Bir haftadır oda bana aitti.
Hayır, henüz ayrılmadık. Sadece küçük bir anlaşma imzalamıştık. O gün, o kız sayesinde çift kişilik yatakta tek yatıyordum. Daha güzel kısmıysa odada da tek başımaydım. Evet odada tek kalmaya alışkın insanlar için güzel şeyler bunlar. Eğer kendinize ait odanız olmamışsa da, bu ikinci günden itibaren tam bir eziyetti. Bana olduğu gibi. Ve tam bir aylık bir anlaşmamız vardı.
Tamam, onun koltukta yatması fikri beni eğlendiriyordu, fazlasıyla hemde. Ama dışarıda yağmur yağarken ve ben gök gürültüsünden korkarkan bunlar sandığınız kadar da eğlenceli gelmeyebiliyor, gençler. İnsanlar bu yüzden evleniyor, bayanlar.
Midemin bulantısıyla yine ve yeniden banyoya doğru koşar adım ilerledim. Lanet hamilelik özellikleri kendini iki gündür fazlasıyla gösteriyordu ve bundan henüz ona bahsetmemiştim. Benle ilgili herşeyi bilmesi gerektiğini düşünmüyorum açıkçası.
İşimi hallettikten sonra tekrar yatağa oturdum. Yağmur yağıyordu ve bu benim yatmamı bile engelliyordu. Eğer evde olsaydım anneme sarılarak uyurdum. Kocaman bir kız olmanız, korktuğunuzda annenize sığındığınız gerçeğini değiştiremiyor.
Çalan telefonumun sesini duyduğumda ayaklandım. Sanırım onu salonda unutmuştum, onun yanında. Kapıyı açtığımda telefonum susmuştu ve saygıdeğer öküzüm gülerek telefonumla konuşuyordu. Kaşlarımı çatarak kapıya dayanarak beklemeye başladım, kollarımı da göğsümde birleştirmeyi unutmamıştım. Ne konuştuğu umrumda değildi, telefonumu açmış olması benim için yeterli kızma sebebiydi. Telefonumu gözüme salladığında hala kaşlarımı çatarak ona bakıyordum.
'Annen' dedi ve sanırım biraz mahçup olmuştu. Sinirle elinden telefonu aldım ve annemle konuşmaya başladım. Beni merak etmişti, tatlım ya. Böyle zamanlarda bana sarılmadan uyumadığımı bildiğinden. 'Bu seferlik yerimi kocana bırakıyorum. Hoş artık hep onunla uyuyacaksın zaten işte bendeki de laf' dedi gülerek. Sen damadının tam bir tomruk olduğunu bilsen görürüm ben, diyemedim ama uzun uzun düşündüm yani. Alelacele onu onaylayan şeyler söyledim ve annem hemen sonrasında 'iyi geceler. Hadi uyuyun geç oldu yarın ikinizin de işi var' dedi. Haklıydı ama uyumam zordu. Bir gün uykusuz kalsam ölmezdim.
Annemin telefonunu kapadıktan sonra tekrar bulanan midemle banyoya koştum. Beni şaşırtan midemin bulanması değildi, odadaki tomruğumdu. Odada olması yetmezmiş gibi bir de yataktaydı. İşimi bitirdikten sonra onu fark ettiğim için banyo kapısında öylece kalakaldım. Öylece banyo kapısında dikildiğimi görünce 'hadi uyuyalım yarın erkenden işte olacağım' dedi yatağa iyice yerleşirken. Yağmur hala yağıyordu ve bu beni geriyordu. Ama hala yerimden santim kıpırdamaıştım. 'Annenle konuştum ve bu akşam sana sarılarak uyumaya söz verdim. Orada dikilmekten vazgeç ve şuraya yat.' dedi. Sinirlenmişti. 'Umrumda değil. Anlaşmamız var ve ben senle uyumak, hele de sarılarak uyumak zorunda değilim' dedim burnumu havaya kaldırarak.
'Bak' dedi yatakta doğrularak, 'annene söz verdim ve ben sözlerimi tutarım, sana verdiğim sözü tuttuğum gibi. Bir haftadır koltukta uyuyorum. Eğer istemiyor olsaydım, burada uyurdum ve emin ol seni buraya bağlamak zorunda kalsam bile burada uyumanı sağlardım. Ben senin kocanım, anlatabiliyor muyum?' dedi. Haklıydı ama bu biraz daha nazlanabileceğim gerçeğini değiştirmiyordu, o olmadan uyuyamayacağım gerçeğini de. 'Senle uyumak zorunda değilim, onunla uyuyabilirim' dedim oyuncak ayımı gösterek. Evet, onu bora almıştı ve adını da bora koymuştuk ama onu benim oyuncağımdı sonuçta ve onu seviyordum, geri vermeyi de düşünmüyordum.
'Pekala' dedi yataktan kalkıp yürümeye başladığında koluna yapıştım telaşla ve 'Tamam tamam tamam. Madem o kadar istedin, uyuyalım' dedim elim hala kolunda mahçup bir şekilde. Gülerek tekrar yatağa döndüğünde, onun tomruk olduğunu tekrar anladım. Sadece blöf yapmıştı ve ben kanmıştım.
Oflayarak yatağa yattım. Ona sarılmam gerekiyordu ama bunu ona nasıl anlatabilirdim?
Bu küçük bir alışkanlık bana sarılmalısın. Korkma insanlara sarılarak ırzına geçemiyorum? Yeteince iyi bir açılama sayılmazdı ama önemli olan şu an arkadan belime dolanan ellerdi. İrkildiğimi ve tepkisiz kaldığımı fark ettiğinde kulağıma doğru nefesini vererek 'annenle konuştum' dedi ve devam etti bir nefesten sonra 'korkma insanlara sarılarak ırzına geçemiyorum, ' dedi tekrar nefes aldığını duydum düşündüğüm cümleyi söylemesi bana farklı hissettirmişti. Aradığım diğer yarım oymuş gibi. 'henüz.' diye bitirdi cümlesini. Tomruk!
'Nefes al' dedi. sanırım sarıldığı ilk andan beri nefes almıyordum. Nefes aldım. Bu gerçekten işe yaramıştı. Bir süre sonra sarılmamızın da etkisiyle göz kapaklarımın kapandığın fark ettim. Bu tomruk bana gerçekten iyi geliyordu ve ona alışama bizi gerçekten yaralayabilirdi. Özellikle de beni. Ona tekrar aşık olamazdım. Düşüncelerim bulanıklaşırken kulağımın arkasına konulan öpücük hissettiğim son şeydi, belime sımsıkı sarılan kaslı kollar dışında.
- - - - -
Saat kaçtı hatırlamıyorum ve neden uyandığımı da ama bir eksiklikten dolayı uyanmıştım. Tam anlamıyla uyandığımda kollarımın karıma bu kadar çabuk alışması beni gerçekten şaşırtmıştı. Bana aitmiş gibi onu sahiplenmeme izin vermesi beni hala gülümsetiyordu. Ona sarıldığım andan beri gülümsüyordum zaten.
Neden uyandığımı fark ettim birden. Melis yanımda yoktu ve sanırım banyoda istifra ediyordu. Kalktım ve yanına gittim. Evet, doğru tahmin, beyler. Saçlarını tutuğumda beni ittirmeye çalıştı ama ısrarla orada durmaya devam ettim. Bebeğimizin getirdiklerine beraber göğüs germemiz gerekiyordu.
Klozetten başını kaldırdı ve ayağa kalkmaya çalıştığında onu tuttum ve kalkmasını sağladım. Yüzünü yıkayacakken beni ittirdi ve ben de yanda durmaya devam ettim. 'Tek başıma halledebilirim' dedi, 'ilk defa olmuyor sonuçta, son da olmayacak' dedi. Evet son olmayacağı doğruydu ama bu yanında olabileceğim gerçeğini değiştirmiyordu.
Odaya geçtik ve yatağın üstüne oturdu. Yağmur durmuştu. Ve o gerçekten dağılmış gözüküyordu. Bensiz bunlara katlanmış olması gerçekten kabul edilebilir bir şey değilidi. Hele de sonrasında bu hale geldiğini göz önüne alırsak.
'Ne zamandır?' dedim. Sinirim sesime yansımıştı ve bu şu an umrumda olan son şeydi. Bana anlamayarak baktığında 'Bulantın' dedim. 'İki gündür oluyor büyütülcek bir şey değil' dedi. Ne kadar büyütülmeyecek bir şey olduğunu görebiliyordum. 'Bana neden söylemedin?' dedim. Bu kız gerçekten onlara verdiğim değeri anlamamak için diretiyordu.
'Alışmam gerek ,sen hep yanımda olamazsın sonuçta.İkimizin de hayatları devam ediyor. Bize bağlı kalmak zorunda değilsin birileri hayatına girecek ve sen burada yokken ben bunlarla uğraşıyor olacağım' dedi. Gerçekten bunları mı düşünüyordu? Onları bırakacağımı mı? Üstelik henüz o doğmamışken. Gerçekten sinirlenmiştim. İstediğini ona verebilirdim. Ve bu kadar istiyorsa hemen verebilirdim.
Yatağın içine kıvrılırken dolabın bana ait kısmını açtım ve elime ilk gelen gömleği ve pantolonu alıp üzerime geçirdim. O bu sırada beni izlemeye devam ediyordu ve ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Odadan çıktığımda o da benle çıktı. Ben çantamı aldığımda 'nereye bu saatte' dedi. Ona doğru dödüm kapıyı kapamadan hemen önce ve şu alaylı yalancı gülümsememi yüzüme yerleştirip ona doğru döndüm.
'Hayatımı yaşamaya gidiyorum. Ne kadar geç kaldığımı hatırlattın az önce' dedim. Kapıyı kaparken ona son defa baktım.
Gerçekten şaşırmıştı ve kesinlikle pişman gözükmüyordu. Lanet kadın, kesinlikle pişman görünmenin yakınında bile değildi.
Bunu sen istedin karıcığım, üzgünüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfen Evli (Tesadüf Serisi-1)
Romance'Ne bekliyorsun?' dedi genç adam alayla, 'Çocuğumun annesi olmanı istiyorum dememi mi? Bu kısmı geçtik diye hatırlıyorum.' Evet. Şaşırtıcı ama genç kız bu adamla evlenecek. Üstelik bu mükemmel evlenme teklifine rağmen. Sebep? Bu kız hamile, üsteli...