Bu evden ve bugün burada olacağından haberi olmayan kardeşi, şu anda karşısında duruyordu. Kızın şaşkınlığı geçince neden geldiğini hatırladı ve öfkeyle 'burası senin mi?' diye tısladı. 'E-evet' dedi Mert, kızın tokat atmasını hiç beklemiyordu. Hoş o anda koşarak evden çıkacağını da tahmin etmiyordu.
Kendini koşarak sokağa attığında üstünde eşofman altı ve ince beyaz kısa kollu bir tişört vardı. Dışardaysa bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Son geldiğinde kiraladığı jeepten almış olmasına mutlu olarak arbaya atladı ve hızla hastaneye sürdü. Yol boyunca onu yavaşlatan herkese ağız dolusu küfretmişti.
Hasteneden girerken koşmasına ara vermedi çünkü nereye gitmesi gerektiğini biliyordu. Odanın kapısını açtığında kızı sedyede yatarken gördü ve yanına gitti ama kızı bayıtmışlardı. Bunu fark etmesiyle doktora bağırmaya başladı.
'Babanın izni olmadan kürtaj yapmanın yasak olduğunu bilmiyor musunuz?'
Doktor gerçekten şaşkındı. 'Ama' diyedildi 'imzalı belgesi var.' Doktor genç bir erkekti.
'Umrumda değil ben öyle bir şey imzalamadım' diye tısladı ve kızı işaret ederek 've ondan benim olan hiçbir şey alamazsın, kasap.'
Kavga etmeye hazırdı ve aslında bunu fazlasıyla istiyordu ama adam fazla uysal çıkmıştı. 'Ta-tamam. Ayılmasını bekleyelim. Bu durum, yani verdiğimiz ilaç, bebeğe zarar vermez merak etmeyin' dedi. Bu biraz rahatlamasını sağladı. Doktor odayı terk etti. Burası yeni çalışmaya başlayacağı hastaneydi. Fazla hızlı bir imaj bırakmıştı.
Kız, bebeğini sayıklayarak uyanmaya başladığında sessiz bi küfür savurdu. 'Madem onu istiyorsun neden aldırmaya çalışıyorsun?' diye sordu kızın saçını okşarken. 'Çünkü tek yapamam' dedi kız, 'mecburdum.Babasını sormasına dayanamazdım.'
'Pekala artık dayanırsın' diye fısıldadı Mert. Kız narkozun etkisiyle sayıklıyordu. Henüz tam anlamıyla kendine gelmemişti. Kızın kendine geldiğini fark ettiğinde onun yanından kalktı ve uzaktaki koltuğa oturdu.
Kız, kendine geldiğinde odada ıslak gözlerini gezdirirken, onu gördü. İnkar edemezdi. Çocuğunun ona benzemesini istiyordu, tabi hala içinde olsaydı.
Eli istemsiz karnına gittiğinde, ki bu hareketi onu öğrendiği ilk dakikadan beri yapıyordu. İki hafta önce testi yapmıştı ve bu gün 'bu iş bitecek diyerek' gelmişti. Lanet olsun, onu, çocuğu, gerçekten istiyordu.
Yüzü buruştuğunda 'hala orada' diyen sese baktı şaşkınlıkla. 'Buna izin vermem. Doğacak çocuğum' dedi Mert. 'Sen mi karar vereceksin?' dedi, Melis. Orada olmasına sevinmişti ama bu adam üç gün sonra yine gidecekti. Olan onlara olacaktı.
'Kendine geldiysen gidelim. Hesap vermemiz gereken insanlar var' dedi Mert ayaklanırken. Kız, çocuğun peşine takılırken gülüyordu, eli karnındaydı. Hastanenden çıkmak üzereyken yağmur yağdığını gördü. Bu salak kız şemsiyesiz gelmişti.
'Bana öyle bakma ben geldiğimde yağmur yağmıyordu' dedi kız anlamış gibi. Mert gülerek 'Muhtemelen karanlık bulutları da uçak sanmışsındır' dedi. Gerçekten sinirliydi.
Danışmaya ilerleyip şemsiye olup olmadığını sorduğunda, danışmadaki kız onu hayran hayran süzdü. Şu anda umrunda olan tek şey eve gitmekti. Kız şemsiye verdiğinde 'Ah,' dedi, 'yalnız şemsiyemi geri almak için numaranızı almam problem olmaz değil mi?' Derin bir nefes alıp, 'Ben Mert Sönmez. Yeni pskiyatr. Pazartesi getiririm şemsiyeyi.' diye tersledi kızı. Melis denen şu kızla tanıştığından beri diğer tüm kızlara yaptığı gibi. Şemsiyeyi alıp arabaya bindiler.
Eve ulaştıklarında kendisinden önce Melis'e sarılan kardeşini gördü. 'Evet, aylardır onu görmüyorsun, ona sarıl bence de' dedi gözlerini kısarak. Hoş, kız da gözlerini kısarak 'Ama o kimseyi hamile bırakıp kaçmadı' dedi. 'Ben kaçmadım' dedi Mert. Bu çocuğu sinirlendirmekten keyif mi alıyorlardı? Birileri, ki bu birileri kardeşiydi, onun sinirlenince tasması çıkmış pitbull'a benzediğini çok iyi biliyordu. Asla ona bir zararı olmamış olsa da sinirlenince arkadaşlarına nasıl davrandığına şahit olmuştu. Gerçekten kimseye onu sinirlendirmeyi tavsiye etmezdi.
Kız Melis'e dönüp 'iyimisiniz' dedi onun karnını sıvazlarken. 'Hala burda değil mi?' dedi abisine bakarak. Mert bıkkınca kafasını olumlu anlamda kafasını salladı cevap olarak ve sonra da onları kapının orada bırakıp mutfağa gitti. Beklediği cevabı alınca tekrar Melis'e dönüp gülümsedi.Melis ise endişeliydi.Melis'i endişelendiren konu daha farklıydı.
Eve bu halde gidemezdi. Evet, şu anda fark edilmiyordu ama elbet fark edilecek dönemler olacaktı ve yanında bu dağ ayısı kılıklı adam ve şu şeker kız varken aldırma gibi bir şansı yoktu. 'Yurt dışına mı gitsem' diye düşündü. O bunları düşünürken Mert mutfaktan kafasını uzattı ve duymayı beklediği son şeyi duydu:
'Nüfus cüzdanını ver de en yakın zamana sıra alalım. Bir de ailelere açıklama olayı var. İki-üç hafta içinde evlenmemiz gerek farkındasın dimi?' derin bir nefes alıp devam etti, 'Yüzüme ifadesizce akmaya devam edecek misin?'
Kız sinirli bir şekilde, adamın söylediklerinin doğruluğunu düşündü ve çantasına uzandı. Nüfuz cüzdanını uzatırken 'çok romantik bir teklif ya gerçekten. O kadar hayalim vardı ama bu kadarı, asla aklıma gelmedi.' dedi ve yüzünü şaşırmış bir hale getirerek devam etti, 'hiç.'
'Nasıl bir şey isterdin? Çocuğunun babası olmama izin verir misin?' dedi ve alaycı bir iafde takındı 'Bu kısmı atladığımızı düşünmüştüm, kusura bakma.'
Mert'in lafından sonra üçü da gözlerini kısıyordu. 'Onu rahat bırak abi.'
'Tamam' dedi ikinci heceyi uzatırken 'yengen senin olsun'. Söylediğine yüzünü buruşturken, keyif aldığın fark etmesi sinirine dokunuyordu.
Evet bu kızdan hoşlanıyordu. Tek problem kimseden evlenecek kadar hoşlanmıyor olduğuydu. Yine de elindeki en iyi seçenekle evleniyor olduğu da su götürmez bir gerçekti. Kız kardeşiyle gülerken fark etti: Bu kız gerçekten elindekilerin en iyisiydi.
Ama asıl problem ailelerdi. 'Evlenip mi gitsek?' diye düşündü. Gözünün önüne annesinin önüne attığı Melis gelince tebessümüne engel olamadı. Ve birden yüzü solmaya başladı. Gözlerinden aynı şeyi kendisine yapan Melis belirdiği buradan bile anlaşılyordu. Farksa o babasının önene atıyordu onu ve 'babası o' diyordu. Kurtların önene atılmış et gibi hissetti kendini. 'Bu kız da ne cani canım' diye düşünerek çorbayı karıştırmaya devam etti.
Bu sırada içerden gülüş sesleri geliyordu. Kardeşi ve şu kız baya iyi anlaşıyorlardı. 'Yaşıtlar mı acaba' diye düşündü ama 'yok canım' dedi. Kız az çok onla yaşıt görünüyordu. Başka bir yerden tanışıyorlar olmalıydılar.
Kızlar gülüşürken, birden elinde tahta kaşıkla Mert mutfaktan telaşla ve sinirle geldi. Bu duruma kimse anlam verememişti. Mert elindeki kaşığı sallayarak Masal'ın, kardeşinin, üzerine hamle yapınca telaşlanması gerektiğini fark etti, Masal. 'Heeey' diye bağırarak yemek masasının etrafında dönmeye başladı, kız. Mert de hemen arkasındaydı. 'Ne oldu?Tamam sana laf sokmayacağım bir daha rahat bırak beni. Anneme söylerim bak.' derken hala kaçmaya çalışıyordu. 'Sen niye tek geliyorsun bu eve? Ya sapığın teki çıksaydı? Ne yapacaktın o zaman?' Masal, abisini kıskanç ve korumacı tavrına alışkındı da Melis bunu ilk defa görüyordu. Onun bu kadar korumacı olmasına şaşırmıştı. 'Ali piçine kızmalıyım, evet. Nerde o göt? Bari onunla gelseydiniz.' dedi Mert. Daha da sinirlenmişti. Telefonunu çıkardı, birkaç tuşa bastı sonra geri koydu. 'Bugün hiç halim yok sonra döverim onu' dedi ve mutfağına geri döndü.
O gün yemek yendi ve evlilik üzerine konuşuldu. Sonunda Mert bu kısımda söz hakkının onu ait olmasının doğru olduğunu düşündü ve önce evlenilip sonra ailelere söylenmesinin uygun olduğuna karar verdiler. Ertesi gün Mert gidip nikah hazırlıklarına başladı ve mecbur olmadan görüşmedikleri bir haftanın sonunda nikah masasındalardı. Nikahlarında Masal, Murat, Ceyda,Melis'in en yakın arkadaşı olduğunu söyleyen bir kızdı ve güzeldi, ve Ali'den başkası yoktu. Hoş, Murat ve Ceyda da şahitleri olmuştu. Nikahtan sonra hap beraber Mert'in evine gitmişlerdi.
Ceyda birden söze başladığında şimdiye kadar kimsenin aklına gelmemiş bir ayrıntıyı fark ettiler: Nasıl evlenme kararı aldılar?
*******
Bölüm başlığı olarak bence bu bölümün en güzel kısmını yazdım. Pişman mıyım? Asla. Gene olsa, gene yaparım :D Medyada Masal var selam diyin :D Her neyse uzatmayalım :D Esen kalın :P
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfen Evli (Tesadüf Serisi-1)
Romance'Ne bekliyorsun?' dedi genç adam alayla, 'Çocuğumun annesi olmanı istiyorum dememi mi? Bu kısmı geçtik diye hatırlıyorum.' Evet. Şaşırtıcı ama genç kız bu adamla evlenecek. Üstelik bu mükemmel evlenme teklifine rağmen. Sebep? Bu kız hamile, üsteli...