bölüm 17: çifte sorun

717 86 52
                                    

Siparişimi alıp hemen yudumlamaya başlamıştım. Arkamı döndüğümde ise dirseğim sert bir şeye çarpıp o şeyin yere düşmesine neden olmuştu.

Lim Jaebeom.

Yardım etmek yerine ona bakıp gülmeye başladım. Bana dik dik bakıp ayağa kalktı çünkü siparişi hazırlanmıştı. Güler yüzlü garsondan siparişini sinirle alıp tekrar bana döndü.

"Orospu çocuğu." dişlerinin arasından sinirle mırıldandığında karşılık olarak sadece kıkırdamıştım.

Bugün de her zamanki gibi siyah şeyler giymişti ama saçları daha düzgün bir şekilde sola doğru yatırılmıştı.

Etrafta gözlerini gezdirip tekrar bana döndü ve yakamı tutup beni kendine doğru çekti.

"Seni yumruklamamı istemezsin değil mi?" gözlerime bakarak fısıldadı. Kedi gözü gibi olan gözleri parlıyordu.

Gözlerimi devirip hafifçe kaşlarımı çattım.

"Hayır tatlım, beni becermeni istiyorum." tuhaf sorusuna aptalca bir cevap vermiştim.

Yakamı bıraktığında tam ondan uzaklaşmak üzereyken elini kafamın arkasına götürüp saçımı tuttu ve içeceğinden bir yudum aldı, daha sonra da yüzlerimizi yakınlaştırmıştı.

"Koçun etrafta olmadığı her anda sana yumruk atmaktan çekinmeyeceğim." sinirle gülümseyip tekrar içeceğini yudumladı.

"Şimdiki gibi mi, çünkü koç hiç buralardaymış gibi durmuyor." sırıttım.

Birden bire beni geriye doğru ittiğinde arkamdaki duvara çarpıp yere düşmüştüm.

İçeceğimi ise dökülmeden son anda kurtarmıştım.

Etrafımızdaki insanlar bize tuhaf bir şekilde bakmaya başlamıştı ama kimse bana yerden kalkmam için yardım etmiyordu. Yerden kalktığımda Jaebeom'un arkadaşlarının yanına gittiğini fark etmiştim.

İç çektim ve boşta olan sol elimle üstümdeki tozları temizledim. Onların tam tersi olan yola, Yugyeom ve Bambam'in yanına ilerledim.

Yoongi hepimizle iyi anlaştığı için burada olmak zorunda değildi ve arkadaşlarıyla buluşması gerektiği için gelmekten vazgeçmişti.

Bambam ve Yugyeom'un beni beklediği yere geldiğimde merakla bana bakmaya başladılar.

"Neden bu kadar uzun sürdü?" diye sormuştu Bam.

"Sıra vardı." yalan söylemiştim ama inanmışlardı.

"Ah koç gelmiş." Yugyeom fısıldayıp gömleğini düzelttiğinde Bambam'le birlikte Yugyeom'un baktığı yere çevirdik bakışlarımızı.

"Günaydın çocuklar, diğerleri nerede?" diye sordu, yanımda durduğunda.

"Belki de şu taraftan gelmişlerdir." diğer giriş kapısını işaret ettim.

"O zaman gidip biraz eğlenelim." koç konuştuğunda başımızı salladık. Hiç mutlu değildim ama yanımdaki ikiliye bunu belli etmemem lazımdı.

Bana Mark, Jinyoung ve Jackson'la arkadaş olduklarını ve Jaebeom ile de iyi anlaştıklarını söylemişlerdi. Ben ise Jaebeom dışında diğerleriyle iyi gibiydim.

Birlikte bulunduklarını düşündüğümüz yere doğru ilerlemeye başladık. Aslında onların orada olduğundan emindim çünkü Jaebeom beni ittikten sonra buraya doğru ilerlemişti ve evet, tahmin ettiğim gibiydi.

"Oradalar." bir giyim mağazasının önünde bekleyen dörtlüyü işaret ettim.

"Sen git onları getir Youngjae hyung, biz burada bekleyeceğiz." Bambam bana emir verdiğinde ona göz devirdim ama yine de başımı sallayıp sohbet eden dörtlünün yanına ilerledim.

Beni fark eden ilk kişi Jackson olmuştu.

"Merhaba Youngjae!" neşeyle bağırdı.

"Selam." karşılık verdim, sesindeki neşeyi sevmiştim.

"Diğer ikili de geldi mi seksi çocuk?" Jinyoung sorduğunda bana dediği şeyi göz ardı etmiştim.

Ama yine de kabul edelim, seksiyim.

"Evet, şuradalar, koçla birlikte sizi bekliyorlar." kahve dükkanının önündeki üçlüyü işaret edip cevap verdim.

Jaebeom ile göz göze gelince birden sinirlenmiştim ama o bakışmasmız boyunca bana sırıtmıştı, çenesi hafif öne çıkmıştı.

Çenesini bu şekle sokmayı seviyor olmalıydı. Kızdığında ya da mutlu olduğunda sürekli yapıyordu bunu.

"Ah o zaman hadi, hadi gidelim!" diye hafifçe bağırdı Mark.

Hızla önden ilerlemeye başladığımda koç arkamdan gelen dörtlüye baktı.

"Nasılsınız? Hepiniz cezaya kalmaktan korktunuz mu?" güldü.

"Dürüst olmak gerekirse ben korktum." Jackson elini kaldırıp konuştuğunda ben hariç herkes gülmüştü.

"İlk önce nereye gideceğiz?" diye sordu Yugyeom.

"Saat üçe geliyor, ilk önce yemek yemeye ondan sonra da ateri salonuna gitmeye ne dersiniz?" diye önermişti koç.

"Muhtemelen bunu başka bir zaman yapmalıyız ya da başka bir şekilde." bakışlarımı Jaebeom'a çevirdim. "Midemiz bulanabilir."

Jaebeom bana bakıp gözlerini devirdi, sinirli bakışları üstümdeydi.

"Tam tersini yapmak daha iyi olur."

Başımızı sallayıp alışveriş merkezindeki ateri salonuna doğru ilerlemeye başladık. Jaebeom arkamdaydı, omzuma hafifçe vurduğunda ona döndüm ve bana orta parmağını gösterdi.

"Koç yanımızdan ayrıldığında göreceksin." dedi.

"Ne göreceğim?"

Kolunu belime sarıp beni kendine doğru çekti, çok sıkı tutuyordu.

"Bırak beni." fısıldadım.

Sırıttı.

"'Ne göreceğim?' diye sordun ya cevap veriyorum, yumruğumu."

Saçımı karıştırdı, belimi bıraktı ve yanımdan geçip önüme geçmeden önce elini yanağıma sürttü.

"Bundan emin olacağım lanet şey." arkasından mırıldandım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bully and fuckboy |2jae - çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin