Mark arabayı hızlı bir şekilde sürüyordu. Bir yandan da Jaehyun ile sohbet ediyordu.
"Ee daha varmadık mı Mark? Ben çok sıkıldım. Çok uzun bu yol."
"Şşt. Sakin ol Jaehyuun. Az kaldı."
Jaehyun oflayarak kollarını birleştirdi. Ancak gerçekten de Mark'ın söylediği gibi az kalmıştı. En fazla 5 dakika daha ilerledikten sonra Mark arabayı durdurdu ve Jaehyun'a gülümseyerek baktı. Jaehyun inmesi gerektiğini anlayınca gülümseyişine karşılık verdi ve arabadan indi. Jaehyun'un ardından Mark da arabadan indi. Jaehyun'un koluna girdi.
"Hadi bakalım, içelim biraz."
Jaehyun bir yandan Mark ile birlikte ilerlerken bir yandan da karşısındaki binayı inceliyordu. Gösterişli ve büyük bir binaydı. Binanın üzerinde 'Lee Hotel' yazıyordu altın rengiyle. Jaehyun Mark'ın da soyadının Lee olduğunu fark etti.
"Sizin oteliniz mi?"
"Evet, annemler Kanada'da. Buradaki oteli amcam yönetiyor. Ortaklar denilebilir. Babam da Kanada'dakini yönetiyor."
"Anladım... Güzel bir oteliniz varmış."
"Beğenmene sevindim. Aslında ben pek beğenmiyorum tasarımını."
Otelin içine girmişlerdi ve Mark şu an iç tasarımını ne kadar beğenmediğinden bahsediyordu.
"Biraz haklı olabilirsin, duvarlar sarı değil de farklı bir renk olsa daha iyi olabilirmiş. Ancak sarı renk de zengin gösteriyor oteli."
"Aynen öyle. Ben de buna katılıyorum ancak ailem zengin görünmesinin daha iyi olduğunu, turistleri daha iyi çektiğini söylüyorlar. Kısacası işimize karışma diyorlar."
Mark gülümsedi. Jaehyun da onunla birlikte gülümsedi.
"Olsun ya, ileride karıştırırlar. Sen mezun olduğunda eminim ki her şeyi sana bırakıp gitmek isteyeceklerdir. Emeklilik hayalleri sonuçta..."
"Haklısın ancak ben yönetici olmak istemediğimden tıp okuyorum. İnsanları iyileştirmek istiyorum, insanlara bir faydam olsun istiyorum. Onları birkaç renkle otelime çekip üzerlerinden para kazanmak istemiyorum."
"Anladım... Bence düşüncen çok güzel. Senin yerinde olan insanlar normalde okumak dahî istemezler. Ya da özel bir üniversitede işletmecilikle alâkalı bir bölüm okurlar. Onu da sırf aileleri istedikleri için okuyorlar. Ancak senin böyle bir şeyi kendin isteyerek hatta özel okula bile gitmeden okuman çok güzel bir davranış. Bu gerçekten hoşuma gitti Mark. Seni tebrik ediyorum."
Mark utangaçça gülümsedi.
"Teşekkürler Jae... Hadi bar kısmına geçelim artık."
Jaehyun başını salladı ve bar kısmı olduğunu tahmin ettiği yere doğru yürüdü. Tahminin doğru çıktığını görünce gülümsedi ve barmenin önündeki sandalyelerden birine oturdu. Mark da yanına oturunca ona döndü.
"Ne içeceksin Mark?"
Mark ona cevap vermeden barmene döndü. Barmen onu görmesiyle selam verdi.
"Mark Bey hoş geldiniz. Her zamanki kokteylinizden mi?"
"Evet, iki tane her zamankinden."
"Hemen geliyor efendim."
"Teşekkürler."
Mark Jaehyun'a döndü.
"İkimiz de kokteyl içiyoruz. Güven bana tadı gerçekten güzel olacak. Her zaman geliyorum buraya. Ancak ilk getirdiğim arkadaşım sensin."
"Bu şerefi bana verdiğin için teşekkür ediyorum o hâlde."
"Rica ederim Jaehyun Beyefendi."
İkisi birlikte gülerken içeceklerinin gelmesiyle bir yandan içeceklerini yudumlayıp bir yandan da sohbete devam ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendzone//jaemark
FanfictionSevgilisinden ayrılan bir adet Jaehyun ve sevgilisine çok âşık bir adet Mark. Bu ikili çok yakın arkadaş olursa ancak bir taraf diğerini arkadaşı olarak görmezse ne olur? Friendzone! Hikâyeme hoş geldiniz! - İlk Türkçe JaeMark fictionıdır. - Tüm hak...