgar ve ağaçlarında dallarında sallanan yapraklar Hogwarts arazisini daha da çekici yapıyordu, ama şuan Biçim Değiştirme sınıfında Prof. McGonalgall'ı dinleyen 5.sınıf öğrencileri için bunu düşündükleri pek söylenemezdi.
"... İşte bu büyü sayesinde istediğiniz bir eşyayı herhangi bir yaratığa çevirebilirsiniz, tabii insan dışında." dedi Prof. McGonalgall ona bitkin bir şekilde bakan öğrencilerini süzerek, ufak bir göz gezdirme ile bile onu sadece sınıfın en iyisi olan Lily Evans'ın dinlediğinde yemin edebilirdi. Lily Evans, bu yıl Hogwarts'a öğrenim gören beşinci sınıfların en iyilerinden biriydi.
Genç kız derslerine çok bağımlıydı ama onun gibi olan hiç kimse yoktu neredeyse sınıfta. Tüm sınıfa değer bir öğrenciydi kızıl saçlı kız. Dorcas Meodoews'da iyi sayılırdı, siyah saçları yüzünü kaplıyordu. Mcgonalgall onun gelecekte çok iyi yerlerde olacağını biliyordu ama o da hemen yanında oturan Marlene Mckinnion kadar başına buyruktu.
Derin bir iç çekişle Marlene'e baktı, kız aslında çok zeki ve yetenekliydi fakat hep eğlence peşindeydi. Deniz mavisi gözlerini kapamış, kendi kendine bir şarkı mırıldanıyordu ve altın sarısı saçlarını arkadan at kuyruğu yapmaya çalışıyordu. McGonalgall kızın söylediği şarkıyı duyunca gülümsedi; bu melodiyi anne ve babası hep küçük Marlene'i uyutmak için söylerlerdi. Mcgonalgall'da bu duruma birkaç kez şahit olmuştu. Gözlerini dalgın görünen maceraperest kızdan ayırdı ve sınıfın haylazlarına baktı.
Sınıfın en yaramazları olan James Potter ve Sirius Black her zamanki gibi gülüyor, konuşup duruyorlardı, yaşlı profesör James'in asası ile ufak büyüler yapıp yan sırada oturan kızın saçlarını düğüm haline getirdiğini fark etti. Sirius'da sessiz bir kahkaha atıp asasını çıkardı, kurban kızın yanında oturan oğlanın cübbesini kıkırdayarak büyüttü. Yakın arkadaşları olan Remus Lupin ise o ikisini, onaylamaz fakat gülümsyene bir ifade ile izliyordu. Her ne kadar iyi bir öğrenci olsa da Remus'da bir Çapulcu idi. Gözleri sırasında uyuklayan sarı-kahverengi saçlı oğlana kaydı. Peter tam bir umutsuz vakaydı; derslerin çoğunda beceriksiz ve bu da yetmezmiş gibi diğer -Remus pek öyle olmasa da- üçü gibi başına buyruktu. McGonalgall onaylamadığı belli eder bir şekilde başını iki yana salladı.
Gözleri yeniden kız grubuna yöneldi; Dorcas asası ile saçlarını havaya kaldırıyor, Lily büyük ve sabırsız gözlerle Mcgonalgall'ın ağzından çıkacak bir sonraki sözcüğü bekliyor ve Marlene, genelde öğrencilerin 'O kadar sıkıldım ki deliriyorum!' deme şekli olan kendi kendine konuşma eylemini gerçekleştiriyordu.
"Umarım düşüncelerinizi bölmüyorumdur Ms McKinnion fakat size bir şey sormak istiyorum." dedi McGonalgall, kızın bir anda başını kaldırıp, etrafa 'Ne oluyor?' dercesine bakmasına ise gülmeden edemedi.
Marlene bu gereksiz istek ile irkildi ve "Ne?" diye sordu bir anda, sonra herşeyin farkına vararak "Elbette Profesör, elbette..." diye mırıldandı. Bunu hiç beklemiyordu doğrusu, McGonalgall ona pek soru sor azdı derslerde, her soruyu kızıl saçlı dostu Lily cevapları çünkü.
Açıkçası Marlene Prof. Mcgonalgall'ın ne soracağına biliyordu az önce anlattığı hakkında hiçbir fikri yoktu, kafası başka bir yerdeydi ve acayip dalgındı.
'Yine bir ceza almazsam iyi.'diye düşündü kendi kendine, fakat onun istekleri hiç tutmazdı.
"Rica etsem, önünüzde bulunan taşı bir Cızkıpır'a çevirebilir misiniz?" diye isteğini yöneltti McGonalgall ona, o bunları söylerken Marlene ise Cızkıpır'ın ne olduğunu düşünüyordu.
"Eee," diye başladı söze Marlene, fakat ne söyleyeceğini ya da yapacağını hiç bilmiyordu.
"Bu davranışlarınız hiç hoş değil, Ms. McKinnion. Üzgünüm ama bu haftada üçüncü kez oluyor, sizi cezaya bırakmak zorundayım. Cuma günü akşam yemeğinden sonra," diyerek belirtti ceza gününü McGonalgall, o sırada arka taraftan bir kahkaha geldi.
Herkes sesin geldiği yöne doğru bakarken Marlene bu eylemi yapmaya tenezzül dahi etmedi çünkü gülen kişiyi zaten biliyordu; o, bu hafta üçüncü kez çuvallıyor ve Black ona bu hafta üçüncü kez gülüyordu.
"Tebrikler Mr. Black, sizde Ms. McKinnion'ın kalmaya hak kazandığı cezaya bir gidiş bileti almaya hak kazandınız." dedi alaycı bir tebessümle McGonalgall, "Cuma günü, akşam yemeğinden sonra."
Marlene, bu haberle beraber kafasını iki kolunun arasına gömdü ve 'Bundan daha kötüsü olamaz' diye düşündü.
Son ders zili çalıp herkes çantalarını toparlamaya başlarken Marlene durup Lily'nin tepkisini bekledi, Lily'de pek geç kalmayarak hızla arkasında oturan dostuna dönüp 'Kendin yaptın, kendin buldun' bakışını atmaya başladı.
"Hadi ama Lils, kızın üstüne gitme. Zaten Black ile cezaya kalması kötü..." dedi Dorcas Marlene 'nin koluna girerken, tam o sırada arkalarından bir ses duyuldu;
"Hey," diye başladı Sirius alayla,"Benimle cezada bile olsa başbaşa kalmak isteyen bir sürü kız var."
"Ama ben o kızlardan değilim! Senden ve arkadaşlarından iğreniyorum!" diye bağırdı Marlene nefretle arkasını dönerek, doğrudan Sirius'un gözlerine bakıyordu ve bu - imkansız gibi gelse de - Sirius'u azda olsa ürkütmüştü.
"Arkadaşınıza göz kulak olun," diye söze başladı Sirius, "Gece bir anda üzerinize atlayabilir!"
Bunları söyledikten sonra Marlene'in deniz mavisi gözlerine bakıp sırıtarak gitti.
"Lanet olsun." diyebildi sadece Marlene. Hızla Lily'nin koluna girdi ve onu çekiştirerek kütüphaneye yollandı.
Hızla koridorlarda yürürlerken 'Sen bittin Black, sen bittin.' diye geçirdi içinden.
Yazardan Not:
Eveeet, ilk bölümü yayınladım şuanda sadece birkaç kişi okuyor bu hikayeyi ama hissediyorum, çok seveceksiniz bu hikayeyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Hearts || Blackinnon
Fanfiction★ ''Gittiğin yerde Marlene Mckinnon'un aşık olduğu kişiyim de de biraz havan olsun.'' Marlene ufak bir kahkaha attı bunları söyledikten sonra. ''Bana aşıksın yani.'' dedi Sirius alayla. ''Bana diyene bakın,'' dedi Marl...