altı

2K 211 55
                                        

Yoongi Seul'e döneli iki gün olmuştu. Busan'dan hiç dönmek istememişti fakat yaşadığı şehir de onu bekleyen tonla iş vardı. Elinde olsa sonsuza kadar orada yaşayabilirdi. Ve yine elinde olsa ebediyen Jin ile beraber orada yaşlanabilirdi.

Yoongi oraya yaz tatili hariç sadece Jin'in doğum günlerinde giderdi. Bu sebeple orası onun için son dört yıldır gittiği, her şeyi ve herkesi bir haftalığına arkada bıraktığı sadece Jin'e ve ona olan derin hislerine vakit ayırdığı en özel yerdi.

Her ne kadar oradan dönmek istemese de döndükten sonra içindeki küçük burukluk, mutluluğuna engel olamıyordu.Bir süre acı dolu bir gülümseyiş sarıyordu yüzünü ama gülümsüyordu işte. Jin sayesinde gülümsüyordu. Güç buluyordu. Umut ediyordu. Etmek zorundaydı yoksa yaşayamazdı, umut her şeydi. Ona umut etmeyi öğreten kişi ise onun her şeyiydi.

Yoongi yüzünde ki gülümseme ile yataktan kalktı ve pencereye doğru ilerledi. Hafif bir kar yağıyordu, ağaçların tepeleri daha yeni yeni beyaza bürünmüştü. Bu görüntü karşısında Yoongi gülümsemesini daha da büyüttü. O hep Jin ile birlikte kar tanelerinin gökyüzünden süzülüşünü seyretmek isterdi. Bu da sadece Jin ile olan onlarca hayallerinden biriydi ve Yoongi de gerçekleşeceği günü bütün sabırı ile bekliyordu.

Yoongi, aylardır beklediği mevsimi evde geçirmek istemiyordu ve bu yüzden de havanın soğukluğunu umursamadan dışarı çıkmaya karar verdi. Hem kar yağarken elleri cebinde bir şekilde yürümek, düşüncelere dalmak, hayal kurmak, onu düşünmek Yoongi için bir terapiydi.

Yoongi, giyindikten sonra odadan çıkmak için odasının kapısını açtığı anda yüzüne vuran kek kokusu ile büyülendiğini hissetti ve mutfakta keki dilimleyen Jungkook'a doğru ilerlerledi.

"Bu koku ne böyle, asla bıkmayacaksın değil mi kek yapmaktan?"

Hyung'unun dediği şey ile gülümseyen Jungkook, keki dilimledikten sonra dolaptan tabak çıkartırken söyleniyordu.

"Hyung keklerimi çok sevdiğini biliyorum ve yemeye doyamadığın için bana kızıyorsun. Ama kışın kek ve bir fincan kahve mükemmel bir ikili oluyor, biliyorsun."


"Evet biliyorum ama çok güzel yaptığın için yemeye doyamıyorum. Bir de bilerek tarçınlı yapıyorsun seviyorum diye."

Yoongi'nin dediği ile gülümseyen Jungkook, hyungunu baştan aşağıya süzüp konuştu.

"Neden giyindin hyung ?"

"Dışarı çıkıp yürüyeceğim biraz, soğuk havaları sevdiğimi biliyorsun."

"Sıkı giyindin mi bak kar hafif yağıyor ama her an şiddetlenebilirmiş, kat kat giyinseydin."

Yoongi kokusuna dayanamadığı keki tırtıkladıktan sonra girişe giderken söylendi.

"Merak etme Kook. Gayet sıkı giyindim."

Paltosunu da giyindikten sonra ayakkabılarının bağcıklarını da bağlayan Yoongi kapıyı açıp çıkarken bağırdı.

"Görüşürüz Kook. Bir saate gelirim herhalde ben. "

Jungkook elindeki kek tabağı ve kahve fincanı ile salona geçerken kapının önünde durdu.

"Tamam hyung, yollar kaygan dikkat et. Ve görüşürüz."

i will wait you / yoonjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin