kırk dört

694 67 23
                                    

"Pikniğe gitmek için bu havayı seçtiğine inanamıyorum."

"Ben seçmedim yalnız, sende biliyorsun ki çıkarken hava gayet güneşliydi."

"Söylediğinde sana yarın gidelim demiştim, ama beni dinleyen kim!"

"Nerden bilebilirdim yağmur yağacağını. Hava durumunda bütün gün güneşli görünüyordu."

"Hava durumları ne zaman güvenilir oldu ki zaten."

Daha fazla uzatmak istemeyen Jin, susmuş ve arabayı sürmeye devam etmişti. Yoongi'nin yağmurlu havaları sevdiğini biliyordu fakat bugün neden bu kadar sinirlendiğini veya konuyu uzattığını anlayamamıştı.

Derin bir nefes aldıktan sonra gergin bir şekilde tekrar söylenmişti Yoongi. "Evden de baya uzaklaştık, güya iki saate gidip gelecektik. Böyle söylemiştin."

"Yoongi önemli bir planın falan mı vardı neden bu kadar uzattın anlamadım."

"Evet önemli bir planım vardı ama sen aceleyle eve gelip "Hadi gidiyoruz." deyince gelmek zorunda kaldım.

Gelmek zorunda mı kalmıştı? Jin duyduğu şeyle üzülmüştü. Ona hiçbir şeyi zorla yaptırmak istemiyordu. Bu plan için haftalardır düşünüyordu. Yoongi için en güzeli olsun istiyordu fakat onun bu kadar söylenmesi Jin'in hevesini kırmıştı. "Zorunda mı kaldın? Gelmek istemiyor muydun yani?"

"Hayır, istiyordum ama keşke dün gideceğimizi haber verseydin."

Jin arabayı yolun kenarına çekmişti. Daha fazla sevgilisini zorla bir yere götürmek istemiyordu.

"Neden durduk?"

"Geri dönelim."

"Ne?"

"Dün sana söylemedim çünkü sürpriz olsun istedim. Ama bu kadar söylendiğine göre geri dönsek daha iyi olacak."

"Hayır dönmeyelim madem bu kadar geldik beni götürmek istediğin yeri merak ediyorum."

"Emin misin?"

"Eminim."

Arabayı tekrar sürmeye başladığında eski neşesini kazanmayı ummuştu Jin."Üzgünüm önemli planına benim yüzümden gidemedin."

"Mesaj atıp söyledim gelemeyeceğimi zaten. Asıl ben özür dilerim, çok uzattım konuyu."

"Bana bir ton laf saydığın o önemli planın neydi peki?"

"Boşver şimdi. Sonra konuşuruz olur mu ?"

Aynı evde yaşayalı 4 ay olmuştu fakat hiçbir zaman şimdiki olduğu kadar gerilmemişlerdi. Ne olduğuna onlar da anlam verememişti. Sessizce sonraya bıraktılar ve susup radyoda çalan şarkıyı dinlediler. İçlerinden ise bu konu uzamadığı için şükretmişlerdi.

Dar ve çamurlu bir yola sapmıştı Jin. Çamur arabayı yavaşlatsa da en sonunda tek katlı eski bir dağ evinin önünde durdular.
Jin başını direksiyona yasladı ve gözlerini kapattı. Yorulduğu her halinden belliydi. "Geldik."

Kendisine sürpriz yapabilmek için saatlerdir hiç durmayıp, araba süren sevgilisinin çabasını göz ardı etmiş ve tonla laf söylemişti Yoongi. Şimdi ise söylediği her kelime için kendine küfürler ediyordu.

"İyi misin?"

"İyiyim."

Arabadan inen Yoongi, Jin'in de kapısını açmıştı."Sanırım bir piknikten daha fazlası bizi bekliyor. Hadi girelim de dinlen."

"Bazen seni gerçekten anlayamıyorum Yoon."

Cevap vermeyen Yoongi, Jin'in direksiyondaki elini tutmuş ve onu arabadan indirmişti. Evin kapısına geldiklerinde Jin, geniş kapıyı cebindeki anahtarla açmış ve Yoongi'ye dönmüştü."Sen gir ben arabadaki çantaları alıp geliyorum."

Yoongi gidecek olan sevgilisinin kolundan tutmuş ve durmasını sağlamıştı. "Ben alırım sen içeri girip otur."

Jin gülmekten alamadı kendini. Sıcak ama bir o kadar da kırık bir gülümsemeydi bu. "Bagajın sağındaki iki çanta sadece. Bir de sepet."

Jin'in gülmesinden yüz bulan Yoongi de sırıtmıştı."Peki. Hemen geliyorum gir hadi."

"Arabayı kilitlemeyi unutma."

Dalga geçer gibi gülmüştü ikiside.
"Kilitlemesem ne olacak sanki, kimse yok etrafta."

Kızgın ve uyarıcı ses tonundaki yumuşaklığı bulup bağırmıştı Jin."Yoongi!"

"Tamam tamam, içeri gir hadi."

Ormanın sessiz havası evin içine de dolmuştu. İkisi de gözlerini kapatmış ağızlarını açmadan sessizliği dinliyorlardı fakat Jin'in karın gurultusu bozmuştu bu sakin ortamı.

"Acıktın mı sevgilim?"

"Acıkmışım. Sen acıkmadın mı?"

"Ben de acıktım."

Yoongi ayağa kalktı fakat biraz etrafına bakındıktan sonra düşünceli bir tavırla Jin'e döndü. "Ne yiyeceğiz ?"

"Ne yemek istersin?"

"Fark etmez, ne getirdiysen onu yiyelim."

"Ben yiyecek bir şey getirmedim ki."

"Nasıl yani. Sepette ne var o zaman?"

"Temiz örtüler var.Bir de birkaç eşya işte."

"İyi güzel de. Biz ne yiyeceğiz Jin?"

"Buzdolabında ne ararsan var. Onun solundaki yüksek dolaba da ramen koydum. Ne istersen yapabilirsin."

Yoongi şaşkın bakışlarını koltukta oturan sevgilisinden çekip mutfak tarafına ilerlemişti. "Senin istediğin bir şey var mı?"

"Bana fark etmez, ne yaparsan yerim ben. Yardıma geleyim mi?"

"Hayır sen otur ben yapacağım."

Jin gözlerini açtı ve mutfakta aradığını bulmak için dönüp duran bedeni izlemeye başladı. Mutfak salona dahil olduğu için yemek yapan sevgilisini rahatça izleyebiliyordu.
Onu izlerken bütün siniri yok olmuştu yine. Kalbini büyük bir huzur kaplamıştı. O olsa yeter diye geçirdi içinden Jin. Eğer o benimle olursa ben hep huzurlu olacağım.

--


yorumlarınız için çook teşekkür ederim♡

i will wait you / yoonjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin