"Atlantis!''
Bu Bay Gyllenhaal'un sesiydi ve hiç güzel bir tonda çıkmamıştı.
-
Kafamı ona çevirdiğim anda kolumdan yakalayıp bir hışımla beni dışarı çıkardı. Dışarı çıkmamıza rağmen durmamıştı ve beni sürekli çekiştirmesi canımı çok yakıyordu. O benim canımı yakıyordu. Kalbim sıkışırken boğazımdaki yumruyu yutmaya çalıştım. Niye bu kadar sinirliydi? Bir şey yapmamıştım ki!
"Bay Gyllenhaal, lütfen bırakın!" Yalvarırcasına çıkan sesimden nefret ettim. O ise bana döndü. Sinirliydi, çok sinirliydi. Nedenini bile bilmiyordum. Kolum hâlâ elinin arasındayken ne zaman başladığını bilmediğim ağlamam patlak verdi.
Onun karşısındaki güçsüzlüğümden nefret ettim. Hep güçlü olan ben onun karşısında bir ezikten farklı değildim. Beni böyle mi görüyordu? Ezik, güçsüz bir küçük kız olarak?
"Neden oradaydın?" Sinirli çıkan sesine karşılık kafamı eğdim.
"Size sürpriz yapmak istemiştim."
"Ne demek sürpriz?" Şaşkın çıkan ses tonuna karşı kafamı kaldırdım. Hala sinirliydi ama yüzünde şaşkınlık barındırıyordu da.
"Bilmiyorum. Sadece, sürpriz." Sessizce söylediğim şey üzerine ellerini saçlarından geçirdi. Bu hareketi ile yutkundum. Alnındaki damarı belli oluyordu ve... Sinirli olduğunu demiş miydim?
"Bak, Atlantis. Dışarı çıkamazsın. Paige ile görüşmen bile çok kötüyken sen tutmuş benim iş yerime geliyorsun. Buraya gelemezsin. Herhangi bir yerde benimle bir bağlantın olduğunu söylememelisin. Kimsenin seni bilmemesi lazım."
Söyledikleri yüzüme bir tokat gibi çarptı.
Benimle bir bağlantın olduğunu söylememelisin.
Dilim tutuldu.
Buraya gelemezsin.
Nefesim kesildi.
Kimsenin seni bilmemesi lazım.
"Beni istemiyorsanız neden getirdiniz?" Soğuk sesime karşılık bana şaşkınlıkla baktı. Ağzını açamadan devam ettim. "Hayatımı mahvetmeye yemin mi ettiniz?"
Ne olduğunu anlamamış olduğu belliydi ama ben çok sinirliydim.
"Bir şey demek istemedim çünkü size hayatımı borçluyum. Beni oradan kurtardığınız için minnettardım. Ama eğerki ben böyle yapacağınızı bilseydim o kütüphaneye asla adımımı atmazdım." Bir adım attım.
"Eşyalarımı çantama koymazdım." Bir adım daha. "Heyecanla yanınıza gelmezdim." Ve bir adım daha. "Sizi sevmezdim." Artık yakınımdaydı. Gözümden düşen yaşı sildikten sonra devam ettim.
"Bilseydim buraya gelmezdim. Yine de benim kusurum, özür dilerim. Çok düşüncesizim."
Ardından nereye gittiğimi dahi bilmeden yürümeye başladım.
kısa bölüm.
işler karışıyooorr!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
atlantis| gyllenhaal
Short StoryI can't save us my Atlantis, we fall ♤ Yaş farkı içerir. Rahatsız olacaklar lütfen okumasın, lütfen.