kırk iki

864 67 102
                                    


Ilık suyu bedeninde hisseden Yoongi,  aklındakilerden az da olsa uzaklaşmayı umut ediyordu. Günlerdir sadece işe gidip geliyordu ve Jin'le hiç konuşmamışlardı. Jin arasa da açmamıştı. Onu sadece Taehyung'a soruyordu. Hastaneden çıktığı andan beri Taehyung ile konuşup bütün gelişmeleri ondan almıştı.

Jin'le hiç bu kadar ayrı kalmamışlardı ve Yoongi'nin kalbini onarması sandığından da uzun sürmüştü. Sevdiklerinin ciddi konuları onunla konuşmaması veya ondan gizlemesi onun için çok önemli ve affedilmesi uzun zaman alan bir durumdu. Ama şimdi kalbi de kolları da Jin'i sayıklıyordu ve onu görüp iyi olduğunu kendisi teyit etmek istiyordu.

Duştan çıkıp beline havluyu saran Yoongi odasına gelip yatağına uzanmıştı. Telefonunu eline aldı ve Jin mesaj atmış mı diye ister istemez göz gezdirdi fakat isteğine ulaşamadı. Eğer akşama kadar atmazsa kendisi arayacaktı. Ona karşı biriken özlemi, kırgınlığını bastırıyordu.

Yataktan kalkıp mutfağa ilerledi, Jungkook evde olmadığı için rahattı hâlâ üstünü giyinmemişti. Zaten o olsa da çok bir şey fark etmiyordu. Dolaptan kendine bir bardak vişne suyu doldurdu ve iki yudumda bitirdi. Salona geçerken başında ki havlu ile saçlarını kurutmaya çalışıyordu fakat çalan zil onu kapıya doğru götürdü.

Kapıyı açtığında karşısında yağmurdan sırılsıklam olmuş bir Jin ile ne yapması veya ne demesi gerektiğini kestiremiyordu. Çok fazla düşünmeye gerek olmadığını biliyordu bu yüzden bakışları yerde olan sevgilisine aldanmadan, kolundan tuttu ve kendine çekti.

Jin evin içine girdiğinde Yoongi diğer eli ile kapıyı kapatmış ve Jin'in sırtını kapıya yaslamıştı. Yüzleri birbirine en yakın mesafede olan ikili kalplerinde ki hızlı atışları hissedebiliyorlardı.

Yoongi elini Jin'in yüzüne götürdü ve yüzünde kalan yağmur damlalarını sildi. Onların gözyaşı olduğunu bildiği halde yağmur damlası olduğunu düşünerek temizlemişti. Sevgilisinin, daha fazla onun yüzünden ağladığını kabullenmek istemiyordu.

Yanağında ki elin üzerine kendi elini saran Jin, diğer eli ile de Yoongi'nin çenesinden tutmuş ve kendine doğru çekerek, dudağını ince dudaklara sabitlemişti. İkisi de öpmüyordu ve öylece bekliyorlardı. Fakat Jin daha fazla dayanamamıştı ve Yoongi'nin dudağını bir kaç kere yaladıktan sonra öpmeye başlamıştı. Yoongi dudağında ki uyuşukluğa aldanmadan anında karşılık vermiş ve dudaklarını Jin'e teslim etmişti.

Jin'in ileriye doğru adımlamasıyle Yoongi'nin de bedeni ona ayak uydurmuş ve odasına doğru ilerlemişti. Çıplak belinde sevgilinin ellerini hisseden Yoongi kollarını onun boynuna sarmıştı. İkisi de bütün özlemlerini sert öpücüklerle birbirlerine hissettiriyorlardı.

Jin üzerinde ki hırkayı çıkartırken Yoongi'nin de yatağa doğru uzanmasını sağladı ve kendisi de sevgilisinin üzerine çıkarak öpüşmeyi devam ettirdi. İki bedenin de ıslak saçları birbirine değiyordu. İki beden de saçları gibi tüm bedeninin ıslanması için, içten içe yalvarıyordu. Jin, öperken bir yandan da altında ki bedenin çıplak ve beyaz teninde ellerini gezdiriyordu. Sertleşen erkeklikleri birbirine bastırdığında ise duymak istediği ses bütün odada yankılanmıştı. Yoongi hayal ettiğinden de seksi bir ses tonunda inliyordu. Jin, bu sesi hep duymak istediğini düşündü. Bu sesi yalnızca kendisi duymalıydı.

Dudaklarını Yoongi den ayıran Jin, boynuna doğru eğilmiş ve dişlerinin arasına aldığı eti emerek bembeyaz boynu kırmızılara boyamaya başlamıştı. Bir taraftan da alt tarafını ileri geri götürerek sevgilisine sürtünüyor ve küçük inlemeleri ile daha çok şevke geliyordu. Boyunda istediği sonucu elde eden Jin, kafasını kaldırıp baktığında kırmızı renginin bir boyuna ancak bu kadar yakışabileceğini tekrarlıyordu.

i will wait you / yoonjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin