yirmi dokuz

1K 101 98
                                    


İnsan'ın ruhunu aydınlatan ve umut veren türden, güneşli bir hava vardı dışarıda. Yavaş yavaş gelen bahar ayını haber veriyordu. Bu havanın insana hep pozitif bir enerji verdiğini bilen Jin ise, güzel bir gün olmasını dileyerek sevgilisi ile yapacakları kahvaltıyı balkonlarına hazırlamıştı.

Derin bir nefes aldı ve verdi. Ardından içeriye girerek odasında uyuyan Yoongi'nin yanına ulaştı. Hâlâ daha uyuyan bir beden görmeyi tabiki bekliyordu ve buna şaşırmayarak yatağa doğru ilerledi. Uyuyan sevgilisinin baş ucuna oturdu.

Dokunmaya kıyamadığı saçları izledi bir süre gözleri ile okşadı onları, o simsiyah saçların her bir telini öpmek istemişti. Uyumaktan kızarmış yanaklarını ise elinin tersi ile narince okşadı. Göz kapaklarına düşen saç tutamlarını çektikten sonra, kapalı olan gözlerinde ki sevgiyi hissedebilmişti. Ardından yüzüne yaklaştı. Pembe renkli pamuk dudağı kendi dudağı ile buluşturdu. Hep öyle kalsınlar diye düşlerken, çekti dudaklarını. Başını biraz daha kaldırarak burnunun ucuna da bir öpücük kondurdu. Ardından başını, o sıcacık boyna gömdü. Defalarca kokladı Yoongi'nin boynunu. Onun kokusu, nefesi olsun istedi.

Seokjin o sabah, Yoongi'ye hissettirmeden aşkını kendi içinde yaşamıştı. Bir meleğe aşık olmak fazlasıyla özeldi. Bir kez daha, son nefesine kadar aşık kalmayı her anında yanında olmayı dilemişti.

Jin, Yoongi'nin boynuna yasladığı kafasını kaldırmıştı ki onunla göz göze geldi. İkisi de aynı anda gülümsemişlerdi.

"Günaydın meleğim, hadi kalk da kahvaltımızı yapalım." Jin'in dediği ile kafa sallayan Yoongi yataktan kalkıp gitmek üzere olan Jin'in elini tuttu ve durdurdu.

"Günaydın öpücüğümü tam hissedemedim. Ne yapacağım ?"

Duyduğu şey ile gülümseyen Jin, masum bir şekilde bakan sevgilisine yaklaştı ve dudaklarını bir kez daha kendi dudaklarına bastırdı. Bir süre öyle bekledi ve öperek kaldırdı kafasını.

Onlar birbirini her öptüğünde, hissettikleri duygu ikisine de ışık oluyordu.

"Şimdi hissedebildin mi ?"

"Baya güzel hissettim." bir çocuk gibi gülümsemişti Yoongi.

"Hadi yüzünü yıka da balkona gel. Ama gelirken şu hırkayı giy hava güneşli olsa da biraz esiyor."

"Tamam sevgilim."

İşlerini halledip balkona gelen Yoongi, onu bekleyen sevgilisi ile gülümsedi ve masaya oturdu.

"Sabah sabah neden bu kadar uğraştın Jin ?"

"Bizim için yaptım Yoon. Mızmızlanma da güzelce ye."

"Peki peki, ellerine sağlık sevgilim."

"Afiyet olsuun."

İkili huzur içinde yemeklerini yerken birden Yoongi'nin telefonu çalmaya başlamıştı. Yanında ki sandalyeye koyduğu telefonunu aldı fakat ekran da gördüğü yazı ile yüzünü buruşturmuştu. Meraklı ve gergin bir şekilde aramayı cevapladı.

"Alo...Buyrun benim."

Yoongi duyduğu şey ile anında gözleri dolarken, söylenenleri anlamaya çalışan donuk bir yüz ifadesi ile karşısındakine bakıyordu. Jin ise yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu çoktan anlamıştı.

"Yoongi iyi misin ? Kimmiş o, ne diyor ?"

İki kere konuşmaya yeltenen Yoongi, gücünün olmadığını ve konuşamadığını hissetti. Hiçbir şey demeden telefonu Jin'e uzattı. Tam o anda ise gözünden bir damla düşmüştü.

i will wait you / yoonjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin