Lullaby×Taekook ✓

-1.1-

Sabah göğsümün üzerindeki hafif ağırlıkla uyandığımda bir süre göğsümdeki şeyin ne olduğunu kavrayamamıştım.

Uykum dağıldığında göğsümde uzanan, minicik elleriyle kavradığı tişörtümü salyalara boğan küçücük bir bebekle karşılaşmıştım. Kocaman gözleriyle beni inceliyordu ve ağzının hareketi tatlılıkla devam ediyordu.

Daha güzel bir sabaha uyanabilir miydim acaba?

"Sen de kimsin böyle?"

Sesimi duyduğunda ağzındaki tişörtümle beraber aptalca gülümsedi. Öyle tatlı bir şeydi ki alıp saatlerce sevesim gelmişti.

Daha bir yaşını bile doldurmamış gibiydi.

"Jungkook Oppa'nı gördün mü?"

Yine gülümsediğinde ben de kıkırdadım ve onu yatağa yatırıp etrafına yastık dizdim.

Banyoya gidip işlerimi çabucak hallettim. Odaya geri döndüğümde ayaklarını yakalamaya çalışıyordu.

"Krize gireceğim şimdi, nasıl bu kadar güzel olabilirsin? "

Kucağıma alıp aşağı indiğimde, salondan gelen seslerle oraya yöneldim.

"Savun kendini Hyung! Seni tahtından indirmeye geliyorum!"

Ellerinde plastik kılıçlar, küçük bir çocuğun kafasında tüylü bir şapka, sevgilimin arkasında uzanan bir pelerin ve kafasındaki kral tacı.

Tanrım, gerçekten de ne güzel bir sabaha uyanmıştım ben böyle.

" Neler yapıyorsunuz böyle? "

Minik kız yanağımı emiyordu bu sefer de. Sanırım diş çıkarıyordu.

Sesimle, gözümün nuru bana döndü ve yeni uyanmış, kucağımda bebekle beklediğimi gördü.

Oyunla olan tüm ilgisini birden kesti ve yanıma adımlayıp dudaklarıma hisli bir öpücük kondurdu.

"Aşkım, bak bu MinHyuk, kucağındaki güzeller güzeli kız da HaNeul. Nam Shin Hyung'un çocukları. Birkaç saatliğine dışarı çıktılar. Bakar mısınız dediler, kabul ettim. Hem, çok özlemiştim zaten."

Bu sefer ben gülümseyerek dudaklarını öptüğümde elini köprücük kemiğimi ısırmaya çalışan HaNeul'ın yanağında gezdirdi.

" Hyung, bu hyung kim? "

Arkadan bebek sesli MinHyuk konuştuğunda Jungkook önümden çekildi ve MinHyuk ile göz göze geldik. Çekindiği için sevgilimin bacaklarının arkasından bakıyordu bana.

"Merhaba MinHyuk. Ben Taehyung. Jungkook Hyung'unun sevgilisiyim. Tanıştığıma memnun oldum."

"Sen şu iş yaptığı ve sonrasında aşık olduğu Hyung'sun! Tanıdım seni Hyung!"

Boynuma kollarını doladığında HaNeul mızmızlanmıştı. İkisini de kucağımda tuttuğumda Jungkook öyle güzel bakıyordu ki bize, oturduğum yerde hüngür hüngür ağlamak istedim.

HaNeul iyice mızmızlandığında köprücük kemiğimi emmeye devam ediyordu. Minik parmakları salyalara boğduğu tişörtümü sıkıca tutuyordu.

"Birileri acıkmış."

Sesimi duyan HaNeul kıkırdadığında Jungkook'a baktım. Gözleri dolu dolu olmuştu.

"Kim kahvaltı ister o halde?"

Jungkook ve MinHyuk ellerini kaldırıp 'ben!' diye bağırdığında kıkırdayıp HaNeul'ı sevgilimin kollarına bıraktığımda, küçük kız birden bire ağlamaya başlamıştı. Bir yerine zarar mı verdik korkusuyla tekrar kucakladığımda anında susmuş, şaşkınlıkla Kook ile birbirimize bakarken başını boynuma gömmüştü.