0308

251 13 13
                                    

Gözlerinin içine giren güneş ışıklarıyla uyandı Jaehyun. Gözlerini ovuşturdu, odasındaki duvarlara bakarak nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Kendi odası olduğunu fark edince gülümsedi ve üzerindeki örtüyü bir kenara ittirerek kalktı. Pencereden dışarıya - her tarafı parlaklığıyla aydınlayan Güneş'e- baktı.
Aklına okula gitmediği gelince hemen eline telefonu aldı. Derin bir oh çekti, bugün cumartesi günüydü ve okul yoktu. İnternetini açtı ve gelen bildirimleri inceledi. Tek tek silerken bildirimleri sonuncuda durdu. Bir mesaj bildirimiydi. Merakla kimden olabileceğini düşünerek açtı.
Mark :
Selam!
Ben Mark. Uhm, bu giriş pek iyi olmadı sanırım. Zaten beni tanıyorsun yani demek istediğim kim olduğumu biliyorsun.
Günaydın diyeyim o zaman hehe^^

Jaehyun Mark'ın mesajlarına gülümsedi. Hemen cevap yazdı.

Jaehyun :
Sana da günaydın Mark!
Ve girişin iyiydi. Beğendim ben :)

Mark'ın bildirim rengini mavi yaptı. Çünkü mavi rengini severdi ve Mark'ı da sevmişti. Telefonunun ekranını kilitleyip yatağının yanındaki komodine bıraktı. Odanın kapısına doğru ilerleyip odadan çıktı ve banyoya giderek işlerini halletti. Banyodan çıktığında mutfağa gitti ve sandalyede oturan, ona bakarak gülümseyen bir Doyoung ile karşılaştı.
"Günaydın uykucu Jae."
"Günaydın erkenci Do."
"Erkenciyim bu doğru. Erkenciliğim bir işe yaradı ve senin için kahvaltı hazırladım bak."
Doyoung eliyle önündeki masada hazırlanmış sofrayı gösterdi. Jaehyun cevap olarak Doyoung'ın karşısına -her zamanki yerine- oturdu.
"Teşekkürler Doyoungie~"
"Rica ederim. Hadi dene."
J

aehyun kafasıyla Doyoung'ı onayladı ve önündekilerden yemeye başladı. Doyduğunda kafasını kaldırdı ve Doyoung'a hayretle baktı.
"Sen bu kadar güzel yemek yapabiliyor muydun ya?"
Doyoung göz devirdi.
"Bakıyorum da bugünlerde çok şakacısınız Jaehyun Bey."
"Öyle olduğum söylenir Doyoung Bey. Neyse, seni alan yaşadı vallaha.
"Beni alması için yaşaması gerek zaten Jae"
"Espri yeteneğin beni benden aldı ve kutuplara götürdü. Bir daha da geri getirmedi."
Doyoung uzanıp Jaehyun'un omzuna hafifçe vurdu.
"Bugün ne yapmayı düşünüyorsunuz, bayım?"
Jaehyun kendini filmlerdeki Fransız beyefendilerden biri gibi hissetti.
"Şöyle ciddi ciddi konuşup durma be. Kendimi Fransız beyefendisi gibi hissediyorum her böyle ciddi olduğunda."
"Tamam ama seninle dalga geçmek çok eğlenceli."
"Tahminen ne zaman bırakırsın? Yakamı?"
Doyoung kısa bir kahkaha attı.
"Tahminen... Hiçbir zaman!"
İkili gülerken bir zil sesi duyuldu. Birkaç saniye birbirlerine bakarak zil sesini dinlediler. Jaehyun kendi telefonu olduğunu fark edince oturduğu yerden kalktı ve koşar adım odasına gidip kim olduğuna bakmadan telefonunu açtı.

"Alo?"

"Alo, şey ben Mark. Mesajlarımı görmeyince endişelendim. O yüzden aradım yani eğer rahatsız ettiysem özür dilerim. Rahatsız etmek iste-"


"Mark, öncelikle sakin ol. Kahvaltı yapıyorduk Doyoungla. Telefonum odamda ve internetim de kapalıydı. Bu yüzden görmedim mesajları ve rahatsız falan da etmedin. Böyle bir konuda beni neden rahatsız edesin ki?"

"Ah, bilmiyorum. Neyse, merak ettim sadece işte bu yüzden aradım."   

"Anladım, merak etmeni gerektirecek bir durum yok dediğim gibi. Sana bir teklifte bulunabilir miyim?"

"Ne teklifi? Evlenme teklifi falan mı ahahaha."

"Aynen. Dalgayı bir kenara bırakırsam Doyoungla dışarı çıkmayı düşünüyoruz. Seni de davet etmek istedim. İstersen tabii?"

"Aslında çok isterim ancak bugün Taeyong yani sevgilime sözüm var. Ailesinin yanına gideceğiz bugün birlikte, çok üzgünüm. Başka bir zaman takılırız ?"

"Problem yok ya. Sevgilinle gezmek senin en doğal hakkın tabii ki. Neyse, iyi eğlenceler diyeyim. Kapatıyorum, görüşürüz."

Jaehyun Mark'ın cevap vermesine zaman bırakmadan telefonu kapadı. Üzgün ve sinirli hissediyordu. Sinirli hissetmesi arkadaşız demesine rağmen bir sevgilisi olduğunu bile söylememesindendi. Ama neden üzgün hissettiğini anlayamadı. Herhâlde sinirli olmasıyla aynı nedendendir diye düşündü. Omuz silkti ve telefonunu yerine bırakıp Doyoung'ın yanına döndü.

friendzone//jaemarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin