SOLITUDE || Jackson Wang

3.Bölüm

🎶 My Love - Baekhyun

3.Bölüm

Iseul: Merhaba, Jackson. İyiyim sen nasılsın?

Jackson'dan mesaj beklerken biraz olsun gerilmişti. Bu saatte mesaj atmasının sebebinin kötü olmamasını umuyordu sadece. İstemsiz oluşan gerginlikten dolayı uzandığı koltukta doğruldu ve telefona odaklandı. 

Jackson: İyiyim. Geç saatte mesaj attığım için kusura bakma. Ama bu haberi sana vermek istedim.

Iseul: Sorun değil. Ne haberiymiş bu?

Jackson: Mutlu olacağını düşündüğüm için hemen soluğu burada aldım. Solitude... Yeni bir çizgi roman yayımlayacakmış.

Iseul: Aman tanrım! Nereden öğrendin?

Jackson: Çizgi romanlarının yayımlandığı sitede duyuru kısmında yazıyordu.

Iseul bunu duyar duymaz telefonu koltukta bırakıp odasına, masasındaki bilgisayarına, koşmuştu. Seon Ah, kuzenin arkasından bakakalmıştı. Neden böyle heyecanla koştuğuna anlam verememişti.

"Ya! Ne oldu? Niye öyle koştun bir anda?!"

Iseul'den cevap gelmeyince pes edip önüne geri döndü. O sırada bir ışık gördü. Iseul'ın telefon ekranı açıktı. Hem de biriyle mesajlaşıyordu. Bu fırsatı bir daha eline geçiremeyeceğini düşünerek telefonu aldı ve telefonun ekranı kararmadan hemen dokundu. Kimle konuştuğuna baktığındaysa şoka girmişti. Başta kuzeninin Jackson yazmasını umursamamıştı. Tesadüf diye düşünmüştü fakat karşı tarafın profil fotoğrafında Jackson Wang vardı. Bunu idrak ettiği an evde büyük bir çığlık koptu. Hem de bir fangirl çığlığı.

"AMAN TANRIM! SEN JACKSON WANG İLE KONUŞUYORSUN!! BU NE DEMEK OLUYOR?!"

Seon Ah'nın bağırışıyla Iseul salona koştu. Hızla gelip telefonunu aldı.

"Tanrı aşkına! Telefonumu nasıl karıştırırsın??"

"Ekranı açıktı! Sen bana söyle bakalım. Jackson Wang ile mesajlaşmak da ne demek??"

Iseul sabır dilercesine oturdu. Şimdi kuzeninin dilinden kurtulamayacaktı biliyordu. Solitude'un yeni bir çizgi roman çıkaracak olmasına doğru düzgün sevinememişti bile. Şuan tek isteği sitede belirtilen tarihin gelmesiydi. İlk bölüm ve yeni bir kitap için fazlasıyla heyecanlıydı.

"Abartıyorsun, Seon Ah. Kendisi benim danışanım. Bugün bir şeyler danışmak için numaramı istedi. Ben de doğal olarak verdim. O da benim okuduğum çizgi roman yazarını seviyormuş. Onun yeni bir çizgi roman yayımlayacağını görünce bana da haber vermek istemiş."

"Yine de inanamıyorum... Benim ulaşamadıklarıma sen uğraşmadan ulaştın bile! Hepsini yüz yüze görüp onlarla dakikalarca konuşuyorsun! Kıskanıyorum artık ama ya!"

Seon Ah, bir çocuk gibi kollarını göğsünde bağlayıp suratını astı. Sanki şuan Iseul'ın karşısında sözde yirmi iki yaşında olan bir kız yerine okul öncesi çağında bir kız duruyordu. Bu kız hiç büyümeyecek, diye geçirdi içinden. Bundan emindi. 

"Çocukluk yapma.  Benimki iş. Hem kaç kere hayran buluşmalarına katıldın sarıldın onlara. Konserlerine de gidiyorsun. Daha ne istiyorsun? Bak yarın Mark'ı görmene izin verdim ama böyle yaparsan onu da iptal ederim. Haberin olsun."

"Of!!! Tam bir şeytansın... Tamam sustum. Sakın iptal etme."

Isuel, onun bu hallerine gülüyordu artık. Daha fazla onu umursamadan telefonunu açıp Jackson'dan mesaj var mı diye baktı. Gerçi kendisi cevap vermek yerine direk bilgisayara koşmuştu.