-0.4-

4.4K 347 357
                                    

Sabah uyandığımda başımın ağrısından tabiri caizse sikiliyordum.

Bilmediğim bir yerde uyandığım için bir an panikledim ama sonra geçen akşam olanlar aklıma doluştu. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Gözlerimi tavana dikip biraz bekledim.

Ağlamayacaktım daha fazla. Yeterince ağlayıp kendimi rezil etmiştim zaten. Üstüne üstlük bir de Bay Narçiçeği'nin kollarında hıçkıra hıçkıra ağlamıştım.

Saate bakmak için kafamı komodine çevirdiğimde birkaç vitamin hapı ve portakal suyu ile karşılaştım. Üstünde de not vardı.

'Bugün izinlisin. Koyduğum hapları yut ve portakal suyunu bitir. Geldiğimde kontrol edeceğim.'

Pardon da sen geldiğinde ben burada olacak mıydım acaba?

'Tabii ki de olacaksın. Geldiğimde görmeyeyim seni, o zaman kovulursun Taehyung.'

Notun devamını okuduktan sonra göz devirdim ve vitamin haplarını aldım. Bir de ağrı kesici bulmam gerekiyordu.

Portakal suyuyla yuttuğum haplardan sonra biraz bulunduğum odayı inceledim. Lacivert ve beyazın yoğun olarak kullanıldığı bir odaydı. Ayağa kalktığımda, yatağın kenarında duran, hiç kullanılmamış terlikleri geçirdim ayağıma. Dolanmaya başladım evim büyüklüğündeki odanın içinde.

Adımlarım istemsizce kıyafet odasına gitti Bay Frezya'nın. Kapıyı açtığım anda vurdu yüzüme rahatlatıcı frezya kokusu. Ellerim kıyafetlerinin arasında geziniyordu hunharca. Parmaklarım teker teker gezdi tüm kıyafetlerini.

Arada gözüme mor bir takım takıldı. İçine renkli bir gömlek iliştirilmişti. Dalgalar uçuşuyordu sanki beyazın üzerinde.

Giyindim elimdekileri. Saçlarımı düzeltip çok hafif parlatıcılarından sürdüm kırmızı dudaklarıma.

Arabamın anahtarı, içerideki sehpanın üzerinde öylece duruyordu. Yanına da küçük bir not iliştirilmişti.

'Umarım anahtarını almaya gelmemişsindir. Dediğim gibi, evden çıkarsan kovulursun.'

Açıkçası şuan hiçbir şey sikimde değildi. Anahtarımı alır almaz kapıya adımladım. Bahçedeki bebeğimi görünce yüzüme hoş bir tebessüm yayıldı.

Bahçeden çıktığım anda karşıma çıkan siyah Porshe ile sert bir fren yaptım. Gördüğüm delici yeşil gözler ile yutkundum. Lens mi takmıştı o?

Arabadan indiğinde kontağımı kapattım. Derin bir nefes verip bana doğru gelmesini bekledim.

"Hangi cehenneme gidiyorsun sen?"

Göz devirip arabadan çıktım.

"Evime gidiyorum? Bir sakıncası mı var?"

"Sana evden çıkmamanı söylemiştim."

"Sizi dinleyeceğimi de nerden çıkardınız?"

Derin bir nefes verdi, ellerini beline koyup etrafa bakındı. Tekrar bana döndüğünde gözleri üzerimde gezindi. Tek kaşı havaya kalktı.

Ben de üzerime baktığımda onun kıyafetlerini giydiğimi hatırladım. Ufak bir utanç dalgası bedenimi ele geçirdi.

"Yakışmış."

Lullaby×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin