~Accidental PornStar~

21.Bölüm~

Accidental Pornstar~

21.Bölüm~

Yatağımda sırtüstü uzanmış beyaz tavanı seyrederken kendimi nasıl buralara geldiğimi düşünmekten alıkoyamıyordum.Nasıl hayatım bir anda böylesine karmaşık bir hal alabillmişti?Yalnızca birkaç ay olmuştu ve bu birkaç ay bana sanki yıllar öncesiymiş gibi uzak geliyordu.Bir zamanlar arkadaşlarımla beraber porno filmi izlerken,şimdilerde ünlü bir gay pornosu yıldızıyım.

Peki ben porno sektöründeki popüler pasiflerden biri olmama rağmen hangi ara bir kadını hamile bırakabilecek kadar aktifleştim?

Gözlerimi kapatıp geleceğin nasıl olacağınıhayal etmeye çalıştım.Kucağımda tombul bir bebekle Sehun’un yasını tutan 18 yaşında bir genç olmak istemiyordum.Liseyi bile bitiremeden baba olacaktım.Tanrı Aşkına,yerimde kim olsa delirirdi.Bazen sadece ceketimi almak ve çıkıp gitmek istiyorum.Rae’yi arkamda bırakmak ve onu bebeğiyle baş başa bırakmak.Ama sonra vicdansızlık olduğunu düşünüyorum.Kendi bebeğimle ilgili gördüğüm rüyaları hatırlıyorum ve bu benim vazgeçmeme sebep oluyor.Ne olursa olsun doğmalı diyorum.Nasıl sorumluluk alacağımı bilmiyorum.İleride Rae’ye nasıl bakacağımı ya da nasıl bir baba olacağımı da.Sehun’u unutmak istiyorum ama bazen öyle bir şey oluyor ki kendimi telefonun başında aramalarımı cevaplaması için yalvarır halde buluyorum.Gerçi…tüm çabalarım büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlanıyor.Sehun’un nerede olduğunu ya da ne yaptığını bilmiyorum.Onun anlaşma süresi dolmadığı için zaman zaman tekrar bir zamanlar çalıştığım stüdyoya gidiyorum ancak Kai’nin bana bakan aşağılayıcı gözleri sonucu yeniden evime dönmek zorunda kalıyorum.

Bazen sadece birkaç ay öncesine dönsem keşkediyorum.Sehun bile umurumda olmuyor.Ama yapamıyorum işte.İstesem de olmuyor.

Elimi alnıma götürüp yavaşça gözlerim üzerine indirdim.Gözlerimdeki ıslaklık ağır ağır avucumu ıslatmaya başladığında hıçkırıklarımı tuttuğumun yeni farkına varıyordum.Yanımda duran yumuşak yastığa uzanıp suratıma gömdüm ve içimde tuttuğum tüm o çığlıkları yastığa bıraktım.Yastık salya ve göz yaşlarımla ıslanırken izlendiğimi hissedebiliyordum.Mi Rae aralık kapıdan bana bakıyordu ama ben onu görmemiş gibi davranıyordum.Dayanamıyorum.Ne zaman onu görsem hayatımın gittikçe battığını düşünmeden edemiyorum.Ondan sadece gitmesini istiyorum ama sonraları aslında istediğim şeyin bu olmadığının varkına varıyorum.Bazen Mi Rae aklımı okuyormuş gibi istersem gidebileceğini söylüyor ama ben sorun olmadığını söylüyorum.Ama elbette bu bir yalan oluyor.

 Kafamın üzerindeki yastığı yavaşça indirdim ve Mi Rae onu görmemem için hızla kapının önünden uzaklaştı.Tanrı Aşkına,gerçekten farketmediğimi mi sanıyordu yani?

Yüzümü elimin dış kısmıyla silip ceketlerimden birini üstüme geçirdim ve evin anahtarını kot pantolonumun cebine sıkıştırıp hava almak üzere dışarı çıktım.

Yorulmuştum.

Tanrı’dan ölümü dileyecek kadar yorgundu ruhum.Böylesine bir sorumluluğu kaldıramayacak kadar zayıf ve tecrübesizdi.

*

Sehun Mi Rae’nin şirketinin önünde elinde koca bir albümle beraber derince solurken güvenlikler onu şüpheli gözlerle izliyordu.

Sehun yumruklarını sıkıp akıttığı gözyaşları yüzünden ıslanmış suratını elinin arka tarafıyla sildi ve şirketin kırmızı halıyla döşenmiş merdivenlerini koşarak çıktı.

MiRae’nin kendisine bir zamanlar verdiği giriş kartını güvenliklerin suratına adeta fırlatmış arkasından seslenmelerine ve hatta peşinden gelmelerine rağmen durmamıştı.