yirmi sekiz

1K 97 38
                                    


Sabahın erken saatlerinde odayı kaplayan güneş ışıkları ile gözlerini zoraki açmıştı Jin. Açar açmaz ise karnının üzerinde gördüğü kol ile gülümsemişti. Yoongi dağınık bir şekilde uyuyordu ve bu yüzden de kolları, bacakları sabah her yerde oluyordu. Jin yerinden kıpırdamamak için dikkat ediyordu çünkü Yoongi hâlâ daha yanı başında mışıl mışıl uyuyordu ve en ufak hareketinde rahatsız olup uyanabilirdi.

Seokjin yavaşça yanında ki masaya uzanıp telefonunu eline aldı. Saate baktı ve ders saatine daha çok vakit olduğunu gördü. Bu sabah Yoongi ile kahvaltı yapabilecekti.

Karnının üzerinde ki eli tuttu ve baş barmağı ile okşamaya başladı. Kafasını yanındakine doğru çevirdiğinde ise yüzüne güneş çarpan ve sevimli bir yüz ifadesi ile uyuyan sevgilisine gülümsedi. Elini kaldırdı ve Yoongi'nin yüzüne gelen güneş ışığını eli ile kesti.

Jin bir süre daha Yoongi'nin uyanmasını beklemişti ama o hâlâ aynı şekilde ve aynı derinlikte uyuyordu. Seokjin yavaşça karnındaki eli çekti ve kendi beline sardı. Böylece Yoongi Jin'e doğru gelmiş ve ona sarılmıştı. Yüzü Jin'in boynuna bakıyordu ve verdiği her nefeste sevgilisinin boynunun gıdıklanmasına neden oluyordu. Yoongi bu hareket ile hafif kıpırdanıp mırıltılar çıkartmıştı fakat yine uyanmamıştı.

Jin, ona doğru dönen bedenin saçlarını öptükten sonra kollarını okşamaya ve bir şarkı mırıldanmaya başlamıştı. Şarkıyı söyledikçe kıpırdanan beden sanki Jin'e daha çok sarılıyordu. Jin sesini biraz daha yükselttiğinde kendini geri çekti ve yüzünü eğdi. Artık Yoongi ile göz gözeydi.

"Günaydın meleğim."

"Günaydın."

"Ne zaman uyandın ya fark etmemişim." Yoongi'nin kolunu bıraktı ve kendisinden ayrılması için izin verdi.

"Oldu birazcık." Yoongi ise kolunu bırakan Jin ile göz göze gelebilmek için bedenini yukarı çekti.

"Güzelce uyudun mu ?"

"Evet en huzurlu uykularımdan biriydi. Senin ?"

"Benim de öyle sevgilim."

Yoongi yanağındaki eli alıp yatağa bıraktı ve Seokjin'e yaklaşarak dudak kenarına bir öpücük bıraktı. Yanaklarının yandığını net olarak hissetmişti. Bu hissi seviyordu, aşkının her zaman ilk gün ki gibi olduğunu bu his sayesinde anlıyordu. Normale alışmak istemiyordu. Onu her öptüğünde heyecanlanmak istiyordu.

"Ahh neden Seokjin'im uyandığında bile bu kadar yakışıklı ve güzel ?"

"Sen daha güzelsin."

"Tabii tabii."

"Kahvaltı da ne yemek istersin?"

"Fark etmez ama evde malzeme yoktu ki Jin."

"Aaa doğru, of bir an önce alışverişe çıkmam gerekiyor. En iyisi dışarda yiyelim. Hm olur mu?"

"Olur, olur da.İstersen bugün işten çıkınca bir yerde buluşup alışverişe gidelim hem senin uğramak istediğin başka yerler de vardı. Oraya da gideriz."

"Evet çok iyi olur. Öyle yapalım."

"Hadi o zaman kalkalım artık, dersine geç kalacaksın." Yoongi'nin kalkması ile Jin'de doğrulmuştu. Yataktan kalkan ve camları açan sevgilisi yanından geçerken elinden tutup durdurdu.

"Ne oldu?" Jin tuttuğu eli okşayıp biraz inceledikten sonra avucunun içine bir öpücük bıraktı. Ardından hiçbir şey olmamış gibi kalkıp lavaboya girdi.

Yoongi ise kendine geldikten sonra nazik ama bir o kadar da huysuz bir şekilde bağırmaya başlamıştı.

"SEOKJİN beni öpüp öpüp hipnoz ediyorsun bak ilk ben girecektimneden benim zaaflarımı kullanıyorsun. Heey Jin cevap ver bana aç kapıyı, ilk ben girecektim."

Yoongi lavabo kapısını zorlarken birden açılan kapı ile ileriye savrulmuştu. Başını kaldırdığında ile üst tarafı çıplak olan bir Jin görmeyi beklemiyordu. Yutkundu.

Seokjin lavabodan çıktı ve Yoongi'ye doğru yürüdü. Tam önüne geldiğinde ise durdu ve başını eğerek yüzüne yaklaştı.

"Boğazın acıyacak meleğim, neden o kadar bağırdın ki aaa. Sen sadece çıkar mısın desen, ben hemen çıkardım zaten." Jin sessiz ve yavaş bir tonda konuşuyordu.

Yoongi'nin şaşkın yüzü Jin'in geniş omuzları ile bakışıyordu ve kesinlikle nefes alıp verme eylemini unutmuştu. Kendini toparlayıp hızlı adımlarla lavaboya ilerledi ve kapıyı kilitledi. Seokjin ise bebeğine gülümsüyordu.

İkili zor da olsa sonunda hazırlanmışlardı fakat Yoongi hâlâ donuk bir yüz ifadesi ile geziyordu. O manzara kesinlikle hemen unutulacak bir şey değildi ve Yoongi daha önce görmemiş olmasına lanet etti.

Evden çıkıp bir kafe de ufak bir kahvaltı yapan çift caddenin sonuna geldiklerinde ayrılmak zorunda olduklarını biliyorlardı.
Yoongi Jin'in kolundan çıktı ve ona bakmaya başladı.

"Benim bugün üç dersim var, eve erken gideceğim. Sen işten çıkınca ara alışveriş merkezinin önüne geleyim ben. Tamam mı?"

"Tamamdır."

İkili sıkıca sarıldıktan sonra el sallayarak birbirlerinden uzaklaşmışlardı.

-

Güneş batarken en sonunda buluşmuş olan ikili, işlerini hallettikten sonra markete de uğrayıp eve gelmişlerdi. İkisi de yorgunluktan bir hâl olmuştu ve gelir gelmez yemek bile yemeden kendilerini yatağa atmışlardı.

Bir günü daha beraber sonlandıran çift artık sahiden de birbirlerinin hayatlarında çok önemli bir rol oynadıklarının farkındalardı.

Kalplerinde ki aşk her defasında üzerlerinde farklı etkiler yaratıyordu. Onlar ise bu duruma bile aşık hâle gelmişlerdi.

------

Sanırım bir sonra ki bölüm biraz kaos

i will wait you / yoonjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin