🎶Stephanie Poetri - Do You Love Me
9. Bölüm
Karmaşık duygular, çılgınca düşünceler Iseul'ı ele geçirmişti. Asla rüyalar alemine varamıyordu. Kafasının içinde çatışan iki adam vardı. Bir de bu çatışmaya sebep olan kendi.
Ne yapacağını bilemez şekilde yatağında uzanıyordu. Boş bakışları çaresizliğini gösteriyordu adeta. Jackson gittiğinden beri böylece duruyor ve düşünüyordu. En azından düşünmeye çalışıyordu.
Jackson'a adam akıllı bir şey söyleyememek de onun için can sıkıcı olmuştu. O an şaşkınlıktan dolayı ağzını açıp bir şey diyememişti. Düşünmek istediğini söyleyip adeta ortamdan kaçmıştı. Jackson' da üstelememiş ve çıkıp gitmişti. Fakat onun da canı fazlasıyla sıkılmıştı. Reddedilmekten korktuğu kadar Iseul'ın Yong Hwa ile olmasından da korkuyordu. Ya onu tercih ederse, diye düşünmeden edemiyordu.
Iseul ise Jinyoung ve Jackson'ın planladığı gibi yarın Yong Hwa ile gideceği etkinliği iptal etmeyi düşünüyordu. Ama bu sadece bir düşünceydi. Emin olamıyordu. Gitmemek için üretecek bir bahanesi de yoktu. Ayrıca son gün reddederek Yong Hwa'ya kabalık etmek istemiyordu. Bu yüzden yarın gidecek ve kendi duygularıyla yüzleşecekti. Aslında içten içe ağır basan biri vardı ama emin olmak istiyordu. Böylece kararını verdi ve zor da olsa uyuyakaldı. Yarın onu zor bir gün bekliyordu.
***
"Çok beklettim mi?"
"Yok, önemli değil. Ben geleli çok olmadı zaten."
İkisi de birbirine gülümsedi ve salona geçtiler. Yong Hwa'nın yönlendirmesiyle loş ortama girdiler. Sıra sıra dizilmiş kırmızı koltuklar arasından yedi ve sekizinci koltuğu bulup oturdular. İkisi de birbirinden gergindi. Oyun boyunca da çok fazla konuşmadılar. Arada bir Yong Hwa, Iseul'ı oyun hakkında konuşturuyordu o kadar.
Iseul ise oyuna pek odaklanamamıştı. Aklı hep yaşananlardaydı. Yong Hwa'ya karşı bir şey hissedip hissetmediğini düşünüyordu. Cevabını da almış gibi hissediyordu. Çünkü oyunu izlerken aklı daha çok Jackson'a gidiyordu. Oyunu onunla izlediğini hayal ediyordu ve bundan daha çok keyif almıştı. Yine de oyun bitimine kadar saygısından ötürü bir harekette bulunmadı. Oyun bitince ikisi de salondan çıktılar.
"Beğendin mi oyunu? Ben yorumlarını okumuştum orada çok övmüşlerdi. Gerçekten de iyiydi."
"Evet, ben de çok beğendim," diyerek gülümsedi. Konuya nasıl gireceğini, ne yapacağını bilemiyordu.
"Bir kafeye gidelim mi? Bir şeyler içeriz. Hem seninle konuşmak istediğim bir şey var."
"Üzgünüm Yong Hwa. Görüşmem gereken biri var. Bugün için teşekkür ederim. Sonra görüşürüz."
Iseul, Yong Hwa'ya pek fırsat tanımadan hızla mekandan çıktı ve arabasına binip oradan uzaklaştı. Belki kaba davranmıştı bilmiyordu ama daha fazla ilerletmek istememişti. Nereye gittiğini bilmeden sadece arabayı sürüyordu. Farkında olmadan elleri onu şirkete yönlendiriyordu. O esnada Jackson'ı aradı.
Üyelerle yeni albüm için pratik odasında olan Jackson ise telefonun çaldığından habersizdi. Iseul, şirketin önüne gelene kadar defalarca Jackson'ı arasa da aramaları cevapsız kalmıştı. Diğer üyelerin numarası da olmadığı için öylece duruyordu. O esnada aklına Yong Hwa geldi. Eğer Yong Hwa'da buraya gelirse sıkıntı olacaktı. Bu yüzden arabasını tekrar çalıştırıp ilerideki arabaların arasına park etti. İşlerin karışmasını istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLITUDE || Jackson Wang
FanfictionPsikolog Iseul, Kore'deki idollere artan intihar olaylarından dolayı terapi, tedavi imkanı sağlamaya başlıyor. JYP 'nin isteği üzerine ilk görüşmelerine GOT7 ile başlıyor. Bu tedavi süreçlerine ve Iseul'ın bulmaya çalıştığı, hayatını değiştiren çizg...