bölüm 34: baş ağrısı ama bakımla birlikte

692 79 71
                                    

iyi okumalar asklarim

---

"Ah tanrım, bugün çok yorucuydu." derin bir nefes alarak kendimi yatağıma attım.

"Doğrudur, Mino tarafından öpüldüğün için özel bir gün de olmuştur." dedi Jaebeom, sonlara doğru sesi sertleşmişti.

"Ne oldu?" diye sordum kaşlarımı kaldırarak.

"Hiçbir şey, sadece kendimi yorgun hissediyorum." dedi ve omuz silkti.

Başımı sallayıp çantamdan şortumu ve tişörtümü alıp sıcak bir duş almak için banyoya girdim. Daha sonra kıyafetlerimi üzerime geçirip başımdaki havluyla saçlarımı kurulayarak dışarı çıkmıştım.

"Hyung! Tişörtünü giysene." diye bağırdığımda beni dinlemeyerek bana döndü ve dediklerimi görmezden gelerek ne yaptığıma baktı.

"Hyung, tişörtünü giy." ciddi ses tonumla tekrarladım dediklerimi.

Ses tonum ciddi olabilirdi ama yanaklarım kızarmıştı ve onun bunu fark ettiğini hissedebiliyordum. Yatağından kalktı ve tehlikeli bir şekilde bana yaklaşmaya başladı.

Çikolata gibi olan kaslarına bakma Choi, yapma.

"Oda sıcak, bu yüzden giymek istemiyorum." dedi.

"O zaman bana bir iyilik yapmak adına lanet tişörtünü giy." dedim, yanaklarım o bana yaklaştıkça daha çok kızarıyordu. Aşağıya çevirdi bakışlarını, başını yana eğerek kıkırdadı ve fısıldamaya başladı.

"Güneş ışığı kızardığında hoşuma gidiyor." yanaklarımı sıktığında daha da çok kızarmıştım.

"Hyung yapma." kaşlarımı çattım. "Bana güneş ışığı demeyi kes." diyerek devam ettim.

"Tamam, o zaman sana bebeğim diyeceğim." bana bakmaya devam ederken hafifçe gülümsedi.

"Hayır, bana kaptan ya da Youngjae demeni istiyorum. Başka hiçbir şey diyemezsin." biraz surat asarak konuştum.

"Sevimli." yanaklarımı tekrar sıktı ve ben de tekrar kızardım, ellerimi yüzüme kapatıp yüzümü görmesini engelledim.

Ellerimi yüzümden çektiğim zaman karşımda değildi, bunun yerine banyodan gelen su seslerini duyabiliyordum. Hissettiğim aptalca şeylerden kurtulmak için kendimi hafifçe tokatladım.

Neden Jaebeom'a karşı bu tuhaf duyguyu hissediyordum?

İç çekip kendimi yatağıma attım ve telefonumu alıp sosyal medya hesablarıma girdim, bir süre sonra ise Jaebeom'un banyodan çıktığını belirten kapı sesini duymuştum.

Solumdan gelen seslerle birlikte bakışlarımı telefonunu şarja takan Jaebeom'a çevirdim. Telefonumu kapattığımda çok hafif bir baş ağrısı hissi oluşmuştu.

"Hyung ağrı kesicin var mı?" diye sordum, kalkıp yatağımın kenarına oturmuştum.

"Umm, hayır. Neden?" şimdi tüm dikkatini bana vermişti.

"Çünkü başım ağrıyor." garip bir ses tonuyla konuşup parmaklarımla başıma masaj yapmaya başladım, Jaebeom hâlâ bana bakıyordu.

"İyi misin? Çok mu ağrıyor?" diye sordu, yanıma oturmuştu ve doğrudan gözlerimin içine bakıyordu.

"Çok fazla. Ah." kafamın sağ tarafında, Jaebeom'un oturduğu tarafta yani, çok keskin bir acı hissetmiştim.

"Bekle, yardım etmeme izin ver." başımdaki ellerimi tutarak konuştu. "Bana bak." ona döndüm, hâlâ başıma masaj yapıyordum.

Yavaşça ellerimi çekti ve kendi ellerini başıma yerleştirip yavaşça masaj yapmaya başladı, ilk başlarda daha çok ağrısa da kısacık bir sürede geçmişti.

Masaj yapmaya devam etti, gözlerime bakmıyordu ve ben de onunkilere bakamıyordum, bakışlarım yerdeydi. Ellerini biraz kafamın arkasına götürdü, parmaklarını aynı şekilde oynatmaya devam ederken tekrar hafif bir ağrı hissetmiştim ama o da kısa bir süre sonra gitmişti.

Birkaç dakika daha böyle devam ettikten sonra ona durmasını ve artık iyi olduğumu söyledim.

"Jinyoung'tan ilaç alabilirim, ağrı kesicisi var." dedi Jaebeom.

Başımı olumsuz anlamda sallamıştım ama o çoktan odadan çıkmıştı bile.

"Bana bunu neden yapıyor? Neden aniden bu kadar ilgileniyor?" kendi kendime mırıldandım. Birkaç dakika sonra Jaebeom geri döndü, elinde küçük bir ilaç kutusu vardı.

Masaya doğru ilerledi ve bir bardak su doldurup iki tane hap çıkardı, oturmam için kollarımdan tutup bana baktı. Hapları be suyu uzatıp sırtımı ovuşturduğunda iç çektim.

"Hyung, cuma günü yarışmaya katılamazsam ne olacak?" diye sordum ona dönerek. Kaşlarını çatmıştı.

"Youngjae maçta olacaksın, bu baş ağrısı sadece gece boyunca sürer ve uyandığın zaman sanki hiç başın ağrımamış gibi acı hissetmeyeceksin." dedi. "Hem henüz cuma gününe iki gün kadar var."

Başımı salladım, yatağa uzanmama yardım edip başıma tekrar masaj yaptı ve saçlarımı karıştırdı. Yatağına yatmadan önce ışığı kapatmıştı ama odaya ay ışığı vuruyordu.

"Gece yardıma ihtiyacın olursa bana söyleyebilirsin, maçta olmamanı istemem." yumuşak bir ses tonuyla konuştuğunda kızarmıştım ama oda karanlık olduğu için bunu fark edemezdi.

"İyi geceler." diye fısıldadı daha sonra.

"İyi geceler... Ve teşekkür ederim hyung." diye fısıldadım onun gibi.

"Rica ederim."

Birkaç dakika gözlerim açık bekledikten sonra uyumak için gözlerimi kapattım.

Neden bu kadar tatlıydı?

Değildi, o istediği herkesle birlikte olan biriydi.

"Neden beni sana karşı güçsüzleştiriyorsun?" diye fısıldaması uykuya dalmadan önce duyduğum son şey olmuştu.

Muhtemelen ertesi gün benimle daha yakın olacağının farkındaydım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bully and fuckboy |2jae - çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin