i will wait you / yoonjin

otuz üç

Yataktan düşmek üzere olan sevgilisini hızla uzanıp zoraki kendine çeken Yoongi, Seokjin'in uyurken ki haline gülmeden edememişti. Seokjin'i kendine doğru çekip güzelce yanına yatırdıktan sonra elini yanağına yaslamış ve izleme pozisyonunu almıştı.

Dün geceden beri zar zor uyuyan ve en sonunda da sabah erkenden kalkan Yoongi biraz uyumak istiyordu fakat güne ne kadar erken başlarsa o kadar iyi olacağını da biliyordu. Bir gün de uykusuz kalayım diyerek yataktan kalktı ve banyoya ilerledi.

Banyoya girer girmez karşılaştığı ayna ve aynada gördüğü manzara ile derin bir iç çekip kapıyı kapattı. Aynaya yaklaştı ve boğazında ki morluklara göz gezdirdi. Onlara baktıkça dün gece olanlar gözünün önünden bir film gibi akıyordu. Seokjin kesinlikle, gördüğü en seksi insandı ve Yoongi'nin bedenine sahip olmayı hak eden tek kişiydi.

Yoongi boynunda ki morlukları ve yüzünde ki kızaran yanaklarını gördükten sonra gülümsemesini bozdu ve duşunu alıp banyodan çıktı.

Çıktığında hâlâ daha yatakta soluk bir yüz ile yatan Seokjin'i görünce endişelenmeden edemedi ve kıyafetlerini giyindikten sonra başucuna oturup uyandırmaya karar verdi.
Elini sevgilisinin yanağına götüren Yoongi, alev gibi olduğunu hissediyordu, ardından alnına götürdü. Alnı da aynı yanağı gibi alev alev yanıyordu. Hızla ayağa kalktı ve yorganı üzerinden attı.

"Seokjin!" telaşlı bir ses tonu ile Jin'e seslenen Yoongi, aynı zamanda da sıcak yanağı okşayıp uyandırmaya çalışıyordu.

"Jiin. İyi görünmüyorsun hadi uyan artık." yerinden kıpırdamaya bile mecali olmayan Jin, bitkin bir şekilde gözlerini açmıştı. Ağır ağır aldığı nefesini verirken acı içinde öksürdü.

"Su. Su getireyim mi, iyi misin ?" başı Jin'e dönük bir şekilde telaşla odadan çıkan Yoongi, hızlı adımlarla mutfaktan ılık suyu alıp gelmişti. Geldiğinde gözleri kapalı bir şekilde yatan sevgilisine adımladı ve suyu kenara koyup oturur bir pozisyon alması için nazikçe kollarını tuttu.

"Biraz şöyle doğrul da boğazına su kaçmasın, gel." her zaman olduğundan çok daha özenli davranan Yoongi, yanlış bir şey yapmamak ve Jin'in bedenine karşı nazik olmak için elinden geleni yapıyordu.

"Yoon." bir yudum su içen Jin, boğazında hissettiği acı ile yüzünü buruşturdu.

"Efendim sevgilim ?" Yoongi suyu yanında ki masaya koyduktan sonra tüm dikkatini Jin'e vermişti.

"Boğazım." sesi kısık bir şekilde çıkıyordu Jin'in. Konuşmak için büyük bir çaba sarf ettiği her halinden belliydi.

"Boğazın mı ağrıyor ?"

"Çok." Seokjin'in kızarmış yanaklarını okşayıp, saçlarına bir öpücük bırakan Yoongi ayağa kalktı ve sakin bir ses tonu olmasına özen göstererek konuştu.

"Tamam. Boğazın için sana sıcak papatya çayı yapacağım ama ilk önce ateşini ölçmem gerekiyor. Derece var mı ?" Yoongi'nin sorusu ile başını sallamıştı Jin. Ardından sessizce cevap verdi.

"Televizyonun altında ki çekmece de." sorusunun cevabını öğrenen Yoongi hızla salonda ki dereceyi alıp gelmişti. Jin'e yaklaşıp yanına oturduktan sonra, gece tüm ısrarı ile sevgilisine giydirdiği tişörtü yukarıya doğru kaldırdı ve üzerinden çıkarttı. Dereceyi açıp Seokjin'in kol altına yerleştiren Yoongi, alarm sesini beklerken gözlerini dahi açamayan bedene bakıyordu. Onu bu halde görmek kesinlikle hissettiği en kötü duygulardan biriydi fakat her an yanında olup onu iyileştirmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdı.

Alarm sesini duyan Yoongi, yavaşça Jin'in kolunu kaldırdı ve dereceye baktı. Fakat gördüğü rakam ile gözlerini kocaman açtı. Derecenin üzerinde yazan rakam normalin üzerindeydi ve bu daha fazla endişelenmesine neden olmuştu.