Jaehyun Mark'ı arabaya taşıdıktan sonra ondan anahtarları alıp arabayı açtı. Koltuğa oturtup kendi de sürücü koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırdı ve Mark'tan aldığı adrese doğru sürmeye başladı. Bir yandan da iyi olup olmadığını soruyordu.
"Bak iyi olduğuna emin misin?"
"Evet eminim."
"O zaman bir test yapalım."
"Nasıl bir test?"
"Şimdi arabayı kenara çekeceğim ve ayağına hafifçe parmaklarımla bastıracağım. Acıyorsa söyleyeceksin, tamam mı?"
"Tamam... Kabul."
Jaehyun arabayı kenara çekti ve Mark'ın ayakkabısını çıkartıp bileğine hafifçe parmaklarını bastırdı. Mark acıyla inledi. Jaehyun hızlıca parmaklarını çekti.
"Tamam, anlaşıldı. Doktora gidiyoruz."
Jaehyun Mark'ın ayağına ayakkabısını giydirerek arabayı tekrar çalıştırdı. İlerleyecekken Mark onun elini tutarak durdurdu.
"Lütfen, lütfen hastaneye gitmeyelim. Lütfen, yalvarıyorum sana."
"Neden gitmek istemiyorsun hastaneye? Ayağın daha kötü olacak."
"Sevmiyorum hastaneleri. Sonra anlatsam olur mu nedenini? Lüfen..."
Jaehyun dayanamayarak başını salladı. Mark ona gülümsedi ve elini çekip yanağına küçücük bir öpücük kondurdu. Tamamen yerine oturduğunda Jaehyun arabayı ilerletti ve Mark'ın evine doğru gitmeye başladı.
Evine az kalmışken Mark yarı uyur yarı uyanık bir hâldeydi. Jaehyun onun bu hâlini çok sevimli bularak gülümsedi.
Mark'ın evinin önüne geldiklerinde arabayı garaja park etti ve Mark'ı hafifçe dürttü.
"Mark? Uyanık mısın?"
Mark uykulu birkaç mırıltı ile cevap verdi. Jaehyun arabadan inerek onu kucağına aldı ve evinin kapısına ilerledi. Elini Mark'ın cebine attı ve anahtarı aradı. Anahtarı bulduğunda kapıyı açıp içeriye girdi. Kapıyı kapadıktan sonra içeriyi inceledi. O sırada Mark uyandı.
İlk başta kimin kucağında olduğunu anlamadı, irkildi. Kafasını kaldırıp Jaehyun'u gördü ve gülümsedi. Kollarını düşmemek için boynuna sardı.
Jaehyun boynuna sarılan ellerle Mark'a döndü.
"Günaydın."
"Günaydınn. Şey beni koltuğa bırakabilirsin, belin ağrımıştır... Yani beni taşımaktan ağrımıştır diye düşünüyorum."
"Anladım ben merak etme. Aslında hafifsin çok da belimi ağrıttığını söyleyemem. Ancak sen rahatsız olmuş olabilirsin."
Jaehyun Mark'ın cevap vermesine zaman tanımadan ilk gördüğü koltuğa hafifçe bıraktı. Mark kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Ancak Jaehyun ne dediğini anlayamadı.
"Bir şey mi dedin? Anlayamadım da."
"Oh, hayır. Sadece teşekkür ederim diyordum."
"Haa, rica ederim. Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı."
"Yapmayan yapmazdı. Kendine haksızlık etme. Sen çok iyi birisin."
Jaehyun utangaçça kafasını öne eğdi.
"Teşekkür ederim..."
"Yah, sen utandın mı? Bildiğin domates oldun!"
"Ne? Hayır, tabii ki öyle değil. Ee şey var mı?"
"Ne var mı?"
"İlk yardım dolabı veya ilk yardım çantası?"
"Banyoda."
"Tamam, ben şimdi onları alıp geleceğim sen ayağını uzatarak otur ve sakın ayağını elleme."
Mark kafasını sallayarak onayladı. Jaehyun banyodan bandaj ve ağrı kesici krem aldıktan sonra geri geldi.
"Şimdi bu kremi ayağına süreceğim. Ağrısını biraz geçirecektir diye umuyorum. Ve bandaj yapacağım ayağına. Ellememen için. Sakın ayağını zorlama."
"Pekii"
Jaehyun söylediklerini yaptı. Daha sonra ayağa kalktı.
"Sanırım yapabileceklerimi yaptım. Ancak yarın bir doktora görünmelisin. Şimdi... Ben gideyim en iyisi seni rahatsız etmeyeyim."
"Beni rahatsız etmiyorsun. Dahası, bana yardım ediyorsun. Şey bu gece burada kalsan? Ve hastaneye tek bir şartla giderim."
"Tamam... Rahatsız olmayacaksan burada kalabilirim. Şartın neymiş?"
"Hoşlandığın kişiyi söyle."
"Bunu gerçekten istediğine emin misin?"
"Elbette!"
"Yarın hastaneye gideceğine söz ver."
"Söz veriyorum."
Jaehyun derin bir nefes verdi.
"O sensin. Yani senden hoşlanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendzone//jaemark
FanfictionSevgilisinden ayrılan bir adet Jaehyun ve sevgilisine çok âşık bir adet Mark. Bu ikili çok yakın arkadaş olursa ancak bir taraf diğerini arkadaşı olarak görmezse ne olur? Friendzone! Hikâyeme hoş geldiniz! - İlk Türkçe JaeMark fictionıdır. - Tüm hak...