Cursed Blood {2}

3.6K 194 33
                                    

{Tanrısal Bakış Açı}

Yaklaşık 50 yıl önce bir krallık varmış, soyları asaletini gösterirken, duruşları ise ne kadar zengin olduğunu insanlarda nesnel olarak gösterirmiş

Krallığın genlerinde lanetli kan akarmış
Öyle lanetliymiş ki insanlara ölümsüzlüğü verirmiş, istediklerini ama öyle şeyi de alırmış ki o da ruhlarıymış, o lanetli insanlar ruhsuz insanlarmış ne aşık olur ne de birine nefretle yaklaşırlarmış
Kanlarında akan lanetli kan onları kan emici yaparmış o dönemlerde onlara göre insan yoktur o dönemlerde canavarlar vardır, kan emen vahşi yaratıklar, yaratıkların yavruları onlardan daha kötü olurlar, hiç bir şeyi bilmeden yağmalar, yer ,içermiş böyle vahşi yaratıklara o zamanlar Vampir derlermiş sürekli av peşinde olurlar, yaşamayı bilirler ölmeyi ise iş olarak yaparlarmış yani öldürürlermiş

Krallığın bir prensesi varmış, babası gibi endamlı, alımlı, nazik belki de ülkelerindeki en zarif insanmış fakat bir gün o prenses o hayatından sıkılmış, o kadar sıkılmış ki bir yemek töreninde sarayını terk edip gitmiş, babasının katı kurallarına uymaktan başka bir şey yapmıyor belki de ne zaman bir evlenme töreni olacağını beklermiş
Prenses çok güzelmiş kızıl saçları onu ne kadar vahşi gösterse de , kanının rengi gözlerine vurup onu ne kadar hırçın gösterse de beyaz teni onu bir o kadar saf gösterirmiş

Prenses ormanda dört dönüyormuş, her yeri geziyor yeni bitkilerle karşılaşıyormuş ne olacağını bilmeden
O kadar uzaklaşmış ki saraydan artık o kocaman olan sarayın bir tek ışığı görünmez olmuş o saray dağlardan tepelerden görülürmüş

Prenses ormanın derinliklerinden ayrılıp sonunda şehre inmiş köylülerin yaşadığı vampirlerden bir haber olan köylülerin şehrine
Prenses bilmezmiş burayı, onlar da prensesi
Prenses gezmiş gezmiş en sonunda bir köprü bulmuş köprüden geçip bir kulübeye girmiş prenses ateşten korkarmış o sadece yemek yerken mumlarda görürmüş parlayan turuncu kıvılcımı

Kulübe kilitliymiş
Ama prenses de bir vampir olduğu için kapıyı zorlanmadan açabilmiştir
Karşısında bir sürü ışık görmüş
Meğer insanlar yıl başını kutluyorlarmış
Ağaçlar ışıklarla kaplıymış evin içinde ağaç nasıl olur demiş prenses kendi kendine
Aynı zamanda heyecanlanıyormuş
Saraydan kaçtığı için asla pişman değilmiş
İçeri doğru ilerlediğinde bir adam görmüş uzun boylu, geniş omuzlu, dik başlı, tek başına elinde duran tahtayı oyuyor ve şekillendiriyormuş

Prensesi fark eden adam yerinden sıçrayarak kalkmış ve ona dik dik bakmış
Fakat adam bilmiyormuş
Prensesin ona ne kadar aşık aşık baktığını
Prenses böyle yakışıklı, böyle güzel bir adam görmemiş ona ilk görüşte aşık oluvermiş adam şaşkınca kadına bakarken aslında ne kadar farklı göründüğünü sorgulamış
Onun gözleri kırmızı demiş
Bu olamaz demiş
Prenses ise içindeki duyguların ne olduğunu anlamaya çalışıyormuş
Adam ona yaklaşmış ve

"Kimsin?"
Demiş
Kadın ise tek kelime cevap vermeden arkasını dönüp o kulübeden çıkıp gitmiş
Prenses öyle hızlı koşmuş ki saraya varmasını kimse anlamamış bile ama prenses o geceyi unutamamış
Prenses güneşte elmas gibi parlayan tenini göstermemesi gerektiğini bildiği için her gece o adamın yanına gidermiş
İlk karşılaşmaları ne kadar garip olsa da daha sonradan arkadaş olmuşlar daha sonra prenses ona olan aşkını dile getirmiş adam ise onu onun sevdiğinden daha çok sevdiğini söylemiş
O gece ilk karşılaşmalarından sonra olan ilk yılbaşıymış
Bir yıl boyunca konuşup görüşürlermiş
Bir yıl sonra tekrar yıl başında beraber olmuşlar
Sabaha kadar öpüşmüş, sabaha kadar aşklarını yaşamışlar
Belki de ilkmiş
Melez bir çocuğu olacakmış prensesin ama bunun kraldan haberi yokmuş
Saklamış prenses gücü yettiği kadar ama çocuk doğmuş bebek melezmiş ne hırçınmış ne sakin, hem insanmış hem vampir bebek kızmış o kadar güzelmiş ki herkes ona bakmak istermiş dilden dile dolaşan dedikodu kralın kulağına gelmiş kral bebeği bulmuş bebek babasında kalırmış prenses onu her gece ziyarete gelirmiş
Kral bebeği bulduğunda onu öldürmek istemiş
Aynı zamanda babasını da ama adam sadece beni öldür diye yalvarırmış krala günlerce haftalarca, prenses ise esir altındaymış ne kadar yalvarsa da bilirmiş babasının affetmeyeceğini prenses kendi sarayında zindanlarda ne kadar adamın yanına gittiyse o kadar kalmış
Kral bir çözüm bulmuş
O da istermiş torunu olsun fakat o melezmiş
Melez torun ya soyu sonlandırır ya da krallığı yok edermiş
Vampirlerden daha zekiymiş melezler
Melezler iki yüce soyun birleşimi olduğu için insanlar vampirlerden, vampirler de melezlerden korkarmış

Kral bir karar vermiş
Ne torununa kıyabilirmiş ne de onun yaşamasına
Gücünün geçersiz olması gerekirmiş
Adamdaki , prensesin verdiği vampir mühürünü kaldırabilirmiş ama melezliği kaldıramazmış

Ancak büyü yapabilirmiş
Ancak onu o şekilde durdurabilirmiş
Karar vermiş kral
Bebek büyüdüğünde otuz yaşına gelene kadar vampir güçlerini kullanmadan yaşayabilirmiş ancak otuz yıldan sonra büyü etkisiz olurmuş bu yüzden otuz yıldan sonrası için onun ölmesi lazımmış
Kral otuz yıldan sonrası için tedavisiz hastalıkla güçlerini söndürebileceğini öğrenmiş büyücülerden ve yapmış da büyüyü
Bebek otuz yıl sonra kanserden dolayı ölecekmiş

Fakat kral bir şeyi unutmuş ya otuz yaşına kadar o bebek biri ile evlenir de bir bebeği olursa?
Kral bunu düşünmeden büyüyü yapmış ve bebeğin babası ile ülkeyi terk etmesini emretmiş

Prenses ise bebek ve babası gittikten sonra kendisinin kafasını koparmış ama biliyormuş babasının bebeğe gözü gibi bakacağını
Prenses intihar edince  kral çok ağlamış onun yüzünden öldüğü için
Ondan bir parçasının yanında olmasını istemiş bebeği geri istemiş ama o zamana kadar baba ve bebek yok olmuş ülkeyi terk etmişler ondan sonra da bir iz bulamamışlar
Kral ölümsüz olan yaşamı boyunca kendine bir söz vermiş 'ne olursa olsun kızımdan bir parçaya ben bakacağım ' diye ama nafile hiç bir gücü bebeğe erişemeden tahtına başka kadından olan bir oğlan geçmiş ve krallığını o sürdürmüş

Baba ise bebeğine gözü gibi bakmış onu tüm bu hikayeden uzak tutarak yaşatmaya çalışmış ona hiç bir şey anlatmamış

Öleceğini bilse de otuz yıl boyunca onunla olmak istemiş ama insan ömrü onu sadece yirmi yıl yaşatabilmiş yirmi yıl sonra adam ölmüş kız iki yıl yas tutmuş çünkü bildiği tek ailesi babasıymış iki yıl sonra birine aşık olup evlenmiş ondan bir çocuğu olmuş kendisinin saç rengine benzeyen bal renginde saçları olmuş küçük Lalisa'nın , kızını el bebek gül bebek büyütürken sekiz yıl sonra kanser hastalığına yakalanmış kadın ne olduğunu bilmeden
Ama aynı zamanda hissediyormuş kalbinin otuz yaşındayken atmadığını kalbi durmuş bunu kocasına anlatmış adam korkusundan ne yapacağını bilemeden onları terk etmiş, kızı da onu bırakır diye başka hiç kimseye kalbinin atmadığını söylememiş sır gibi saklamış onu , kızına sarılmazmış da hastayım diye kafasını çevirir yatar uyurmuş
Kızı onun için lisesini bırakmıştır okula gitmeyi bırakıp onun için para kazanmaya başlamıştır
O da biliyordur kızının yüzünün onun yüzünden gülmediğini ama ölmeyi beklemiş ne zaman ölürüm de kurtulur kızım benden diye beklemiş
Bir ay ömrü kaldığını öğrendiğinde mutlu olmuş kızı ondan kurtulacağı için mutlu olmuş

Öleceği günü çok beklemiş ve sonunda gelmiş kalbi zaten atmıyorken son defa hızlı bir şekilde atmış ve onun hayata gözlerini kapamasına yardımcı olmuş
Otuz gün geçmeden iki gün sonra ölmüş kadın
Uykusuna dalmadan önce ölmüş

Doktorlar kalbinin atmadığını biliyorlarmış ama kadın onlara kimseye söylememelerini söylemiş

Arkasında ona her türlü bağlı olan kızını bırakıp gitmiş ona büyük bir yük vereceğini düşünemden...

VAMPİRE HİSTORY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin