Accidental PornStar~
14.Bölüm~
‘’Ondan özür dilemem gerekiyor.’’ Söyledi JongIn telefonu eline almış mesaj yazmak için ekranı açmıştı.Ancak KyungSoo’nun delici bakışlarına karşılık birkaç kelimeden fazlasını yazması mümkün olmadı.
‘’Eğer bunu gerçekten yapmak istiyorsan sana engel olmayacağım.Ama unutma,Kai.Seni aldattı.’’
‘’Ben de onu aldattım.’’
‘’Seni baştan çıkaran bendim.Ama Sehun’u baştan çıkaran Luhan’dı.’’
‘’Baştan çıkmamam gerekirdi.Tüm suçu üstlenmeyi kes.En az senin kadar hatalıyım.’’
KyungSoo omuz silkip JongIn’in kucağına oturduğunda esmer olan başta onu itmek istedi ancak sonunda kendisini kollarını ona dolamış kafasını göğsüne gömdükten sonra sızlanır halde bulmuştu.
‘’Onu seviyorum.’’ Dedi JongIn. ‘’Onu gerçekten çok seviyorum.’’
‘’Öyleyse neden hala benimlesin?Onun yanında olman gerekmiyor mu?Sevgilin ağlıyordu ve sen benimle gelmeyi seçtin.’’
‘’Canının yanmasını istedim.Aldatılmanın nasıl hissettirdiğini görmesini.Sehun’dan hoşlandığını biliyordum.Ancak onunla benden gizli yattığı düşüncesi aklımın ucundan bile geçmemişti.Onu masum sanıyordum.Sürtük olduğunu görmeme rağmen güvenmek istemiştim.Ama siktir!Beni oyuna getirdi ve ben hala onu istiyorum.’’
‘’Onun yerinde olmak isterdim.’’ Mırıldandı KyungSoo. Kollarını esmerin boynuna dolayıp kucağında kıpırdandı ve bacaklarını tamamen esmerin etrafına doladı.JongIn’in boynunu açlıkla öperken Luhan’ın ölmesi için dua ediyordu.JongIn o sürtük ortadan kayboluncaya dek kendisini istemeyecekti.Oysa KyungSoo çok kolay olduğunu düşünmüştü.Luhan’ı unutturmanın çocuk oyuncağı olduğunu.Ancak hiçte sandığı gibi değildi.
JongIn…ona gerçekten bağlanmıştı.
*
‘’Luhan’ın neleri sevdiğini biliyor musun?’’
‘’Para.’’ Dedi JongIn. ‘’Tek sevdiği şey para.’’
KyungSoo kollarını karnına dolayıp yanaklarını şişirdiğinde gerçekten JongIn’e yardım etmek istiyormuş gibi görünüyordu.Ancak,elbette öyle bir niyeti yoktu.Sadece en kısa sürede bir plan yapmalı ve JongIn’in Luhan ve Sehun’u birlikte basmasını sağlamalıydı.
Böylece Luhan’la yeniden birlikte olma hayalleri kuran JongIn ondan tamamen soğur ve KyungSoo’ya kalırdı.
Başta Kris’ten yardım istemeyi düşündü KyungSoo.Ama bu kendi kuyusunu kazmaktan başka hiçbir işe yaramazdı.
Belki de sadece Sehun’la konuşmalıydı.Sehun’u bir şekilde Luhan’ın yanına gitmeye ikna ederdi ve daha sonrada JongIn’i onların yanına yollardı.
KyungSoo bir anlık cesaretle telefonunu kaptığı gibi tuvalete koştu ve arkasından bağıran JongIn’e karşılık iyi bir planı olduğunu söyledi.
Oysa bu iyi plan JongIn için değil,tamamen kendi menfaatleri içindi.
*
‘’Neden geldin?Umurunda olmadığını söylediğin birinin evine kadar gelmen normal değil.’’
Sehun elindeki fincanı iki yana sallayıp kahvenin üzerinde birikmiş köpüklere işaret parmağını değdirdiğinde ona ne yaptığını soran bakışlar göndermiş ama herhangi bir cevap alamamıştım.
‘’Sehun?’’
‘’Umurumda olmadığını söylerken ciddiydim.Senin için gelmedim.Sadece,benim yüzümden sevgilinden ayrılmış olman sinirlerimi bozuyor.Pekala,olayla hiçbir şekilde ilişiğim yok.Soyunma odama kadar gelip altıma giren sendin sonuçta,değil mi?’’
Cevap olarak gözlerimi kıstığımda sesli bir iç geçirip devam etti.
‘’Yine de,hoşuma gitmiyor işte.’’
Elinde oynayıp durduğu kahve fincanını alıp masaya bıraktım ve şaşkın bakışlarına karşılık kollarımı göğsümde bağladım.
‘’Bak,bana böyle küçük jestler yapma tamam mı?Eğer gerçekten beni başından savmak istiyorsan uzak dur benden.Çünkü sen böyle yapmaya devam edersen unutamam Sehun.Bana iyi davranırsan seni bırakamam.’’
‘’Gerçekten bir kız arkadaşım var,Luhan.İstesemde seni sevemem.’’
‘’O yüzden gitmeni söylüyorum zaten.Benim için sadece bir hayal olduğunu bildiğimden senden uzak durmaya çalışıyorum ama sen izin vermiyorsun.Seni elde etmek için elimden geleni yaptım tamam mı?Evine kadar geldim ve aldığım tek karşılık sert bir tokat oldu.Sana her gün mesaj attım.Seni sevdiğimi belirten mesajlar.Seninle yatabilmek için erkek arkadaşımla kavga etmek zorunda kaldım ve sonunda ondan ayrıldım.Doğrusu,terk edildim.Ve şimdi vazgeçiyorum.27 gün sonra anlaşmam bitecek ve sonra özgür kalacağım.Okul masraflarımı karşılayabilecek kadar para biriktirdim.İlk aşkımı tek taraflı sevmeyi istemezdim.Ama elimden bir şey gelmiyor.O yüzden son kez söyleyeceğim.Uzak dur benden.Gerekiyorsa kır kalbimi .Ve bende böylece seni aşkıma değmeyecek biri olduğuna inandırabileyim.’’ Kelimeler boğazımda düğümlendiğinde göz yaşlarımın yeniden gözlerime hücum etmemesi için oldukça büyük bir çaba sarf ettim.
Kahretsin.Berbat hissediyordum.
Onunla bu konuşmayı yapıyor olmaktan nefret ediyordum.
Ondan uzak durmak zorunda olduğum gerçeğinden nefret ediyordum.
Beni hiçbir zaman sevmeyecek olduğu gerçeğinden nefret ediyordum.
Onun için JongIn’den vazgeçmiş olduğum gerçeğinden de nefret ediyordum.
Gerçek olan her şeyden nefret ediyordum.
Destek almak için yumruklarımı sıktım ve kendi kendimi teselli etmeye uğraştım.Ayağa kalkıp sağ elimle gözlerimi kapattığımda Sehun ağladığımı farketmiş bana dokunmak için ileri uzanmıştı.Ama yapmadı.
Hıçkıra hıçkıra ağlamamak için kendime zor hakim oluyordum.Karanlık koridor boyunca yürüdüm ve suratımı ıslatmaya başlayan göz yaşlarımı elimin arkasıyla silip kapıyı açtım.
‘’Evine git.’’ Dedim boğuk bir sesle.Ona git dediğim için pişman olacaktım.Ama kalması için yalvarmakta hiçbir şeyi daha iyi yapmayacaktı.
Kafasını salladı ve sandalyenin üzerinde duran ceketini alıp giydi.
‘’Üzgünüm.’’ Dedi dışarı adımını atmadan önce.Cevap vermek yerine dudaklarımı birbirine bastırdım.Onu sevdiğimi söylememek içindi bu.Onu sevdiğimi söyleyerek kendimi rezil etmemek için.
‘’İyi geceler Luhan.’’ Dediğinde titreyen yumruklarımı arkama saklamak zorunda kalmıştım.Merdivenleri inmesini bekleyemeden kapıyı çarptım ve tırnaklarımı kapı boyunca sürüyüp dizlerim üzerine düştüm.
Son şansımı da kendi ellerimle yok etmiştim.Sehun ikinci kez evime gelmeyecekti.Onunla geçirebileceğim ikinci bir gece hakkım olmayacaktı.
Tanrı bana büyük bir fırsat sunmuştu.Onun aklını karıştırıp altına girebileceğim kadar değerli bir fırsat.Ama ben aptallığımı konuşturup onu uzaklaştırmıştım.Ve şimdi,zamanı geri sarmak istesem de yapamazdım.
Kimse geri gelmeyecekti.Ama önemli değildi.Onunla tanışmadan önce de yaşayabiliyordum.Ve şimdi yine o olmadan devam edebilirdim.
*
Kendimi yatağıma bırakıp kollarımla yastığımı kucakladığımda sadece yarını görememeyi diledim.Ne yapacaktım ki?Her şeye sahip olup,hepsini kaybeden aptalın tekiydim.Ya da belki de Tanrı benimle dalga geçmeyi seviyordu.
Bir an telefona sarılıp JongHyun’u aramak istedim.Ama arasam da cevap alamayacaktım nasılsa,değil mi?
Kollarımı iki yana açıp sarıldığım yastığı tekmeledim.Sadece her şey birkaç gün öncesine dönemez mi?Saate bakmak için telefona uzandığımda ekran yanıp sönüyordu ve ekranda yazan isim her nedense kalp atışlarımın kontrolüm altından çıkmasına sebep olmuştu.Yattığım yerden hızla kalkıp ani hareketim yüzünden dönen başıma aldırmadan telefonu açtım ve o anki heyecanımla adeta cırladım.
‘’Luhan.’’ Dedi telefondaki ses.Kısık ve boğuktu.Ve hemen ardından beklediğim kelimeler döküldü dudaklarından. ‘’Özür Dilerim.’’ Cevap vermeyi reddettim.Sadece sustum ve JongIn’de bir süre boyunca konuşmadı.
‘’Hatalıydım.Sadece seni kaybetmek istemiyorum.Bana ikinci bir şans veremez misin?Söz veriyorum aynı hataya ikinci kez düşmeyeceğim.O sürtük beni bir kez daha kandıramayacak,yemin ederim.Temiz bir sayfa açarız.Sana Sehun’u unuttururum.Haklısın,başta amacım sadece seni becermekti.Ama şimdi hissettiklerim bundan çok daha farklı.Sadece…seni korumak istiyorum.Öyle değerlisin ki canını yaktığım zaman ölüyormuş gibi hissediyorum.Bunları telefonda söylemek istemezdim.Ama yüzümü görmek istemeyeceğini düşündüm.’’
Dudaklarımı ıslattım ve kafamı önüme eğip kelimeleri bir araya toparlamaya çalıştım.Ancak anlaşılan o ki Tanrı bir çift kelimeyi bir araya getirmeme izin vermyecekti.Çalan kapıyı umursamadan JongIn’in konuşmasını dinlemeye devam ettim.Ancak ısrarlı zil susmak bilmeyince istemedende olsa yumruklarımı sıkmış ve telefonla beraber kapıyı açmak için yürümeye başlamıştım.
‘’Sen ne düşünüyorsun?’’ dedi sonunda.Elimi kapı koluna atmış indirmek üzereyken o can alıcı soruyu sormuştu.Filmlerde gördüğümüz ancak hepimizin cevabını deli gibi merak ettiği o klişe soruyu.
‘’Beni affedebilecek misin?’’ Cevap vermeden önce kapıdaki kişiyi kovmak gibi planlar yapmıştım kafamda,ancak kapıyı açmamla bedenime dolanan kollar yüzünden düşüncelerim ne yazıkki hayata geçememişti.Telefon elimden kayıp düştüğünde hoparlör düşüşün verdiği kuvvetle açıldı ve telefondan gelen cızırtılar tüm koridoru doldurdu.Bedenimi çevreleyen kolların sahibini görmek için kendimi geri çekmeye çalıştım ancak alnım beyaz boyna sürttüğünde burnuma dolan erkeksi kokuyu sahibinin yüzünü görmeden de tanımıştım.Kalbim bu kadar adranaline hazırlıklı değildi.Belimde gezinen büyük eller zaten son derece hızlı atan kalbimi hepten savaş havasına büründürürken Tanrı’ya dualarımı kabul edecek zaman olarak bugünü mü buldun diye hesap sormak istedim.Ama sanırım bunu daha sonraya saklayabilirdim çünkü telefondaki derin ses hala benden bir cevap bekliyormuş gibi görünüyordu.Oysa ben kapandığını düşünmüştüm.
‘’Luhan.’’ Dedi Sehun ve JongIn’de beraberinde onu takip etti.
Tanrı Aşkına,şu an bir aşk üçgenin içinde kapana kısılmış durumda değilim,değil mi?Ah,hadi ama tabii ki değilim.
Siktir!
Kimi kandırıyorum ki?Kesinlikle öyleyim.
*Endişelenmeyin başa sarmadık.KaiHan'dan tamamen kurtuluyoruz artık HunHan'ın önü açıldı yani :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Accidental PornStar~
Fanfiction‘’Kendimi böylesine erkeksi bulurken,bir başka erkeğin altında ‘Yeniden’ diye inleyeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.’’ * Bir dolandırıcıydı ikimizi bir araya getiren.Bir zamanlar ölümünü dilediğim ancak şimdi seni bana verdiği için minnet duyduğ...