Uyandığında İstanbul tabelasını gördü.
O akşam minicik bir çantayla evin kapısını açtı. Evi maaşıyla, ailesinden gizli almıştı. Arada kafa dinlemesi için uzaklaşması gerekeceğini erken fark etmişti. Eve bu akşam ilk defa giriyordu. Evi arkadaşının ailesi zor durumda olduğu için ederinden fazla fiyata almıştı. 6 ay önce başka bir eve taşınana kadar da evde kalmalarına izin vermiş hatta ısrar etmişti. Sonuçta evi kullanmaya çok da niyetli değildi. Zengin bir ailenin tek erkek evladı olmak bazen bunları gerektiriyordu: Şımarık olmak ve hep daha fazlasını istemek.
. Ev eşyalıydı ve iyi durumdaydı. Sadece telefon açık değildi. Elektrik ve doğalgaz daima açık kalmıştı. Faturanın Eskişehir'e gelmesini sağlıyordu en iyi dostu Murat, o da yoksa Ali. Murat psikayatr olma yolunda en iyi dostuydu. Marmara'dan sonra o da istanbulda kalmayı tercih etmiş ve İstanbul Üniversitesi'nde beraber yüksek lisans yapmışlardı. Ali, onlardan dört yıl alttaydı. Onlar yüksek lisans yaparken Ali hazırlıktaydı. Arkadaşları kendisi kadar iyiydi. Ama o, bu akşam onlara buraya geldiğini bile söylememişti. Bu akşam burada olduğunu sadece kendisi biliyordu.
Hala eli kapıda olduğunu fark ettiğinde fazla oyalandığını fark etti. Sonunda kapıdan anahtarı çıkardı ve yatak odasının yolunu tuttu. Çantayı yatağın üzerine bıraktı. Hızlıdan bir duştan sonra hazırlanıp hızlıdan bir barın yolunu tuttu.
Gittiği bar her akşam Merve'nin gittiği bir yerdi. Muhtemelen bu akşam da burada olacaktı. Oldu da. Akşamın ilerleyen saatlerinde Mert, Merve'yi ve onun kolundaki delikanlıyı gördü. Mert'in alnı kaşınmaya başladı. 'Galiba boynuzlarım kaşınıyor' diye mırıldandı. Tek bir şey vardı artık: Umursamamış olmak. Tabi olabilirse. Aslında şu anda umursadığı tek şey, kuyruğu dik tutmaktı ve yıllardır sürdürdüğü cool çocuk imajına zarar gelmesinde korkuyordu.
Hızlıca etrafına göz gezdirdiğinde barda oturan kızın kendisine baktığını gördü. Garip kısımsa, kız onu süzmüyordu sadece etrafı tarıyordu. Genelde kızların gözleri ona takıldığında, onu süzmeden başka bir yere bakmazlardı. Kız birini arıyordu. 'Üzgünüm tatlı şey ama bu gece bana biraz yardımın dokunsa ölmezsin' diye söylenerek bar taburesinden sıyrıldı. Kıza doğru ilerken düşüncelerini toplamaya çalışıyordu. Kızı ikna etmesi gerekiyordu. Birinin karşısına geçip 'hadi benimle gel, beni aldatan sevgilime gösteriş yapalım' diyince gülerek 'tabi ki' demesini beklemek polyannacılıktan ötesi olamazdı. Belki bir çanta yerdi kafasına ya da en iyi ihtimalle bir tokat. Ne iyi bir ihtimal ama.
Kızın yanında durduğunda kız onu fark etmemişti. 'Selam' dedi kıza. Kız onu gördüğünde şaşırdı. Yeşil gözlü, kumral, dolgun dudaklıydı. Muhtemelen göğsüne kadar geliyordu ve burası hergün uğradığı bir yerdi.Buraya siyah kot, kırmızı boğazlı kazak ve deri ceketle gelmiş olması bunu gösteriyordu en azından, “İki tek atıp gideceğim” imajıyla. Kız şaşkınlıktan sıyrıldığında tebessüm edip 'selam' dedi. Mert, kızı ikna etmesi gerektiğini fark edip barmene dönüp içki söyledikten sonra 'oturabilir miyim?' diye sordu ve kız onu onaylarken oturdu. İçkiler önlerine konduktan sonra kıza içkiyi işaret etti, kızsa bunu bekler gibi içkiyi alıp kafasına dikti ve gözlerini kapatıp 'sevgilim olur musun?' dedi. Gözleri kapalı olmasa ve Mert'in tepkisini görse koşarak uzaklaşırdı heralde. 'Yani, tam anlatamadım, yani bu akşamlık?' dedi gözlerini açmaya çalışırken.
'Bunun için burdayım, tatlı şey.' dedi Mert.Tek problem, kız bunun gerçek olduğunu fark etmemişti.Mert tebessümle 'ciddiyim' dedi.'Ve şimdi, madem ikimizde kabul ediyoruz, hadi işimiz var.' dedi kızın kolunu kavayarak kaldırmaya çalışırken. 'Mert ben' dedi kızın belindeki eliyle.
Kızın fiziği güzeldi. Gerçekten göğsüne kadar geliyordu. Ah, diye düşündü gözlerini devirerek, o kadar kızdan sonra bi de tahmin edemeseydim. Kız 'Melis' dedi ona dönerek. Mert'in belindeki eli karnına kadar gezdi bu sayede. Hmm, beli ince, diye düşünmesini kızın gözü önünde sallanan eli bozdu.
'Şu an gerçekten tokalaşmayı mı düşünüyorsun, bebeğim?' mırıldanmasına kafasını sallayarak son verdi. Sonuçta kızı bir daha görmeyecekti. İçindeki şeytanı sustursa iyi ederdi. Kızın elini sıktıktan sonra 'çok memnun oldum' dedi zoraki gülümsemesiyle. Ve kızı tekrar döndürdüğünde kız dikleşti ve kendinden emin bi tavırla elini tuttu. 'Yapma, bebeğim. Ben kızların elini tutmam.' diye söylendi. Kızın ani dönüşüyle burun buruna geldiler 'Ölmezsin ya, bebeğim' dedi tıslayarak. 'Hem, hani sen bunun için burdaydın?' dedi. Mert yutkunduktan sonra kafasını salladı.
Hadi ama ilkokul çocuğu değilim ben sadece biraz yaklaşmaktan etkilenmek? Bu işi hallet, bardan birini bul ve eve at. Ve bir daha bu kızın adını bile hatırlama. Adı neydi yahu?, diye düşünürken ilerlediklerinin farkına varmamıştı. Mervelerin masasına gelmiş olmaları da ayrı bir konuydu zaten. Bu kız buraya gelmeleri gerektiğini nasıl anlamıştı? Birden kız konuşamaya başladığında daha da arttı.
'Boracığım.' diyip Merve'nin yanındaki çocuğun omzuna elini koyduğunda çocuk şaşırarak kıza döndü. Merve'yse Mert'e yoksa kıza mı bakacağına şaşırmıştı. 'Sevgilin mi?' dedi Melis çocuğa. Çocuk, Bora, şaşırmaktan cevap veremez haldeyken kız devam etti, 'Merhaba, ben Melis, Bora'nın eski sevgilisiyim.Yani, artık eski. Neyse, karşılaşmamız iyi oldu,' dedi Bora'ya dönerek. 'ben de ayrılalım diyecektim. Bu arada bu sana sevgilim tanıtayım' dedi ve bana döndüğü anda Merve 'Mert' diye soludu. Mert daha fazla açıklama yapmak istemiyordu. 'Evet, evet yeterince açıklama yaptık' dedi Mert. Daha sonra kızı elini tuttu ve 'hadi gidelim, bebeğim.' Yanlarından ayrılırken gülümsüyorlardı.
Bara gidip oturduklarında hala gülümsüyordu Mert. Sonuç olarak bir şekilde kuyruğu dik tutmuştu. Evet, Merve'nin yanındaki çocuğun sevgilisini bulması şanssızlıktı ama olan olmuştu. Merve'nin ona sadık olmadığını biliyordu. Zaten sadakatle Merve'yi beklediği tek gün de olmamıştı.
*******
Evet ikinci bölüm. muhtemelen olaylar başlamadan hikayeyi bırakıcam ama bir kaç denemeden zarar gelmaz sanırım. Tanıtım kısmında da söylediğim gibi önemli kısım evlendikten sonrası. Bunlar sadece ön gösterim :) Sevgiler, esen kalın :P
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfen Evli (Tesadüf Serisi-1)
Romance'Ne bekliyorsun?' dedi genç adam alayla, 'Çocuğumun annesi olmanı istiyorum dememi mi? Bu kısmı geçtik diye hatırlıyorum.' Evet. Şaşırtıcı ama genç kız bu adamla evlenecek. Üstelik bu mükemmel evlenme teklifine rağmen. Sebep? Bu kız hamile, üsteli...