-M-
Sabah saçlarımdaki öpücüklerle uyandım.
Tanrı aşkına uyumak istiyordum ben. Uykum, uykum ve uykum vardı.
Bu sefer de yüzümde gezindi dudakları.
Mızıldayıp kafamı boynuna iyice gömdüm. Belindeki ellerimi sıkıştırıp iyice kendime çektim tapındığım bedenini.
Kıkırdayıp yüzümle oynamaya başladı.
"Tanrım, sen ne kadar güzelsin böyle."
Tek gözümü açıp bana ışıltıyla bakan gözlerine baktım. Kafamı yeniden boynuna gömmeye yeltenince uzaklaştı.
Ben ona yaklaştıkça uzaklaşıyordu. Aynı zamanda da kıkırdıyordu.
Yüzüne baktım ve kaşlarımı çattım. Bir anda kucağına oturduğumda nefesi kesildi. Ellerim karın kaslarında, kalçam ise tam kasıklarındaydı.
"Sen mi oynuyordun benimle?"
Yutkundu ve ellerini kalçalarıma çıkardı.
"Uyumak istiyorum."
Bedenimi, bedeninin üzerine attım. Kollarımı beline sardığımda iç çekti.
"Bugün abin evlenecek Taehyungie. Kalk hadi, hazırlanalım.
" İstemiyorum ama. Çok rahatım. "
Kıkırdadı ve kollarını belime daha sıkı sardı. Aklıma gelen şeyle gözlerim kocaman açıldı. Yerimde hemen dikeldim ve alttan bana şaşkınlıkla bakan bedenin gözlerinin içine baktım.
"Saat kaç?!"
"Dokuza geliyor sanırım. Neden ki?"
"Hassiktir."
"Ne oldu?!"
İlk defa. On yedi yaşımdan beri ilk defa bu kadar geç uyanıyordum. Saat altı diyince istemsiz gözlerini açan ben, bıraksalar iki üç saat daha uyuyabilirdim.
"Dokuz yıldır ilk defa bu kadar fazla uyudum Jungkook."
Şaşkınlıkla konuştuğumda derin bir nefes verdi. Kalçamdaki ellerini bacaklarıma koydu ve hafifçe sıkmaya başladı. Oyun oynuyordu kendince.
"Bu iyi bir şey mi?"
Gözlerini sıktığı bacaklarımdan gözlerime çıkardığında yutkundum.
"İyi mi kötü mü bilmem ama kendimi iyi hissediyorum."
Yüzüne yine güneş gülümsemesini serpiştirdiğinde ben de gülümseyip dudaklarına kapandım.
Dudakları tutkuydu, aşktı, sadakatti, bağlılıktı, şehvetti.
Jungkook'un dudakları her şeydi.
Yeni doğan bir bebeğinki kadar güzeldi gülümsemesi. Onlar gülümsediğinde içimizde garip duygular oluşur, çok mutlu oluruz. Melekler güldürüyor deriz ya hani. Aynı şey benim sevgilim için de geçerliydi. Melekler güldürüyordu sevdiğimi.
İçimi hoş eden bir sesle ayırdığımızda dudaklarımızı, alnımı alnına yasladım. Kırmızı saçlarım mavi saçlarına karışmıştı.
"Otuz yaşında adamsın Jungkook. Ne bu saç renkleri böyle?"
Kıkırdadı ve belimdeki ellerini sıkılaştırdı.
"Genç kalmak istiyorum Taehyung. Senin de benden kalır yanın yok. Yirmi altı yaşındasın."
![](https://img.wattpad.com/cover/206532536-288-k953504.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lullaby×Taekook ✓
Fanfiction"Taehyung... Aşığım sana. Yemin ederim ölüyorum senin için. Hayallerimi gerçekleştirmeye devam ediyorsun. Ben, ben içimdeki hisleri nasıl anlatacağımı kavrayamıyorum bir türlü." Kahveyi sehpaya bırakıp kucağına oturdum. Gözlerinin kenarlarında dura...