Dreiundzwanzig

1.5K 97 49
                                    

Severus keşke söylemeseydim diyordu. Her şey Harry'e gerçeği söyledikten sonra berbat olmuştu. Oğlu bir haftadır bir kere bile gözlerine bakmamıştı Severus'un. Ondan kaçmıyordu da. Harry sadece her şey normalmiş gibi davranıyordu. Severus Harry'nin tüm bu olayı arkadaşlarına bile anlatmadığını düşünüyordu. Bu düşünce bir an için içini acıttı. Ondan arkadaşlarına anlatamayacağı kadar iğreniyor muydu?

Kafasını salladı ve kendine geldi. Şimdi Harry'nin İksir dersi vardı. Öğrenciler yavaşça içeri dolarken gözleri oğlunu aradı.

Ne de çabuk kabul etmişti Harry'nin oğlu olduğunu.

Harry, arkadaşları ile Severus'a hiç bakmadan içeri girer ve sırasına otururken gözleriyle onun her hareketini izledi. Olayın sanki 'Gözleriyle yeme' şeyine benzemesinin tabiki farkındaydı. Ama nedense onun oğlu olduğunu öğrendiğinden beri içinden bir his onu hep izlemek istiyordu. Lily'nin gözleri için... Belki farklı bir nedeni de olabilirdi fakat o daha bunu bilmiyordu.

"Herkes yerine otursun.", kesin bir sesle konuştu Severus. Her şey normalmiş gibi davranması gerekiyordu. "Kitapta sayfa 396'yı açın." Kitaplar hemen onun söylediği sayfaya açıldı.

"Huzur Sıvısı. Normalde üst düzey bir iksir olmasına rağmen bugün bu iksiri işleyeceğiz. İksirin ne işe yaradığını bilen var mı?"

Hermione'nin eli hemen havaya fırladı. Severus göz devirme isteğini zor bastırdı. Onun bildiğini zaten biliyordu. Ona daha başka birisi lazımdı. Hiç parmak kaldırmayan birisi...

"Mr. Potter?"

Çocuğun yüz ifadesinden bile içinden Severus'a sövdüğü anlaşılıyordu. Kafasını kaldırdı kaldırmasına, ama yine de babasına bakmadı. Gözlerini Snape'in arkasındaki tahtaya sabitledi ve konuşmaya başladı: "Huzur Sıvısı içildiğinde insana bir süre boyunca huzur verir. Tabiki bu huzur yapay bir huzurdur ve sadece bir süreliğine etkisi kalır."

Harry sözlerini bitirdiğinde tüm sınıf ona şaşkınlıkla bakıyordu. Harry Potter'ın İksir dersinde pek parmak kaldırdığı görülen bir şey değildi,
-ki zaten parmak kaldırmamıştı- ama hepsini şaşırtan onun doğru cevaplamasıydı. İksirinin kötü olduğu için parmak kaldırmadığını sanırlardı.

Herkes şaşkınlıklarını atlattığında Severus hafifçe öksürdü ve dikkatleri kendine topladı. "Peki, Mr. Potter. Doğru cevap, tebrikler. " Böylece herkes ikinci bir şaşkınlığa girdi. Şimdi Snape Harry'i tebrik mi ediyordu? İçlerinden birisi korkmasa Severus'un yanına gelip ateşini ölçecekti. Tabiki kimse bunu  yapmaya cesaret etmedi. Bu da onların iyiliğine olmuştu.

"Bugün Huzur Sıvısını yapmayacağız. Sadece etkilerini ve görünümünü inceleyeceğiz. Zaten bu iksiri yapmanız çok zor. SBD düzeyinde bir iksir. Şimdi hepinizin kitaplarınızı ve parşömenlerinizi alıp bana gelmenizi istiyorum."

Çocukların hepsi bir anda ayağa kalktığı için bir kargaşa oluştu sınıfta. Ardından Snape'in bağırışıyla herkes korkuyla sakinleşti ve yerine geçti. "Bana bir denek lazım. O deneğin üzerinde benim yaptığım huzur sıvısını inceleyeceğiz ve siz de gördüğünüz şeyleri not alacak ve bir sonraki derse getirip sınıfta okuyacaksınız. Herşey anlaşıldı mı?"

Sınıftan onaylama mırıltıları yükseldi. Severus memnunca başını salladı ve kazanın yanına gitti. Ardından da sınıfına bir göz attı,kimin parmak kaldırdığına. Ve hiç yanılmayarak tek parmak kaldırmayanın Harry olduğunu gördü. İç çekme isteğini bir kez daha bastırdı ve olayı alaya vurarak Harry'e istediğini yaptırmaya çalıştı: "Evet, görüyorum ki Mr. Potter
bu konuda çok istekli. Lütfen öne gelin Mr. Potter." Diğer çocuklar kendilerinin denek olamadığına üzülüp,Harry'nin parmak kaldırmamasına rağmen seçilmesine şaşırmışlardı. Fakat Harry hiç bir şey söylemeden kazana doğru ilerledi ve bakışını yerde sabit tuttu.

"Lütfen şuradaki kaşığı alıp 5 kaşık Huzur Sıvısından için." Eliye bir dolabın üzerindeki kaşığı işaret etti. Harry hemen itaat etti ve o dolaba doğru ilerleyip kaşığı aldı. Kaşığı kazana daldırmadan önce kaşlarını çatıp kazandaki sıvıyı kokladı. Çatık kaşları aldığı kokuyla biraz gevşemişti. Annesinin kokusuyla. O kokunun annesine ait olduğunu nereden bildiğini kendi bile bilmiyordu. Sadece öyle olduğunu hissetmişti. Ardından kafasını sallayıp kurtuldu ve kaşığı kazana daldırdı. Her kaşıkta daha da rahatlamış hissediyordu. Kafasındaki tüm negatif düşünceler yok olmuştu. Her şey çok huzurluydu. 5 kaşığı çoktan içmiş olsa bile kafasını kazanın içine sokmak istiyordu ki sonsuza dek huzurlu olsun. Yüzünde garip bir gülümseme belirdi. Sakin ama mutlu bir ifadeyle arkadaşlarına baktı.

Şu anda Severus'a bile kızmazdı. Muhteşem bir duyguydu bu duygu. Ama bir anda,bir düşünceyle tüm negatif düşünceler geri döndü, yüzündeki o gülümseme silinmiş, yüzünü bir üzüntü ifadesi almıştı.

Bunların hepsi yapay duygular. Gerçekte hayatının ne kadar iğrenç olduğunu biliyorsun. Kendi baban bile seni sevmiyor.

Neden böyle bir şey düşünmek zorundaydı ki? Bir süreliğine de olsa mutlu olma fırsatını kendi berbat düşünceleriyle bozmuştu. Artık burnuna o huzur verici koku da gelmiyordu. Annesinin kokusunu bile kaçırabiliyorsa bu bir yetenek olmalıydı.

Kendine sinirlenerek fırtına gibi İksir sınıfından çıktı ve lavaboya yöneldi, arkasında neler olduğunu anlamayan bir sınıf bırakarak.

***

Merak etmeyin. Bir fikrim var. Bunlar son bölümler olduğu için biraz -hatta baya baya boş geçiyor. Son olduğu için de değil, hikaye çok saçma bir şey. Kendi hikayemi gömmem bittiğine göre görüşürz diyebiliriz sanırım.

Medya: Mkflsldldllflf ❤

Bir de baya uzun yazmılım beya :'D

Neyse

Hadi öptüüüm😚😚

waldeinsamkeit ➵ severitus  ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin