8.Bölüm

718 107 95
                                    

🎶Kang Seung Sik - I'm Still Loving You

(Yorumlarınızı bekliyorum:*)

8.Bölüm

"Şuan bulunduğum konuma inanamıyorum. Yanımda Mark oturuyor değil mi? Karşımda da Got7. Tanrım...kutsanmış olmalıyım."

Hepsi hep bir ağızdan gülüştüler. Seon Ah'nın mutluluğu ve heyecanı onları sevindiriyordu. Bundan en çok mutlu olan kişi de Iseul'dı. Kuzenini mutlu etmek adeta onun için bir vazife gibiydi. Çünkü Iseul, her şeye rağmen kuzenini babasından kopardığını, bir aileyi parçaladığını düşünüyordu. Ne kadar suç o adamda olsa da kendini kuzenine ve teyzesine karşı kötü hissediyordu. Aynı şey teyzesi ve kuzeni tarafından da geçerliydi. Onlar da bu durumdan vicdan azabı duyuyorlardı. Onlar da Iseul'ın mutlu olduğunu görmek istiyorlardı.

"Ben içecek bir şeyler getireceğim. İsteyen var mı?"

Iseul'ın sorusuna karşılık tüm üyeler ellerini kaldırmışlardı. Iseul bunun üzerine direk mutfağa geçti. Jackson'da vakit kaybetmeden Iseul'ın peşinden geldi.

"Yardıma geldim."

"Sağ ol, Jackson," diyerek gülümsedi ve içecekleri dolaptan çıkarıp birazını Jackson'ın eline verdi.

"Bölümler nasıl gidiyor? Son bölümü daha okuyamadım fırsatım olmadı."

"Kesinlikle okumalısın, Jackson. Aşırı iyi. Kitap ufak tefek değişiklikler dışında adeta beni anlatıyor. Bu yüzden okumadan edemiyorum."

Jackson içten içe gülümsedi. Şuan Solitude'ın kendisi olduğunu söylemeyi o kadar istedi ki... İşte o zaman Iseul neden bu romanların kendi hayatını yansıttığını anlayabilecekti. Hayranı olduğu kişiyle aslında her gün görüşebilme imkanına sahip olduğunu fark edecekti. Bunlar Iseul için heyecan verici olurdu. Belki mutlu da olurdu. Bu Jackson'ın hoşuna giderdi ama pat diye de söylemek istemiyordu. Biraz daha zaman lazımdı.

"Bu arada... Yong Hwa hyung ile buluşacağını duydum. Doğru mu?"

Sorusuyla sessizliği bozmuştu Jackson. Iseul ise bardakları tepsiye dizmekle meşguldü. Gelen soru karşısında duraksadı. 

"Ha, evet... Bir tiyatroya iki bileti olduğunu ve onu eşlik edip edemeyeceğimi sordu. Ben de kabul ettim."

"Bu bir tür randevu mu?"

"Ne? Hayır, Jackson."

Iseul'ın kesin ama telaşlı bir tavırla hayır demesi Jackson'ı biraz şüphelendirmişti.

"Emin misin? Bana bir randevu gibi geldi. Yong Hwa hyung sana karşı boş değil, Iseul. Bunun farkına varmış olmalısın."

Iseul, uğraşmakta olduğu şeyleri bırakıp tezgaha yaslandı. Kollarını göğsünde bağlayıp Jackson'a baktı.

"Biliyorum, Jackson. Yine de onunla bir tiyatroya katılmakta sakınca görmüyorum. Onu reddetmemi ya da hayatımdan çıkarmamı mı bekliyorsun? Olumlu açıdan bakarsak ikimiz de uygun yaşlardayız. Yong Hwa iyi ve yakışıklı bir adam. Ona bir şans vermeliyim, diye düşünüyorum. Belki ben de ondan etkilenirim."

Jackson'ın canı duyduklarından dolayı bir hayli sıkılmıştı. Yong Hwa kendisinden hızlı davranmış ve Iseul ile bir randevu şansını yakalamıştı. Hatta kim bilir? Sevgili bile olabilirlerdi. İkisi de benzer düşüncelerle beraber bir etkinlik yapıyorlarsa bu flörtten başka bir şey olamazdı Jackson'ın gözünde. Olabilecekleri düşündükçe sinirleniyordu. Çok sevdiği menajeri artık gözünde dünyanın en itici insanlarından biri olmuş gibiydi.

SOLITUDE || Jackson WangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin