1.3

1K 77 141
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayo unutmayın♥
Bu bölüm real_juncotton ve pufpufmin'e ithaf edilmiştir.

Duyduğum cümleyle öksürmeye başlamıştım. Önümdeki su bardağını yudumlayıp kendime geldim.

"Biz şu an öyle bir şey düşünmüyoruz baba. Değil mi Jimin?"

Jimin yüzündeki sahte kararsızlıkla konuşmaya başladı.

"Yani bence olabil-." Gözlerimi kocaman açarak ona baktım. Korkmuş görünüyordu. "Evet efendim. Şu anlık öyle bir düşüncemiz yok."

"Olur mu öyle şey? Madem uzun zamandır sevgilisiniz, evlenin."

Babamın bizi sıkıştıran cümleleriyle ne diyeceğimizi bilemiyorduk. Annem gerginliğimizi görünce lafa girdi.

"Zorlama çocukları. İstedikleri zaman evlenirler."

Anneme minnettar bakışlar atıyordum.

Yemeğin geri kalanı kısa sohbetlerle geçmişti. Abimin Jimin'i hiç sevmemiş gibiydi. Sürekli ona değişik bakışlar atıyordu.

Yemekten sonra annem bizi göndermek istemedi fakat artık buradan ayrılmalıydık. Jimin'i daha fazla meşgul etmek istemiyordum.

Montlarımızı giyip kapıdan çıkacaktık ki telefonumu üst katta unuttuğumu farkedip hemen geleceğimi söyledim.

Telefonumu alıp merdivenlerden indikten sonra anneme ve babama sarıldım. Hoseok'u ve Jimin'i göremeyince dışarıda bir şeyler konuştuklarını gördüm.

Jimin'i sıkıştırmasından korkarken hızla ayakkabılarımı giyip yanlarına gittim.

Ben geldiğim anda konuşma bitmişti. Ne konuştuklarını sormayacaktım. Çünkü kimse şu an cevap vermezdi.

Hoseok'a sarılırken kulağıma fısıldadı.

"Bu yer cücesi seni üzerse bana söylüyorsun. Ben hallediyorum anlaşıldı mı?"

Gülerek geri çekilirken 'anlaşıldı' dedim.

Biraz olsun gerçekçi durması için Jimin'in elini tuttum. Soğuk ellerini parmaklarıma geçirirken içim ürpermişti. Seviyordum bumları belki ama hepsi bir oyundu. Daha ilerisi olamazdı.

Arabaya yerleştikten sonra gülümseyerek el salladım. Evin önünden ayrılınca derin bir nefes verip kafamı arkaya doğru attım.

"Özür dilerim. Babam işte."

Bu evlenme meselesinde çok aceleci davranıyordu.

"Sorun değil. Bu fikri sunan bendim."

Aklıma gelen şeyle ona doğru döndüm.

"Hoseok sana ne dedi?"

Bir yandan aynaları kontrol ederken gülümsedi.

"Seni üzmememi yoksa beni fena yapacağını vesaire."

"Ne? Hadi ama! Çok abartıyor." Sinirle önüme döndüm. Kafamı cama yaslarken yine aklıma bir şey geldi.

"Annemle iyi anlaştınız."

"Evet. Çok tatlı bir kadın. Gerçekten şanslısın Jennie."

Başlarda gülerken sonlara doğru sesi durgunlaştı.

"Ne oldu?"

Neredeyse ağlayacak duruma geldiğinde daha da merak etmiştim.

"Benim annem... ben daha küçük bir çocukkem öldü."

𝓱𝓮𝓪𝓻𝓽 𝓫𝓮𝓪𝓽 ¹ ᴶᴱᴺᴹᴵᴺHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin