1508

149 9 5
                                    

Mark yatmıştı yatmasına ancak ayağının acısından bir türlü uyuyamıyordu. Jaehyun'a çağırıp ağrı kesici isteyecekti ama bugün onu ne kadar yorduğunu fark edince yavaş yavaş kalkıp mutfağa doğru ilerlemek için odasından çıktı. Jaehyun'un rüyasında konuştuğunu fark etti. Su istiyordu. Belki de gerçekten de susamıştır diye düşündü.
Yavaşça mutfağa gidip ağrı kesiciyi içtikten sonra bir bardak suyu da alıp Jaehyun'un olduğu odaya geri döndü.
Jaehyun'un saçları terden ıslanmış ve gözüne düşüyorlardı. Elleriyle Jaehyun'un gözüne gelen saçlarını ittirdi.
Jaehyun hissettiği hafif dokunuşla gözlerini araladı. Karşısında ona kocaman gülümseyen bir adet Mark durmasını beklemiyordu. Mark gülümsemeye devam etti.
"Sana su getirdim. Rüyanda su istediğin hakkında bir şeyler söylüyordun. Ben de gerçekten susamış olabileceğini düşündüm."
Elindeki bardağı uzattı. Jaehyun da bardağı aldı.
"Teşekkür ederim, gerçekten susamıştım ancak ayağının üstüne basmaman gerekliydi. Neden bastın?"
"Basmadım ki! Zıplaya zıplaya gittim. Hem seni zaten yordum bugün. Sürekli benimle uğraştın. Ağrı kesiciyi de kendim içebilirim diye düşündüm."
"Ne yorması? Saçmalama. Yorulmadım ki ben. Bir daha bir isteğin olursa direkt bana söyle, tamam mı?"
"Tamam, söylerim. Bir de şey..."
"Ne oldu?"
"Ben uyuyamıyorum da, yanında yatabilir miyim?"
Jaehyun gülümsedi.
"Tabii ki yatabilirsin!"
Jaehyun yatağın en uzak ucuna doğru kaydı. Mark da yatağa uzandı. Uzandıktan sonra kollarını Jaehyun'un beline sardı.
"Uzaklaşmana gerek yok, rahatsız olmuyorum."
"Tamam... Uzaklaşmıyorum."
"Ve teşekkür ederim. Her şey için. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum Jaehyun."
Mark hafifçe kafasını kaldırıp Jaehyun'un yanağına bir öpücük bıraktı ve tekrar aynı pozisyonunu aldı. Derin bir nefes alarak kendini uykunun kollarına bıraktı.
Jaehyun nasıl uyuyacağını bilmiyordu. Olanlar ona hâlâ çok tuhaf geliyordu. Mark ondan hoşlandığını bilmesine rağmen neden böyle yapıyordu? Bunların Jaehyun'un kalbini hızlandırdığının farkında değil miydi?
Jaehyun onu unutmayı denemeliydi. Kendini ona kaptırmamalıydı. Çünkü ne zaman kendini birine kaptırsa sonunda üzülen yine kendisi oluyordu. Derin bir iç çekti. Ve bunları düşünmeyi erteleyip kendini tatlı uykunun kollarına bıraktı.

Sabah olduğunda Jaehyun perdelerin arasından sızan Güneş ışığı ile birlikte uyandı. Gözlerini ovuşturarak kendine gelmeye çalışacaktı ki göğsündeki ağırlığı fark etti. Şaşkınca bakındı ve Mark'ın göğsünde uyuduğunu gördü. Rüyalarındaki şeyin şu an gerçekleşmesi onu biraz mutlu etse de bunun yanlış olduğunu hatırlatmaya başladı kendine.
Mark'ın başının altına yastık koyarak kendisi yataktan kalktı. Kalktı kalkmasına ancak gözlerini Mark'tan çekemiyordu. Yüzünü biraz daha inceledi. Ramen gibi olan sarı saçlarını. Saçları ona çocuksu bir hava katsa da şirinliğini üst düzeye çıkartıyordu. Belki de Jaehyun'un etkisinde kaldığı şey ramen saçlardı? Ramen saçları olmasa onu sevmeyecek olabilirdi. Aklının bir köşesine bu teoriyi sakladı Jaehyun.
Gözlerini Mark'tan çekmeyi başarabildiğinde banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Hafifçe kendisini çimdikledi ve hiçbir şeyin rüya olmadığını fark etti. Oradan çıktıktan sonra Mark'ın yürümesi zor olduğundan mutfağa yürütmek istemedi ve kahvaltı hazırlayıp odaya geri döndü.
Mark hâlâ uyuyordu. Jaehyun ona seslenince hafif bir irkilmeyle gözlerini açtı. Günaydın deme faslı bittikten sonra ikisi de yatağa oturdu ve yemek yemeye başladılar. Çok mutlulardı.
Peki ya bu doğru muydu? Yaptıkları her şey doğru muydu? İkisi de bunu düşünüyordu.

friendzone//jaemarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin