Ayaz'ın yanına gidip denizle mesajlarımızı gösterdim.
Resmen gözlerinin içi parladı.
"Tamam Nil gel annemlerin yanına gidelim. Bir bahane uydururuz artık."
Aşağıya annemlerin yanına indik.
Salonda koyu bir sohbete dalmışlardı.
"Şey anne biz ayazla gitsek.""Nereye bakalım."
Açıkcası hiç yalan söyleyecek halim yoktu. Bende direk olduğu gibi anlattım. "Tamam o zaman Özgür'de sizinle gelsin."Hemen Özgür'e baktım. Annem tekrar konuşmaya başladı." Özgür sende Nil gille gitmek ister misin?"
Özgür başını olumlu anlamda sallayıp "tabiiki efendim" deyince kan resmen beynime sıçradı.
Bir hışımla çantamı aldım ayakkabılarımı giydim ve ayazı beklemeye başladım.
Tam Özgür kapıyı kapatmış evden çıkmıştı ki ayaz arkasını dönüp Özgür'ü duvara yapıştırdı."Bana bak lan. Sen ne kadar utanmaz bir insansın. Şimdi senin suratını dağıtmamı istemiyorsan hemen içeri giriyorsun Ve bir bahane bulup gitmek istemediğini söylüyorsun.
Anladın mı?!!"Özgür ayakları kıçına vura vura eve geri girdi.
Tabiiki bizde kafeye doğru ilerlemeye başladık.
Kafeye gittiğimizde herkes ordaydı. Deniz beni gördüğü anda aniden kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı. Bu hiç beklemediğim bişeydi.DENİZ: Nil ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama ben seni çok seviyorum Ve Nil benimle çıkar mısın?
O anda remen şok olmuştum. Put kesildim. Ne konuşabiliyordum ne de hareket edebiliyordum.
Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladığında ancak cevap verebilmiştim. Boynuna atlayarak.
Artık sevgiliydik. Hala inanamıyorum. Olayın şokunu atlattığım zaman ancak masaya geçebilmiştik.Annemin aramasıyla masanın üzerindeki telefonu aldım.
"Nil biz eve gidiyoruz kızım. Siz ne zaman gelirsiniz?"
"Tamam anne bizde şimdi çıkarız."NİL: gençler biz gidiyoruz. Yarın görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.
çantamı Ve ceketimi alıp ayazla beraber kafeden çıktım.
Artık beni üzebilecek bir şey yok gibi gözüküyordu.
Herşey yavaş yavaş düzeliyordu.
Ayla Ve özgede pek bişey yapmıyordu. Zaten Özgür'ün hakkından geliyoruz.Eve gittiğim zaman direk duşa girdim. Bugün benim için baya stresli bi gün olmuştu.
Saçımı kuruttuktan sonra sıcacık yatağımın içine girdim.
Vee uykuya teslim oldum.
(Bu cümleyi uzun zamandır kullanmıyordum. Özlemişim.)Sabah olduğu zaman herzaman ki rutin işlerimi hallettim.
Daha sonra kahvaltı yapmak için aşağıya indim.
Çok oyalanmadan işlerimi hallettim ve çantamı alarak ayazla beraber evden çıktım.
Kapıdan çıktığım anda Deniz'i karşımda görmem bir oldu.
"Selam günaydın" (Deniz)
"Günaydın" (Nil)Tam okula doğru ilerlemeye başladığımız zaman Deniz'in elimi tuttuğunu fark ettim.
Yüzümde istemsizce bir tebessüm oldu Ve bende ona karşılık verdim.
Sınıfa girdiğimizde dahi ellerimiz ayrılmamıştı."Anasını satayım en umutsuz vakalar bile sevgili oldu,ben ve güzel yarim ela hala kavuşamadık." (Mete)
Deniz dışında herkes gülmüştü.
"Ne umutsuz vakası lan. Sensin umutsuz vaka. Şu tipe bak." (Deniz)Öğle arasına girdiğimiz zaman Uğur yanımızda belirdi. "Şey Peri buraya geldi mi? Her tarafa baktım ama hiçbir yerde yok!"
" hayır yanımıza gelmedi.Şey çantası burda.Aradın mı?!" (Nil)
"Hem de kaç defa aradım ama telefonu kapalı ."
Bu işte bir terslik var. Peri ne olursa olsun asla telefonunu kapatmazdı.Öğle arasından sonraki derslerde dahi hiç durmadan Peri'yi aramıştık.
Ama telefonuna ulaşılamıyordu. Okulun her yerine baktık,gidebileceği her yere baktık.
Ama hiçbir yerde yoktu.Şuan Peri'nin ailesi ile karakoldayız.
Neredeyse gece oldu Ve Peri hala yok. Başına gelebilecek onca şey aklıma geldikçe göz yaşlarım yeniden yanaklarımdan süzülmeye başladı.
Polis çeşitli sorular soruyordu; herhangi bir düşmanınız falan var mı? Size zarar verebileceğini düşündüğünüz falan?
Bakın bu bilgiler bizim için çok önemli.
Aklıma gelen ilk isimle cevap verdim...**************************
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.
🖤🖤🖤