Jaehyun ve Mark keyifli bir şekilde sohbet ederken Mark, Jaehyun'un sormasını asla istemediği soruyu sordu. Jaehyun içinden mırıldandı 'gerçekten bittim.' Peki Mark ne mi sormuştu?
"O kim Jae?"
Jaehyun soruyu anlasa da cevap vermeyi biraz daha uzatmak amaçlı anlamamış gibi yaptı.
"Kim kim?"
"Jaehyun, sorumu anladığının farkındayım. Hoşlandığın kişi kim?"
"Söylemesem?"
"Biz seninle arkadaş değil miyiz? Neden söylemiyorsun?"
"Sonsuza kadar söylememezlik yapacağım demiyorum ki sana. Sadece şu an bunu söylemek için hazır hissetmiyorum. Bu kadar."
"Gerçekten bu kadar mı?"
"Gerçekten bu kadar."
"Peki."
Mark aklına bir fikir gelmişcesine gülümsedi.
"Bir iddiaya girelim. Olur mu?"
Jaehyun kafası karışık bir şekilde baktı.
"Ne iddiası?"
"Şimdi buradanın yan tarafında oyun aletlerinin olduğu bir yer var. Oradaki dans makinesinde dans edeceğiz ve eğer ben kazanırsam sen bana onun kim olduğunu söyleyeceksin. Eğer sen kazanırsan 3 saat boyunca onun hakkında soru sormayacağım."
Jaehyun bu konuda kendine güvendiğinden bunu sorun etmedi.
"Tamam, kabul."
Çocuklar gibi sevinen Mark kalan içeceğini bir dikişte bitirdi ve Jaehyun'un içeceğine baktı. İçeceğin çoktan bitmiş olduğunu gördüğünde Jaehyun'u elinden tuttu ve koşarak dans makinesine götürdü.
"İlk sen başla, hyunglar önden."diyerek göz kırptı.
Jaehyun bir şey söylemeden dans makinesine çıkıp başlattı. Gayet iyi ilerliyordu. Müzik durdu ve skorunu gördü.
" 495"
"Seni geçeceğim Jae. Ve onun kim olduğunu öğreneceğim."
"Eh, yapabiliyorsan yap tabii."
"Göreceksin."
Mark hızlıca makineye çıktı ve başlattı. Gayet iyi ilerlerken ayağı burkuldu ve hafif bir tökezlese de devam etti. Müzik durunca skoruna baktı.
"490..."
Jaehyun kazandığı için sevinirken Mark üzülüyordu. Gerçekten ve gerçekten öğrenmeyi çok istiyordu. Ancak yine de Jaehyun'a bir şey söylemeyip tebrik etti.
"Tebrikler."
"Teşekkür ederim. Ancak sen iyi misin?"
"Elbette iyiyim. Sadece burkuldu. Bak yürüyebiliyorum."
İleriye doğru birkaç adım attı.
"Tamam inandım. O zaman dönüyor muyuz eve?"
"Evet, dönüyoruz."
Dışarıya çıkıp park yerine doğru ilerlediler.
"Jaehyun"
"Efendim?"
"Hadi arabaya kadar koşalım!"
"Ama ayağın?"
"Sorun olmadığını söylemiştim ve ben şu an koşmak istiyorum!"
"Tamam tamam pekâlâ. Üç deyince başlıyoruz o zaman."
İkisi de aynı hizaya geldi ve birlikte saydılar.
"Bir, iki, üç!"
Jaehyun hızlıca koşarak arabaya ulaşırken Mark birkaç adım attıktan sonra yere düşmüştü. Jaehyun'a bağırmış ve Jaehyun onu duymamıştı. Jaehyun arabaya ulaştığında Mark'ı göremeyince geriye doğru bakındı. Yere oturmuş ve acı çeker gibi görünen Mark'ı gördü. Hemen onun yanına ilerledi.
"Hey, ne oldu?"
"Düştüm... Sana bağırdım ancak sen beni duymadın."
"Ne kadar da aptalım... Sadece yarışmanın heyecanına kapılmıştım. Özür dilerim."
"Sorun değil, yürüyebilirim sanırım."
Mark ayağa kalkmaya çalıştı. Ancak ilk denemesinde ayağının ağrısı ile yere düştü. Jaehyun bunu görünce ikinci kez deneyip biraz daha acı çekmesine razı olmayarak onu kucağına aldı.
"Bunun için üzgünüm ancak yapabileceğim başka bir şey yok."
Mark bundan rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. Aksine, rahat hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friendzone//jaemark
FanfictionSevgilisinden ayrılan bir adet Jaehyun ve sevgilisine çok âşık bir adet Mark. Bu ikili çok yakın arkadaş olursa ancak bir taraf diğerini arkadaşı olarak görmezse ne olur? Friendzone! Hikâyeme hoş geldiniz! - İlk Türkçe JaeMark fictionıdır. - Tüm hak...