bölüm 28: bilmeceyi ve yoongi'yi çözmek

918 84 61
                                    

iyi okumalar

---

Bu dünyada hiçbir zaman Youngjae'nin baştan çıkarıcı bir tarafının olduğunu düşünmezdim.

Sanırım babacık dediğinde bundan etkilenmiştim ama hey, bunu yapamaz mıyım?

Ben ve Jinyoung koridorda yalnızdık, bahçeye doğru ilerliyorduk. Jinyoung dün gece birlikte olduğum kız hakkında sorular soruyordu, ben de cevap vermeye çalışıyordum ama Youngjae orospusu yüzünden tam odaklanamamıştım.

Şapkamı takıp bahçeye çıktım, herkes toplanmıştı ve ikimizin yine geç kaldığını anladığımda iç çektim.

"Çabuk olun çocuklar!" koç uzaktan bize doğru bağırdığında birlikte onların yanına koşmuştuk, diğerlerinin sinirli bakışları garip hissettiriyordu. Fakat koç bize bir şey demedi ve konuşmaya başladı.

"Bildiğiniz gibi bugün pazartesi, yarın salı ve Busan'a gideceğiz. Program şu: çarşamba gecesi konser olacak, perşembe günü boşsunuz ve isterseniz bu süre boyunca pratik yapabilirsiniz. Cuma günü ise Busan Takımı'yla yarışımız var." koç konuşmasını bitirince dediklerinin yazılı olduğu bir kağıdı bana uzattı.

"Şimdi, sizler şu anda serbestsiniz ve eğer Winner' un konserine gitmek istiyorsanız bilmeceyi çözün." koç yanımızdan ayrıldığında hepimizin kaşları çatılmıştı ama sonunda dediği gibi yapmaya karar verdik.

"Bilmeceyi tekrar söyleyeceğim ve çözmeye çalışacağız." dedi Youngjae. Telefonunu çıkarıp öksürdü ve biz kirli yere otururken konuşmaya başladı. "Bir adam ofisinde öldürüldü. Şüpheliler Gerry, Julie, Jason, Nick ve Sophie. Tahtada ise altı, dört, dokuz, on ve on bir sayıları yazıyor. Katil kim?"

Bambam bilmeceyi kağıda yazmayı bitirdiğinde kalemi yere buraktı.

"Ofisinde bir adam öldürülmüş, ofisinde öldürülen bir adam, güvenlik falan yok, tanrı kahretsin." Jackson kendi kendine konuştuğunda Mark ve ben gülmüştük.

"Şüpheliler Gerry, Julie, Jason, Nick ve Sophie... Altı, dört, dokuz, on, on bir... bu ne?" Youngjae pes etmişti, iç çekti ve başını eğip dudaklarını yaladı.

"Bu numaraların isimlerle bir ilgisi olabilir mi?" diye sordu Jinyoung.

"Kahretsin dostum, bu sayıları sadece yüzümüze çarpacaklar." alayla cevap verdim.

Jinyoung bana gözlerini devirdiğinde Jackson gülmeye başlamıştı ve bacağımın üstüne düşmüştü.

"Altı, dört, dokuz, on, on bir... altı alfabedeki hangi harf?" diye sordum, hepsinin üzerinde bakışlarımı gezdirdim düşünmeye devam ederken.

"F." Bambam cevap verdiğinde kağıtta yazan isimlere baktım.

"F ile başlayan bir isim yok." diyerek inledim.

"Hmm." Mark artık dikkatini bilmeceye vermiş gibiydi.

"Kağıdı ters çevirin." diye önerdi Jinyoung ve Bambam kağıdı ters çevirdi.

"Hiçbir şey olmuyor." dedi Bambam başını sallarken. "Sadece kelimeleri becerdim."

"Dil." Youngjae, Bambam'e baktı.

"Hey! Yasakladığın kelimeleri kullandım ve sen kızmadın bile." dediğinde Youngjae tekrar bakışlarını Bambam'e çevirdi.

"Boşver." dediğinde Bambam sessiz kalmıştı.

"Hyung, yaş farklarını görüyor musun? Onların arasında bir yıl var ve benim seninle sadece iki ay varken sana 'hey' dememe bile izin vermiyorsun." Jackson şikayet edercesine konuşup bana döndü ve Youngjae'yle Bambam'ı işaret etti.

"Kapa çeneni Jackson, sürekli bir şeylerden şikayet ediyorsun." susarak bu sefer yavru köpek bakışlarıyla baktı bana.

"Ne zaman doğdun hyung?" Yugyeom bakışlarını bilmece kağıdından kaldırıp tüm dikkatini Jackson'a vermiş gibiydi.

"Yirmi sekiz mart, doksan dört yılı." diye cevapladı Jackson.

Youngjae birden bakışlarını ona çevirmişti.

"Jaebeom hyung ise altı ocak doksan dört doğumlu. Sadece iki ay var ve ona hyung dememi söylüyor." Jackson iç çekip bana dik dik bakmaya başlamıştı.

Bu Youngjae'nin dikkatini çekmiş gibi gözüküyordu, Jackson'ın üzerindeki bakışlarını elindeki kağıda çevirdi ve sonra bir anda bağırmaya başladı.

"Bilmeceyi çözdüm!"

"Ne?" altı kişi birden bağırdığımızda Yoongi uykusundan uyanmıştı.

"Nasıl?" diye bağırdı Mark ve Youngjae'nin elindeki kağıdı görmek için eğildi.

"Siz hangi aylarda doğduğunuz hakkında konuşmuyor muydunuz?" hepimiz başımızı sallamıştık aynı anda.

"Jackson hyung altı ocak dediğinde altı sayısına hangi ayın denk geldiğini düşünmüştüm. Haziran (June) ayıydı ve ilk harfi J oluyor, bu ilk harfimiz. Sonraki sayı dört, Nisan (April) oluyor ve onun da ilk harfi A. Sonra dokuz var, yani eylül (September) ve o da S. On ekim (October), O ve on bir kasım (November) da N. Tüm harfleri bir araya getirince de Jason çıkıyor."

Youngjae kağıdı yere bıraktı, kalktı ve bahçenin etrafında koşarken çığlık atıp bağırmaya başladı. "Ben bir dahiyim!"

"Nasıl buldu bir anda? Milyonlarca yıl geçse bile bu aklıma gelmezdi." dedi Jinyoung.

Youngjae tekrar yanımıza geldiğinde dalgalı perçemleri sıcak havadan dolayı terleyen alnına yapışmıştı ve bize parlak bir gülümseme sunmuştu.

"Bana kağıdı ver." Youngjae, Bambam'e doğru elini uzattı. Bambam'in ona uzattığı kağıdı almadan önce ise alnındaki teri silmilti hafifçe.

"Şimdi bunu koça söylemeliyiz ama benim yerime başka biri bunu açıklasın. Tamam, hayır ya da Jaebeom'un bunu açıklamasını istiyorum." Youngjae planını değiştirip bana kötü bir şekilde gülümsemişti.

"Ah, siktir git." diye mırıldandım.

"Üzgünüm Jaebeom ama kaptana karşı saygılı olmalısın." Youngjae'nin kaşları çatılmıştı.

"Pekala." yerden kalktım, yanlarından uzaklaştım ve koçun yanına gittim.

Ve ona açıklarken, Yoongi'nin Jungkook'a doğru ilerlediğini fark etmiştim. Yoongi geriye doğru bakıp etrafı kontrol ettiğinde bakışlarımı sağa çevirmiştim.

Hafifçe başımı çevirip tekrar onlara baktım, Yoongi şimdi Jungkook'a bir kağıt veriyordu ama bu kağıdın neyle ilgili olduğunu anlayamamıştım.

Üstünde çok fazla yazı vardı ve kağıt sarıydı.

Grubun yanına geri dönerken göz göze gelmiştik ve bakışlarını kaçırmıştı.

Neler oluyordu böyle?

Neler oluyordu böyle?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bully and fuckboy |2jae - çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin