-1.3-

3.2K 202 125
                                    

Sabah uyandığımda yatağın diğer tarafı boştu.

Bu bende deprem etkisi yaratmış, yataktan fırladığım gibi etrafıma bakınmıştım.

Yoktu, sadece yastığıma ve üstüme sinmiş kokusu vardı.

Gözlerimden yaşlar haberim olmadan süzülürken yataktan fırlayıp paldır küldür aşağı indim.

"Jungkook?!"

Ses yoktu. Yoktu, sikeyim yoktu.

Koltuğa oturup bacaklarımı kendime çektim ve dayanadım. Ağlamaya başladım.

Her şeye ağlıyordum, farkındaydım ama durduramıyordum da.

"Taehyung?!"

Ne zaman kapıyı açtığını anlamadığım beden, ellerindeki poşetleri fırlatıp yanıma koşmuştu.

"Sikeyim noldu birden?! Sevgilim, bir yerine bir şey mi oldu?! Taehyung, bir şey söyle aşkım lütfen!"

"Gittin sandım, sikeyim bırakıp gittin sandım."

"Aşkım markete gittim, kahvaltı hazırlayacaktım, uyuyordun, sikeyim giderken aklımda ne vardı, ağlama sevgilim burdayım ben. Gitmeyeceğim. Sen kovsan bile gitmeyeceğim."

Yanaklarıma öpücüklerini sıralarken koltuğa oturdu ve kucağına çekti beni. Boynunda soluklandım uzunca.

" Beni uyandırmadan bir yere gitme Jungkook. Korkuyorum, Tanrım, çok korkuyorum. "

" Aşkım, çok güzel uyuyordun, hemen gidip gelecektim. Erken uyanacağını tahmin edemedim."

Yüzüne, saçlarına öpücüklerimi bırakırken belimdeki elleri sıkılaştı, beni iyice kendine çekti.

" Seni çok özledim caniçim. "

Dudaklarımı yakaladı ve yumuşakça öptü.

"Ben de çok özledim Kış Güneşim."

Burnunu burnuma sürterken mırıldandı biraz. Burnunun ucunu öptüğümde tebessüm etti ve geri çekilip ellerini saçlarımda gezdirdi.

"Hadi kahvaltı hazırlayalım."

Dudaklarımı son kez öpüp beni kucağından indirdi ve elimden tutup mutfağa götürdü.

Beni yine kucaklayıp tezgaha oturttuğunda kıkırdadım. Elime bu kez üzüm kasesi verdiğinde yumuldum hemen üzümlere.

Üzümleri yiyişime bakıp kıkırdadı ve kopardığım üzümü tam ağzıma atacakken parmağım ile birlikte yakaladı. Çığlık atıp, gülerek parmağımı çekmeye çalıştığımda bacaklarımın arasına girip beni ısırmayı sürdürdü. En sonunda tam geri çekildiğini düşünürken parmakları boynumda ve belimde kıpırdanmaya başladı. Deli gibi kahkaha atarken engellemeye çalışıyordum ama tek eliyle ellerimi kelepçe gibi sarmıştı bile. Gülmekten nefes alamıyordum resmen.

"Aşkım, Kook, Jungkook, nefes, alamıyorum, sevgilim yeter ne olursun!"

Son kez kahkaha attığımda ellerini çekti ve kulağımın arkasına, adının olduğu yere büyük bir öpücük kondurdu.

"Bundan sonra sadece kahkahalarını duymak istiyorum sevgilim. Sadece kahkahalarını."

Ellerimi ensesine yerleştirdim. Yüzüğümün soğuk metalini hissettiğinde gülümsedi ve elimi ensesinden çekip yüzüğün olduğu parmağımı öptü.

Son kez - bu sefer gerçekten son kez - dudaklarımı öptüğünde kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Yaklaşık on beş yirmi dakika sonra beni yine kucakladığı gibi hazırlamış olduğu kahvaltı masasına götürdü.

Lullaby×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin