Kendinle Tanış 3.Bölüm

10.4K 290 1
                                    

Birisi seninle konuşurken, bir şeyler anlatırken, onu dinle. Fakat onu susarak dinlemek önemlidir. Amaç dinlemek ise; aslında amaç onu duyabilmektir. Kim olduğunu biliyor musun? "Ben" dediğin sen misin? Yoksa sana öğretilenlerin toplamı mısın? Aslında kim olduğunu bilmiyorsun. Kim olduğunu bilmeden yaşamak ızdıraplı bir yaşam biçimidir. Değerini bilemediğimizi bir de bakmışsın ki insanoğlu çok ucuza satmış. Hayatlarımız kendi ellerimizde... Hayallerimiz...Düşüncelerinizdeki olumsuzlukları, alevin buzu erittiği gibi eritmeli, hepimizde bu güç var. Yapmanız gereken karar verip, onaylayıp, akmasına izin vermek. Öyleyse haydi! Durmayın, ufakta olsa bir adım atın. Yorulduğunuzu mu hissettiniz? Devam edecek sabır ve azmi kaybetmeyin, bunu kullanın. Elinizden bir şey gelmediğini düşünüyorsanız gelmez, gelemez. Hiçbir şey yapamıyorsanız güzel düşler kurun. Unutmayın ki; ne düşünürseniz o, gerçek olur. Ete kemiğe bürünüp fiziki olarak karşınıza çıkar. Kendin olmak için kendini başarmak için bu dünyaya geldin, her ne olmaya geldin ise, o ol.

 
              Ortalama olarak bir İnsan beyninde 100 milyar nöron yani sinir hücresi var olduğu kabul edilmektedir. Bunlar birbirleri ile gözle görülemeyecek şekilde bağlantılıdır. Organik Wifi gibi bir tek nöronun bu sistem içinde elektriksel alan meydana getirmesi ile ve daha sonra bu bir tek nöronun diğer nöronlarla senkronize (Peryodik olarak değişen iki sinyal arasındaki frekans bakımından uyum) bir şekilde kuvvetli bir elektrik alan oluşturması, ile bu benzetmek gerekirse bir konserdeki seyircilerin ilk başta tek başlarına sanatçıyı alkışlaması ve daha sonra da bütün salonun senkronize bir şekilde alkışlamasına benzetilebilir. İnsan Kalbi de sürekli olarak beynimize bu sistem ile sinyaller yollar. Kalp kendi nöronlarının verilerini beynimize ileterek kişinin,Farkındalığını arttırıp, bilinç olarak sıçramasını gerçekleştirmiş olur.Bu sebepten dolayı Farkındalık yaşayan dervişler her zaman Kalplerini temel alarak hareket etmişlerdir.Bu farkındalığı yaşayan kişiler. Bilinen beş duyu algısı dışına çıkarak kimilerinin 6. his kimilerinin. Kalp gözü, (içten bakış) açık dediği durumu yaşarlar. Kalp gözü açılınca da Gönülden okumaya başlanır.
      Kalbin gönderdiği bu sinyalleri alamayan Beyin ise adeta kendine sağır olarak bir yaşam sürer. Bu durumda kişi kalp gözü açılmadığı sürece debelenir durur yok yere. Ben güzel miyim, ben yakışıklı mıyım? O benim hakkımda ne dedi, onun şu su güzel, bunun burası güzel, O öyle oldu Bu böyle oldu, ben doğuştan şanssızım, istediklerimin hiçbiri gerçekleşmiyor gibi gündelik sorunlardan oluşmuş söylemler gelir, ve kişinin hayat kalitesini yerlerde süründürür gönül gözünün kapalı olması. Açık olması yahut kapalı olması hayatınızı, bakış açınızı, seçimlerinizi, düşünüş ve yaşam tarzınızı derinden etkiler. Allah bu durumu 
Kuran ı Kerim de Bakara suresi 7. Ayetinde şöyle açıklamıştır.Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.
              Bu durum yani birbirlerinden etkilenen nöronların aynı titreşimler ile salınması en ufak hücrede başlayıp (Micro'da Macro'ya kadar) sosyal yaşantımızda da karşımıza çıkar. Daha önce karşılıklı bir konuşmada istemsizce konuştuğunuz kişinin vücut hareketlerini "taklit ettiğinizi" fark ettiniz mi? Örneğin o kişi kendi yüzünde bir yere dokunduğunda sizin de kendi yüzünüzde bir yere dokunduğunuzu fark ettiniz mi? Veya elini çenesine koyunca bir anda sizin de aynı şeyi yaptığınızı biliyor musunuz? Kişiler arasındaki fiziksel ve psikolojik yakınlık giderek arttıkça daha fazla görülen bu eşzamanlama veya eşleme olma durumuna "kişiler arası koordinasyon" deniliyor. Araştırmalar gösteriyor ki uyumlu olma gibi özellikler taşıyan kişilerin eş güdümlü çalışarak eşleştirilmiş olmaya daha meyilli olduğunu gösteriyor. Bir başka örnek verirsek. Başarılı olan bir Basketbol takımını düşünün. Oyuncuların birbirlerini eş zamanlı olarak nasıl etkilediklerini bunun sonucunda başarıların birbiri ardı sıra nasıl geldiğini hemen hepimiz gözlemleyebiliriz. Elbette bu durumun tersi olan etkileşimi de vardır. Başarısız bir birey takım içinde başarısızlığı tetikleyebilir. Bakınız! Bir sandık içinde çürüyen bir elma diğer elmalarında çürümesini sağlayabilir.
       Her ne yapıyorsanız, neden yaptığınızı kendinize sorun. Söylediğiniz sözleri gerçekten inanarak mı söylüyorum? Yaptığım bu davranışı isteyerek mi yapıyorum? Yoksa derdim görüntüyü kurtarmak mı? İyi, görünmek mi? Alkış mı bekliyorum? Şayet bekliyorsam neyin boşluğunu doldurmak için?

Yolu  Kendine OlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin