amaca giden her yol mübahtır

1.4K 193 91
                                    

Mark, John ve diğerleriyle günlerdir yüz yüze gelmekten kaçınıyor, Donghyuck'un yanından ayrılmıyordu. Dışarıdan bakıldığında Mark, Donghyuck'un arkadaşlarından çok hoşlanıyor gibi görünmüyordu. Dongyoung ve Jungwoo'nun da Mark'tan hoşlandığı söylenemezdi, birbirlerine sadece Donghyuck için katlanıyorlardı. Çünkü Mark'ın hiç arkadaşı kalmamıştı.

O da böyle olsun istemezdi. Tek istediği aşık olduğu çocuğun okul başkanı olmasaydı, karşı tarafta en yakın arkadaşı da olsa. Fakat nereden bilebilirdi ki her şeyin bu şekilde ortaya çıkacağını? İlişkilerinin ortaya çıkmasıyla Donghyuck'un planları da suya düşmüştü doğal olarak. Fakat suyun kaldırma kuvveti vardı ve birkaç gün önce bir başkası, Mark'ın ikizi, tarafından tekrar su yüzüne çıkarılmıştı.

Şimdi takvimler, seçimlere iki gün kaldığını gösteriyordu. Bu zamana kadar Donghyuck da John da birbirlerine bulaşmadan kendi işlerini halletmeye devam etmişlerdi. Fakat işte şimdi, Donghyuck'un kartlarını oynama vaktiydi. Ona başkanlığı garantileyecek hamlesini yapacaktı. Bugün önemli bir sırrın açığa çıkma günüydü.

Öğleden sonra, havanın en güzel olduğu ve herkesin bahçede takıldığı bir teneffüsü seçti. Her zamanki gibi adımlarını kendinden emin bir şekilde atıp ön bahçenin ortasındaki banka çıkınca insanların ilgisini çekmesi uzun sürmedi.

"Beyler hanımlar!" dedi herkesin kendine bakmasını sağlamak için. Kısıtlı süresi vardı. Söyleyeceğini uzatmadan söylemesi gerekiyordu.

"Ben okul başkanı adayı Lee Donghyuck, zaten hepiniz beni tanıyorsunuz. Seçimlere iki gün kaldı bildiğiniz üzere. Size bana oy verin demek için çıkmadım buraya. Sana diyorum, oradaki!" dedi parmağıyla bunu sıradan bir oy isteme konuşması sanıp gitmeye yeltenen çocuğu gösterek.

"Bana oy verin demeyeceğim. Size neden rakibime oy vermemeniz gerektiğini söyleyeceğim sadece. Bu yapacağım şeyin etikliği tartışılabilir fakat Machiavelli'nin de dediği gibi, amaca giden her yol mübahtır. Ve hepiniz biliyorsunuz John'ın en yakın arkadaşının sırrını nasıl da okul sitesinde anlattığını."

Birkaç kişiden 'bunu yapan o değildi' şeklinde itirazlar; bir kişiden de Mark'ı sözde kullanışı hakkında bir gönderme aldı. Ama bunları umursamadan devam etti konuşmasına.

"Sadece onu başkan seçmeden önce aslında nasıl biri olduğunu bilmenizi istiyorum. Nasıl bir kan taşıdığını.

"Çoğunuz Park Hyunbae'yi tanıyorsunuz. Zamanında onunla arkadaş olanlar bile var aramızda. Amacım, yaranızı açmak ya da kasten acı çekmenizi sağlamak değil. Fakat hepiniz zavallı kızın iki yıl önce kimliği bilinmeyen bir sarhoş tarafından vahşice öldürüldüğünü hatırlıyorsunuz. Hatırlıyorsunuz, değil mi? İki yıl sonra size gelip söylüyorum ki, Hyunbae'nin katilinin kim olduğu aslında biliniyor. Biliniyor fakat bizden saklanıyor.

"Nereye bağlayacağımı anladınız değil mi? Üç yıldır başkan seçtiğiniz John Seo'nun babasıydı Hyunbae'nin hayatını sonlandıran. Nasıl mı saklandı tüm bunlar? Cevap basit, para. Ve hiçbirimizin ruhu duymadı.

"Hyunbae bunları hak etmiyordu demek istiyorum. Katilinin oğlunun kendi okulunda başkan olması ona yapacağınız en büyük haksızlık olacaktır."

Herkesin ağzı bir karış açık şekilde Donghyuck'a bakakalmıştı. Kimse ne bir şey söylüyor ne de bir şey yapıyordu. Tek bir kişi hariç. Orada durup olan biten her şeye tanık olan Ten, dikkat çekmeden videoya alıyordu her şeyi.

"Bu okulun dürüst ve arkadaşlarına sadık insanlara ihtiyacı olduğunu unutmayın ve oyunuzu verirken bunu bir kez daha düşünün. Son olarak Hyunbae'ye huzurlu bir uyku ve size de iyi dersler diliyorum sevgili Neo City öğrencileri. İki gün sonra tekrar görüşmek üzere."

Kalabalığı hayretler içerisinde bırakarak az önce yaptığı normal bir şeymiş gibi geldiği yoldan geri döndü. Bunu yaparken zerre pişmanlık hissetmemişti çünkü bu John'ın sonunda kaybetmesini sağlayacaktı. Tek planı bu olmamasına rağmen Dongyoung'un parmağında oynattığı o iki aptalın herhangi bir hata yapmasına karşın bunu yaparak işini garantiye almıştı.

simon says ㅅ johntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin