Sabah güneşine aldanıp içine ince bir tişört giyen Jin okulunun önünde, montunun önünü sıkı sıkı kapatmış soğuktan titreyerek sevgilisini bekliyordu. Bugün Yoongi ile beraber aklında olan iki eve bakmaya gideceklerdi ve Jin'de Yoongi'nin işten çıkıp yanına gelmesini istemişti.Bir süre daha bekledikten sonra elinde bir hırka ile gelen Yoongi'yi gördüğünde üşüyen bedeni kalbi de dahil bir anda ısınmıştı. Onun yüzünün her bir noktasına minik öpücükler bırakmak, aklına kazıdığı yeni istekti.
Yoongi'yi gördüğü gibi onun yanına koşan Jin, kısa bir sarılmanın ardından yanağına da bir öpücük bırakmıştı.
Yoongi ise titreyen sevgilisinin yüzüne ellerini götürüp okşadığında buz gibi olduğunu hissetti ve kaşlarını çatarak konuştu.
"Neden okulun içinde beklemedin Jin... Donmuşsun. Montunu çıkar da içine bu hırkayı giydireyim, gel." cümlesinin sonlarına doğru Jin'i kendine doğru çeken ve montunun fermuarını açan Yoongi ona gülümseyerek bakan bir yüz ve her ayrıntısını inceleyen bir çift göz ile havanın soğukluğuna rağmen terlediğini hissetmişti.
"Bilmiyorum, ben hemen gelirsin zannetmiştim o yüzden okulda beklemedim."
"Hemen gelecek olsam hemen gelirim derdim, biraz bekletebilirim demiştim. Zaten sonra da eve uğrayıp hırkayı aldım, o yüzden geciktim de denebilir."
Hırkayı giydirip montun fermuarını da çeken Yoongi boynunda ki atkıyı da alıp Jin'in boynuna sarmış ve uzun bedenin saçlarında kendi ellerini gezdirmişti."Hırkayı almak nereden aklına geldi ki ?"
Konuşurken aynı zamanda da yürümeye başlamışlardı."Bilmiyorum nedense senin üşüdüğünü hissettim, sabah da güneşliydi hava, kesin ona aldanıp içini ince giyindin değil mi ?"
"Beni tanıyan bir sevgilimin olması ne kadar güzel." Jin sözünü bitirdiğinde Yoongi'ye doğru eğilip saçlarına ufak bir öpücük bıraktıktan sonra devam etti:
"Atkıyı bana verdin ama sen üşümeyecek misin ?"
"Hayır iyiyim böyle, bir saattir soğukta bekleyen sensin. Ben senin aksine hareket ediyordum.
Umarım hasta olmazsın.""Isındım bile Yoon, bir şey olmaz merak etme."
"Umarım."
"Olursa da sen bakarsın bana." İmalı bir şekilde söylediği cümlesini bitirdiğinde Yoongi'ye doğru kafasını çevirmişti ki gülümseyen minik bir surat ile karşılaşmak kalbinin hızlanmasına neden olmuştu.
"Bakarım tabii."
Bir süre daha yürüdükten sonra evin olduğu sokağa girmişlerdi. Bakacakları daire üç katlı bir apartmanın ikinci katındaydı ve Yoongi'nin evine de çok yakındı. Apartmana doğru ilerleyip içeri girdiler. Merdivenleri çıkarken Yoongi meraklı gözlerle etrafı incelerken sordu.
"Anahtar var mı sende ?"
"Evet var, emlakçı babamın arkadaşı olduğu için ben eve tekrar bakacağımı söylediğimde direkt verdi anahtarı."
"Hmm iyi o zaman." ikinci kata geldiklerinde dar apartmanda ilerleyip kapıyı açmışlardı.
Jin Yoongi'ye evi gösterdikten ve yapacağı değişiklikleri ona anlattıktan sonra beraber diğer eve doğru yola çıkmışlardı.
"Sence nasıldı bu ev ?"
"Bence çok güzeldi, tam sana göre. İki odalı mutfağı küçük olsa da sana yeter hem arkadaşların falan geldiğinde rahatlıkla kalabilir. Bir kaç tamir edilmesi yerler var ama onları da beraber hallederiz. Sen ne düşünüyorsun ?" Yoongi bunları söylerken ikisi hakkında kurduğu hayallerden bahsetmemişti.
"Ben de çok beğendim ve haklısın bana fazla fazla yeter ama diğer evi de görmeni istiyorum."
"Tamam ona da bakalım da, Jin bu senin kendi evin olacak neden benim fikrim bu kadar önemli ki sevgilim. Sen beğendiysen tut gitsin."
"E sadece ben yaşamayacağım ki tuttuğum evde. Sen geleceksin, orada vakit geçireceğiz. Senin fikrin en değerlisi benim için." Yoongi duyduğu cümle ile gülümsemişti.
"Peki öyleyse."
Diğer eve de ulaştıklarında bu evin üçüncü katta olduğunu ve balkonlu bir ev olduğunu görmüştü Yoongi. Diğer ev ile oda sayıları ve genişlikleri neredeyse aynıydı ve fiyatlarının da çok yakın olması sebebi ile Jin'e bu evin daha avantajlı olduğunu söylemişti. Jin ise sevgilisinin dediklerini doğrulayarak ikinci baktıkları evi tutmaya karar vermişti.
Saatler akşamı gösterirken ikili evin işlemlerini hemen halletmişti ve şimdi ise bir kafe de sıcacık kahvelerini yudumluyorlardı.
"Ev içine sindi di mi ?"
"Evet baya sindi, zaten senin de beğenmiş olman beni daha rahat hissettirdi. Ah Yoongi gerçekten bir evim oldu, çok hızlı oldu ama güzel oldu. Ayrıca sadece benim evim değil, orası senin de ikinci evin olacak." Jin sözünü bitirdiğinde karşısındaki bedenin dudağında kalan köpüğü peçete ile silmiş ve sıcacık gülümsemişti.
"Doğru söylüyorsun, ilk evim kesinlikle sensin."
İkili gülümserken, bir süre konuşmayıp yalnızca kahvelerini içmişlerdi. Kafe biraz daha boşalırken Jin Yoongi'nin yanına oturmuş, kolunu ona atarak kafasını göğsüne yaslamıştı. Yoongi şu an bulunduğu konumunu bir günde bu kadar çok özlediğini fark ettiğinde hayatının geri kalanını Jin'e yapışık şekilde devam ettirmeyi düşledi.
İkili yan yana dizilmiş bulutları, bedenleri birbirini ısıtırken yağan yağmuru izliyorlardı. Jin, Yoongi'nin saçlarını okşarken ona bir şeyler anlatıyor ve kendi elleri ile kahvesini ona içiriyordu.
Bugün ikiside ilişkileri için ilk ortak kararlarını vermişlerdi. Birbirlerinin fikirlerini kendi düşüncelerinin önüne geçecek kadar önemsiyorlardı. Biliyorlardı ki, birbirleri için gösterdikleri her fedakarlık kalplerinin daha sıkı atmasına, ondan da önemlisi kalplerinin beraber atmasına neden olacaktı.
------
Önüme bir yoonjin fotoğrafı açıp hayal kurarak sahneleri yazmak harika hissettiriyor..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i will wait you / yoonjin
Fiksi Penggemar"Sen ışık saçıyorsun, ben ise sadece seninle parıldıyorum."