Fünfzehn

1.5K 105 40
                                    

Hermione ve Ron böyle bir şekilde içeri girince bir sürü bakış onlara dönmüştü. Lily'ninkiler de. Ama onunkiler şaşkınlıkla değil başka bir duyguyla kaplıydılar. Üzüntü? Kıskançlık?

Ron, o kadar bakışın üzerine sabitlenmesinden rahatsız olmuş olacak ki, kolunu Hermione'nin omzundan çekti. Şimdi Harry'i daha iyi anlıyordu. Bu çok rahatsız edici bir şeydi. İkili sonunda Gryffindor masasına vardıklarında Lily'nin yanına oturdular. Lily alayla güldü.

"Bu kadar odun olma Ronald. Eğer bir kıza çıkma teklif edeceksen biraz daha romantik olmaya çalış."

Lily'nin alayla söylediği kelimeler Ron ve Hermione'de bir bomba etkisi yaratmıştı. Lily onlara bir şey söyleme fırsatı bile vermeden hızla ayağa kalktı ve Büyük Salonu terk etti.

***

Snape, sinirli bir şekilde  Dumbledore'un odasına doğru ilerliyordu. Bu sıralar ne yapacağını kimse kestiremiyordu. Çok dengesizleşmişti. Dumbledore'un odasının önündeki heykele şifreyi bağırıp kapıyı bile tıklatmadan yaşlı adamın odasına daldı. Dumbledore ona samimica gülümsedi.

"Ne var?"diye sordu Snape kabalıkla.
"Eğer önemli bir şey değilse iksirime devam etmem lazım."

Dumbledore bu sefer biraz olsun ciddileşti. "Önemli bir şey olmasa seni ayağıma çağırmayacağımı biliyorsun."

"O zaman uzatma da söyle be adam!" Snape artık çileden çıktığını hissediyordu. Bu adam hep bu kadar gıcık ve yavaş mıydı? Neden bunu şimdi fark ediyordu?

"Peki... Direkt olarak konuya giriyorum Severus. Harry... Harry senin çocuğun."

***
Ron ve Hermione, Lily'i bulmak için her yere girmişti. Evet, gerçekten her yere. Ama Lily yoktu. Yerin içine girmiş ve kaybolmuştu sanki.

Artık ikisi de endişelenmeye başlıyordu. Çünkü saat 18 olmuş ve hava çoktan kararmıştı. Son olarak Ron'un yeni aklına gelmiş olan Quidditch sahasına doğru ilerliyorlardı. Eğer orada da bulamazlarsa artık bir yetişkibe haber vermeyi düşünüyorlardı.

Önlerindeki Quidditch sahası her adımda daha da büyürken gözler süpürgede uçan kızıl saçları aramaya başlamıştı bile. Oradaydı! Uçmuyordu ama oturaklardan birine oturmuş karşı tribünleri izliyordu. İzlemeye o kadar dalmıştı ki arkadaşlarının yanına geldiğini bile fark etmemişti.

Ron,Lily'nin sağına, Hrmione Lily'nin soluna oturdu.

"Neden öylece gittin?" diye sordu Hermione sessizliğe dayanamayarak.

Cevap biraz gecikti. "Hiç"

Ron bu sözle ellerini kızgınlıkla kızıl saçlarından geçirdi. Onun için endişeleniyorlar, onu arıyorlar, ne yaptıklarını düşünüp kendilerini suçluyorlardı ve aldıkları cevap sadece bir "Hiç"'miydi?

Hermione de biraz sinirlwnmiş gibi görünüyordu. "Lily,bize sadece 'Hiç' diyenezsin. Sadece hiç olmadığını hepimiz biliyoruz. Yoksa neden o kadar bizden uzak kalırsın ki?"

Lily bir anda Hermione'ye döndü ve gülümsedi. Bayağı bir içtenlikle(?).

"Hadi akşam yemeğine gidelim. Ben çok acıktım."dedi Lily, Ron'a bakarak. Ron da zaten yeterince aç olduğu için hiç itiraz etmeden kabul etmişti.

Hermione iç çekti. Bu konu bir süreliğime daha ertwlenmiş gibi görünüyordu.

***

Lütfen okumadan geçmeyin!

Öncelikle her zamanki gibi özür dilerim. Yine geç yazdım. Aslında bölüm hazırdı fakat onu sadece Wattpad'de buraya yazmam lazımdı. Sonra yazdığım şeylerin berbat olduğunu-yani ne kadar berbat yazdığımı farkettim. Cidden,  bu kitabı hâlâ okuyanlar, neden hala okuyorsunuz?

Aslında yazdığımla kafamdaki şeyler çok farklı. Ben kafamda nasıl geçiriyorsam size de onu yazmak isterdim fakat cidden olmuyor. Kocaman bir sayfa yazdığımda bunların sadece 200-300 kelime olduğunu fark ediyorum ve moralim bozuluyor. Kitabın senaryosu belli ama ben bunu kağıda veya Wattpad'e yazamıyorum. Aklımdan geçenleri yazamadığum için de berbat yazıyorum. Zaten bölümler de kısa.

Neyse... Hâlâ bu kitabı okuyanlara çok teşekkür ederim. Çünkü ben sizin yerinizde olsam kitabın yarısında bırakırdım diye düşünüyorum. Hepinize teşekkürler🙇.

waldeinsamkeit ➵ severitus  ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin