Aynı sabah/ Erken saatler
'Melis,' dedim ve derin bir nefes alırken saçlarımı karıştırdım. 'bu sana da saçma gelmiyor mu?'
Yaptığı tek şeyse dik olan burnunu daha da dikmekti Melis'in benim soruma karşılık. Bunu yapmasının temel sebebi ise açıkça bana verecek bir cevabının, en azından mantıklı bir cavabının olmamasıydı. Bense sadece sakin kalmaya çalışıyordum. Mümkün olduğu kadar sakin.
'Bana cevap ver!' diye bağırmamla yerinde sıçradı, Melis. Ve sonra alt dudağı titremeye başladı. Tamam, bağırmam gereksizdi ama şimdi ağlayamazdı. Suçlu olan oydu, şimdi ağlayamazdı. Ağlarsa dediğini yapardım.
Kafamı direksiyona vurmamak için derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Ama daha sakinleşemeden Melis'in iç çekişini duydum.
'Ağlama' diye soludum son direncimle. Ve o da kafasını salladı ve gözünden düşen bir damlayı sildi. Ağlamaması için ne yapabileceklerimi sıralamaya başladım. Sonra da en mantıklısında karar kıldım ve sessizce sordum.
'Ne yapmamı istiyorsun, Melis?' dedim şevkatle ona bakarak. Eğer biraz önce annesine dönmek istediğini söylememiş olsaydı elimi de yanağına koyar, hatta ileri gidip ona sıkıca sarılırdım da. Zaten bu durumda olmamızın nedeni de annesine gelmek istemesiydi zaten. Üstelik bir sebep bile söylemeden.
'Sadece,' dedi ve tekrar gözünden bir damla yaşı sildi. 'biraz düşünmem gerek, Mert. Senden zaman istiyorum.'
'Ne için?' diye hiddetlendim birden 'benden boşanmaya karar vermek için mi zaman istiyorsun benden?'
Kafası önüne düştüğünde diyecek başka bir şeyim kalmadığını fark ettim. Yapacak bir şeyim de kalmamıştı.
* * * * * *
Ciğerlerimde soluk alacak dermen kalmamıştı ve dalağım da şişmişti. Koşmanın insanı rahatladığı hakkındaki saçma görüşlere kesinlikle katılmıyorum.
Bacaklarım da artık kesilmeye başladığında Antalya arabası gözüme ilişti. Saat ikiye beş vardı. İğrenç trafik yüzünden arabayı buraya en yakın yerde park etmiş ve koşmaya başlamıştım. Ve şimdi de yana yakıla 'kal' diyebilmek için koşuyordum.
Muavin, yolcular için son çağrıyı yaparken ben hala son sürat otobüse doğru koşuyordum. Ve birden Nil görüş alanıma girdi.
Telefonla gülerek konuşurken.
Ne ya da kiminle ne konuştuğunu bilmiyordum ama mutlu görünüyordu. İşte o an gerçekleri görebildim.
Bu kız birlikte olmadığımız için, burada mutlu olmadığı için ya da bilmem hangi sebepten değil, orada mutlu olduğu için gitmrk istiyordu. Belki de bu yüzden yavaşladığımı hissettim. Belki de sadece artık koşacak dermenım kalmamıştı. Ve o zaman ne kadar bencil olduğumu fark ettim.
'Gitme, mutlu olsan da bensiz.'
Evet, düşünebildiğim tek şey buydu. Ben de koşmaya devam ettim. Otobüsün olduğu durağa gelebildiğimde artık harekete geçmem gerektiğini fark ettim. Yapabileceğim tek şeyi yaptım ve sessizce soluyabildim.
'Gitme, benimle kal. Benim için kal'
* * * * *
'Abimden dayak yemeceğin üzere anlaşmıştık, Ali' dedi Masal kızgınca. Ah, bebeğim biraz sonra söyleyeceklerimi duyduğunda kaşım umurunda bile olmayacak.
'Evet, ben abinden dayak yiceğimi söylemiştim sen de dudağın patlarsa bir de ben döverim seni demiştin, Masal.' dedim kıkırdayarak ve sonra ciddileşerek ekledim, 'Ve sonuç olarak dudağım patlamadı' diyerek bitirdim konuşmamı. Tabi bunun sonucu olarak güzel bir bakış kazanmıştım.
'Anladım.' dedi ve işaret parmağıyla yanağına vurduktan sonra bir şey bulmuş gibi parmağını kaldırarak bana gülümsedi.
'O zaman, sayın Ali Güler' dedi ve ayağa kalkıp ekledi, 'Masal Sönmez'den güzel bir dayak kazanmış bulunmaktasınız.'
Kahkaha atarak ona baktım ve onu bacaklarında tutup kucağıma oturttum, 'kimse kılıma bilr dokunamaz ama sen döversin' dedim ve dudağına telaşsız bir öpücük kondurdum. Belki bir süre onu öpmeme izin vermezdi. Kendimi garantiye aldım bir nevi.
Ve sonra en başından beri geçiştirdiğim konuyu tekrar açtı.
'Abim ne söyledi, Ali?' dedi durgun bir ses tonuyla. Anlaşılan benim durgunluğumu fark etmişti. Ben de omuz silktim. Ellerini yanaklarımda hissettiğimde istemsizce gözlerim kapandı.
'Hayatında sadece abin olarak yer alabileceğimi söyledi.'
* * * * * *
Vize haftası döneminden dolayı hikaye yazacak vaktim yok. Ama sizi de çok merakta bırakmamak adına size küçük bir metin hazırladım. Kendisi sonraki bölümün fragamanı niteliğindedir.
Bölüm şarkısını tavsiye ederim.
Bana iyi şans dileyin, gençler.
Bir hafta idare edin şekerler :)
Esen kalın ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfen Evli (Tesadüf Serisi-1)
Dragoste'Ne bekliyorsun?' dedi genç adam alayla, 'Çocuğumun annesi olmanı istiyorum dememi mi? Bu kısmı geçtik diye hatırlıyorum.' Evet. Şaşırtıcı ama genç kız bu adamla evlenecek. Üstelik bu mükemmel evlenme teklifine rağmen. Sebep? Bu kız hamile, üsteli...