13.Bölüm~

8.5K 425 20
                                    

Accidentan PornStar~

13.Bölüm

‘’Tahmin ettiğimden de hızlı çıktın Luhan.Sürtük olduğumu söylerken kendininde öyle olduğunu unutuyor olmalısın.Ama endişelenme.Bugünden sonra herkes öğrenecek,istesen de unutamayacaksın.’’

Luhan karşılık vermek için dudaklarını araladığında KyungSoo ondan önce davranmış JongIn’i de beraberinde sürükleyerek Luhan’ın yanından ayrılmıştı ve sarışının tüm bunlar olurken yapabildiği tek şey ağzı açık bir şekilde erkek arkadaşının gidişini seyretmekti.
Kirpiklerini ıslatan yaşları tutmayı denedi ama yapamadı.Göz yaşları teker teker tişörtüne damlarken Luhan’ın istediği tek şey çığlık atmaktı.Sesi kısılıncaya dek bağırmak.
Neden herkes gidiyordu?
Neden sahip olduğu herkesi kaybediyordu?O kadar mı kötü biriydi?Herkesi kendinden soğutacak kadar berbat mıydı karakteri?
Gözlerini kapatıp sesli bir soluk çekti.Eve gitmeliydi.Daha fazla düşünmek istemiyordu.Yönetmenin kızacak olması umurunda değildi.Parasından kesmesi ve anlaşma süresini uzatacak olması da.
Sadece yastığına sarılmalı ve hıçkırıkları arasında uykuya dalmalıydı.
Belki yine rüyasında onu görür ve en azından bu biraz da olsa yatışmasını sağlardı.

*

Luhan setten çıktığında kendisini izleyen bir çift tanıdık gözü fark etmedi.Uğruna erkek arkadaşını kaybettiği bir çift tanıdık gözü.
Sehun bakışlarını Luhan’dan ayırıp saçlarını karıştırdı.Sinirli hissediyordu.KyungSoo denen piç kurusunu çükünden tavana asma planları yapacak kadar sinirli.
Onu sevmemesi demek başkalarının kendisi yüzünden ona zarar vermesine göz yumacağı anlamına gelmiyordu.
Bedelini ödeyecekti.O küçük fahişe söylediği her bir kelime için acı çekecekti.

*

‘’Bir erkeğin canını nasıl yakabilirim?’’ Sordu Sehun.Oldukça ciddiydi.

‘’Kadınını elinden alarak.’’ Cevapladı telefondaki ses.Ama bu Sehun’u tatmin etmemişti.

‘’Öyle değil,ChanYeol.Bahsettiğim eşcinsel bir erkek.Ve o…’’

‘’O?’’

‘’O değer verdiğim birinin kalbini kırıyor.’’

Birkaç saniyelik sessizliğin sonunda konuşmayı sürdürdü ChanYeol.
‘’Vay canına.Mükemmel Oh Sehun’un biricik kız arkadaşı dışında da değer verdiği birileri var demek.O hiç görmediğim kız arkadaşı dışında.’’

‘’Bende senin eşini hiç görmedim ChanYeol.Çünkü görmeme izin vermiyorsun.Zamanında kadınlar yüzünden az kavga etmedik.Ama şimdi evlendin ve benzer kadın zevklerimiz kökünden çözüme kavuştu.Yalnız,şu an sorunumuz bu değil farkındasın değil mi?Onu üzdüğü için pişman olmasını istiyorum.Cezasını çekmesini istiyorum.’’

‘’Dediğim gibi dostum.Bir erkeği en çok üzecek şey sevdiği kişinin elinden alınmasıdır.Sevgilisini ayart.Böylece canını yakabilirsin.’’

‘’Tanrı Aşkına ChanYeol.Sevgilisi benden nefret ediyor.Onu ayartmam mümkün değil.Ayrıca,kahretsin nasıl bir erkeği ayartabilirim ki?’’

*

‘’YiFan’ı istiyorsun değil mi küçük adam?Onu sana verebilirim.Ancak,KyungSoo’dan kurtulmama yardım etmelisin.’’ 

Genç çocuk bakışlarını parmaklarına indirdi ve dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini yeniden Sehun’un gözlerine kilitledi.

‘’Nasıl yapacağım?’’ 

‘’Onu evine gitmeye ikna et ve klasik yönetimi uygula.İçeceğine ilaç kat.Bu onu uyutacaktır.Uyuduğu zamanda onu bağlarsın.Yapamazsan sana yardım ederim.KyungSoo’dan kurtulduğunda YiFan’da sana kalacak.’’

‘’Onu öldürmemi mi istiyorsun?Oh,hayır.Yapamam.Ben…ben kimseye zarar vermem.’’

‘’Hayır.Hayır.Hayır.Öldürmeni istemiyorum elbette.Sadece onu bir süre uzakta tutmak sence de YiFan’ın kalbini çalman için iyi bir fırsat değil mi?’’

Çocuk karşısında dikilen adamın sözlerini sorgularcasına gözlerini kıstı ve sesli bir iç çekip YiFan’ın güzel yüzünün zihninde canlanmasına izin verdi.Eğer işleri bittiğinde az da olsa YiFan’ın dikkatini üzerine çekmeyi başarabilirse bu onun için dönüm noktası olabilirdi.Tek ihtiyacı olan farkedilmekti.Devamı çorap söküğü gibi gelirdi.YiFan’ı tanıyordu.Beğendiği her erkeği altına alır ve onlardan sıkılıncaya dek birlikte olurdu.Lay sürenin önemli olmadığını düşündü.Tek bir defa kusursuz Wu Yi Fanla yatmak bile hayallerinin doruk noktasına ulaşması anlamına gelirdi.

Kısa bir düşünme seremonisinin sonunda dudaklarını yalayıp kafasını salladı.Böyle bir teklif kendisine ikinci defa yapılmazdı.Elinden geleni yapacaktı.Wu YiFan…hayallerini süsleyen adam belki de o küçük fahişenin yokluğunda kendisine aşık olurdu.

*

‘’Sikeceğim onu.JongIn’i de sikeceğim.Kendimi de sikeceğim.Her şeyi sikeceğim,lanet olsun!’’ Sinirle saçlarımı çekiştirdim ve yoluma çıkan çöp kovasına oldukça sert bir tekme geçirdim.Çöp kovası içindekilerle birlikte yere devrildiğindeyse hıncımı alamamış ve bir tekme daha savurmuştum.Ancak biraz hızlı vurmuş olmalıyım,çöp kovası havalandı ve oldukça gürültülü bir şekilde pembe Lamborghini Aventador’ın sol farıyla buluştu.Gözlerim an içinde irileşirken araba alarmının devreye girmesiyle kulaklarım güçlü bir kadın çığlığıyla kullanılamaz duruma gelmişlerdi.

‘’TANRI AŞKINA!Benim güzel Elizabeth’im!’’ Kadın yüksek topukluları üzerinde tepinirken bir yandan da fazla şişirilmiş dudaklarını büzmüş kısacık eteğiyle arabasının kırılmış farına bakmak için eğilmişti.Gözlerim önüne serilen bir çift yuvarlak kalçayla kafamı başka bir tarafa çevirip öksürdüm.
Yanaklarımın yanmaya başladığını hissettiğimde genç kadında ellerini beline yerleştirmiş sinirle alt dudağını ısırmaya başlamıştı.

‘’Neden yaptın bunu?!’’ Bağırdı.Sesi öyle yüksekti ki sokaktaki herkes gözlerini bize çevirmişti.

‘’Sadece bir kazaydı.Üzgünüm.Bedeli neyse ödeyeceğim.Banka numaranı verirsen parayı hesabına gönderirim.’’

Kadının sağ gözü seğirmeye başlamıştı.Birkaç adım geri çekilip kaşlarımı kaldırdım.

‘’Ne?’’ dedim şaşkınlıkla.O da bunu bekliyormuş anlaşılan,zümrüt yeşili gözlerinden önce birkaç damla yaş aktı ve ardından dudakları hafifçe aralandı.Sessiz başlayan hıçkırıklar birkaç saniyenin sonunda göğü inletecek kadar şiddetlenmişti.

‘’Benim güzel Elizabeth’im.’’ Dedi yeniden hıçkırmaya başlamadan önce.Sümükleri akarken bile sevimli görünüyordu.Yanaklarımı şişirip cebimden peçete bulmaya uğraştım.Ancak bulamayınca kadının kolundan sarkmış kırmızı çantaya uzanmış ve karıştırmaya başlamıştım.

‘’Şimdide çantamı mı çalacaksın?’’ Diye haykırdı.Bakışlarımı ona çevirip ifadesiz bir şekilde baktım ve mentollü peçeteyi bulunca genç kadını kendime çekip peçeteyi burnuna bastırdım.Burnunun temizlendiğine kanaat getirdiğimde çantasını yeniden koluna takmış ve gözlerimle buluşan şaşkın bakışlarına karşılık omuz silkmiştim.
‘’Sümüklerim akıyordu.’’ Dedim tereddüt etmeden.Önce yeniden ağlayacağını sanmıştım ama beklediğim gibi olmadı.Önce yanaklarını şişirdi ve ardından kahkahalara boğuldu.Delirdiğini düşünmüştüm.Kaşlarımı çatıp elimi ona doğru uzattım.Bu bir tür iyi olup olmadığını sorma şekliydi.

‘’Komiksin.’’ Dedi sonunda. ‘’Elizabeth’imin karşılığı yalnızca birkaç dolar olamaz.O benim dünyalar güzeli kızım ve onun biricik parçasının bedelini ödeyebilmen için beni yemeğe çıkarman gerekiyor.’’

‘’Anlamadım?’’ dedim şaşkınca. 

‘’Diyorum ki,şoför koltuğuna geç ve beni iyi bir restorana götür.Eğer ilginden memnun kalırsam seni şikayet etmekten vazgeçeceğim.’’

Şikayet?Siktir!Eğer polisler beni yakalarlarsa 18 yaşından küçük olduğumu anlarlardı ve bu da başta ben olmak üzere, benimle birlikte bütün setin basılıp hapishane köşelerinde sürünmesi demekti.
Alt dudağımı dişleyip bana sinsi bir şekilde gülümseyen kadına masum bir gülümseme sunmaya çalıştım.

‘’Sana harika bir gece geçirteceğim.’’ Dedim sonunda.Neden böyle bir şey söylediğimi ben bile bilmiyordum.Kahretsin.Kadınlar insanın aklını başından almak gibi mucizevi bir yeteneğe sahiptiler.Ah,tabii ki yalnızca seksi olanlar...

*

Eve geldiğimde kesinlikle beklemediğim biri beni kapıda karşıladı.Merdivenlerin üzerine oturmuş ayağını sertçe yere vuruyordu.Sesli bir şekilde iç geçirdim ve böylece o da beni farketmiş oldu.

‘’Neredeydin?!’’ diye bağırdı.Tanrı Aşkına,neden bugün herkes bana bağırıyor?Gözlerimi devirip anahtarı deliğe taktım.

‘’Sana ‘Neredeydin?’ dedim.’’ Dedi dişleri arasından. 

‘’Seni neden ilgilendiriyor?’’ dedim tıslayarak.

‘’Pekala,sadece iyi olup olmadığını kontrol etmek için gelmiştim.Ancak anlaşılan o ki oldukça iyisin.Tanrım,neden endişeleniyorum ki?Tam bir aptalım.’’ Ellerini cebine yerleştirip apartmanın merdivenlerini inmeye başladı.Gözlerimi kısıp bir süre boyunca arkasından baktım.Sesli mi düşünmüştü o?Gerçekten endişelenmiş miydi yani?Hem de benim için?
Hah.Yüce Oh Sehun’un beni fark edeceği günleride mi görecektim?

Anlaşılan Oh mükemmel Sehun sürtükleri değil,aciz ve zavallıları seviyordu.Başta peşinden koşmamak konusunda kendimi ikna etmeye uğraşsamda elbette en sonunda kendime söz geçirememiş ve kendimi merdivenlerden aşağı bağırır halde bulmuştum.

‘’Sehun!’’ 

Karşılık vermeyince şansımı bir kez daha denedim.

‘’Belki de…belki de sana bir fincan kahve ikram edebilirim.’’

Tam beni umursadığı konusunda yanıldığımı düşünmeye başlıyordum ki yeniden ayak seslerini duydum.Aşağı mı iniyordu yoksa yukarı mı çıkıyordu ikilemi arasında gidip gelmem,gözlerimin platin sarısı saçlarıyla buluştuğu an’a dek devam etti.Tüm suratıma yayılmaya başlayan gülümsememi gizleme gereği duymadan ifadesiz gözlerine bakmayı sürdürdüm.

Kahretsin,Sehun.Hiçbir şey yapmadığın zaman bile beni çıldırtıyorsun.

*

~Accidental PornStar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin