A Sweet Night{26}

777 98 56
                                    

Hadi başlayalım

"Bu plan biraz tehlikeli olsa da en mantıklısı bu olacak" dedi biraz nefes aldıktan sonra devam etti.
"Zaten girmeye meyilli olan Jimin zindana girecek, içeriden çıkmana Taehyung yardımcı olacak, daha sonra içeriden Seokjin'in yaptığı tüm belgelerin, fotoğraflarını çekeceksiniz, internetten biz de yaralanmalıyız değil mi çocuklar?" Diyip gülmüştü, ah büyük baba ne kadar da tatlısın.
Aynı Eskiden annemi hiç öldürmek istememiş gibi.

"Her zaman krallıktan güçlü olan nedir?" Dediğinde Chaeyoung konuştu.
"Halk mı?" Dedi. Gülümseyerek başını salladı büyük babam.
"Halkı kışkırtıp tüm bilgileri gazetelerde yayınlayacağız, daha sonra herhangi bir protestoyu kullanarak savaş başlatacağız, böylece sayıca fazla olmamız onları yenebileceğimizi kanıtlar."

"Pekala ilkiyle başlayalım, Jimin nasıl içeri girecek?" Dedi Jungkook.
"Tekrar yaralanmaz değil mi?" Dedi Chaeyoung.
"Sakin olun çocuklar tabiki bir şey olmayacak! Her zamanki gibi bir pazarda olay çıkartacak pazarcıyı satın alırız, şikayetçi olur böylece içeri girer." Dedi büyük babam, akıllı adamdı. Planlar kesinlikle yerinde ve düzgün bir şekilde gerçekleşecekti.

"O zaman sadece Jimin'in olayı başlatmasını mı bekleyeceğiz?" Dedi Jungkook.
"Aynen öyle fakat son olarak gerçekleşecek olay aklımda yok onu ilerledikçe düşüneceğim, Lalisa'nın hala gizlenmesi gerek." Dediğinde Chaeyoung araya girdi.
"Bugün Seokjin'in karşısına çıktı bile." Dedi.
"Nasıl oldu bu?" Dedi bir anda biyük babam.
"Jisoo'ya zarar veriyordu, öyle ki onun verdiği acıyı hissedebiliyordum yardım etmek istedim dikkatlerini dağıtmak istedim, belki başaramadım ama onu öylece bırakamazdım büyük baba, lütfen anla."

Bana çatık kaşlarla baktı.
"Dikkat etmelisin Lalisa, sen prensessin! Tahta geçecek kişi sen olacaksın!" Dedi ve bana hala kızgın bir şekilde bakmaya devam etti.
"Sen kendini tehlikeye atarsan ben seni asla koruyamam!"dedi çok sertti, beni sevmiyor muydu?

"Söylesene Jisoo'yu sence neden görüyorsun?" Dediğinde omzumu silktim.
"Bilmiyorum ki ben de anlamıyorum!"

"Anlamanı da beklemiyorum zaten, geçmişin hakkında en ufak fikrin yok! Şu zamana kadar torunumla eski püskü evlerde yaşadın, hiç bir eğitim almadın! Senden haber almak için kaç adam görevlendirdim biliyor musun sen? Şimdi de bir şımarık kız gibi kendini koruyabileceğini mi sanıyorsun, kendini geçtim Jisoo'yu mu?"

Neden bana bağırıyordu şimdi ben ne yapmıştım ona?
Tanrım beni sınaman bitmedi mi?
Daha ne çekmem gerekiyor?

"Efendim-" dedi Jungkook ama onun sözünü de kesmişti.

"Evden dışarı çıkmayacaksın! Hiç bir yere gitmeyeceksin! Ne ormana ne de başka bir yere! Bir daha uyarmak istemiyorum seni."
Haklı mıydı?
Benim yüzümden mi oldu bunlar?
Ormana gitme fikrini Chaeyoung'u biraz olsun sevindirmek için istemiştim.
Kafası dağılır da mutlu olur diye.
Hata yapmışım galiba.
Başımı eğmiş bacaklarımın üzerinde açmış olduğum avucuma düşen göz yaşımla başımı kaldırdım.

"Benden bu kadar mı nefret ediyorsun?" Dediğimde şaşırmışa benziyordu.
"Ben mi yaşamak istedim bunları?! Annemi öylece bırakıp giden bir babam vardı benim! Yatalak bir anneyle açlıktan ölmemek için barlarda çalışıyordum ben!! Liseyi bırakmış! Eğitimimden annem için vazgeçmiştim! Şurada ilk kez canlı olarak gördüğüm atlara binmek istemem  beni şımarık bir kız yapacaksa!? Evet ben şımarık biriyim!
Geçmişimi bırak ben tanımadığım yaşlı bir adamın büyük babam olduğunu öğrendim! Benden nefret ediyorsan et umrumda değil! Ama beni asla suçlama!"
Titriyordum, sinirden öyle titriyordum ki ayakta durmak zor gelmişti, güya bu adamdan genlerimi almıştım değil mi?

VAMPİRE HİSTORY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin