Süpriizz yine ben👀 Bölüm yazma isteğim geldiği gibi klavyenin başına geçtim. Ve bir bölüm daha yazdım. Umarım beğenirsiniz.
iyi okumalar☁
"Telefonun çalıyor."
Elindeki silgiye uçlu kaleminin ucunu batırıp kırmaya devam etti Jimin. Düşüncelerinin arasında sıkışıp duruyordu. Ve bunu yaparken etrafındaki her şeyden soyutlanıyordu. Şimdi ise yine aynısı olmuştu. Yanındaki sınıf arkadaşı Yoongi'nin varlığından bile bihaber gibiydi.
"Jimin?"
Sınıf arkadaşı biraz daha yüksek sesle konuşunca duyabilmişti en sonunda onu. Bıraksalar okul bitinceye dek bu şekilde kalacağına emindi oysa. Bakışlarını odaklandığı silgiden kaldırabildi en sonunda. Ve yeşil saçlı çocuğun gözlerine baktı.
"Efendim?"
Endişeli bir ifade saklıydı sanki gözlerinde. Bir o kadar da meraklı.
"İyi misin?"
Arkada çalan tanıdık ses onun söylediklerine odaklanmasını zorlaştırıyordu. Bu, sinir bozucuydu. Fazla sinir bozucu. Kaynağına doğru kafasını çevirdiğinde anca farkına varabildi telefonunun çaldığının. Garip hissetti. Hiç böyle olmamıştı daha önce. Jimin dikkatli biriydi. Fakat şu an kendini aptal gibi hissediyordu. Ya da duyuları uyuşturulmuş bir zombi gibi? Gülmek istedi. Fakat hali yoktu.
"Jimin?"
Arayan annesiydi. Açmayacaktı. Şu an konuşacak enerjisi olduğunu sanmıyordu. Ayrıca uydurması gereken yalanlar vardı. Henüz onları bulamamışken ona cevap veremezdi. Bu yüzden telefonunu eline aldı ve kapatma tuşuna basarak sessize aldı. Sıkıntıyla iç çekti. Nefesi daralıyor gibiydi.
"Açmayacağım."
Karşısındaki oturduğu yerden hafifçe doğrularak ona yaklaştı. Fısıldadı.
"Onu sormayacaktım. Sen, iyi misin?"
Yutkundu. Onunla çok samimi değildi fakat o; sanki bazı şeyleri anlamış gibi duruyor, sürekli değişik anlamlar barındıran bakışlar atıyordu ona. Bu artık canını sıkmaya başlamıştı Jimin'in. Bugün kaçıncı kez sormuştu bu soruyu hatırlamıyordu. Hepsinde de sanki bir sır verirmiş gibi fısıldayarak sormuştu. Gizli bir şey öğrenmek istiyormuş gibi..
O cidden garip bir çocuktu. Ve asla ona bir şeyler anlatmak gibi bir niyeti yoktu. Bu yüzden tüm gün yaptığı gibi kafasını olumlu anlamda sallamış, kitabını ve kalemlerini çantasına sıkıştırıp ayaklanmıştı. Daha fazla onun yanında durmak istemiyordu. Kütüphaneyi severdi. Her zaman severek girer, mutlu bir şekilde çıkardı. Bu ilk defa sıkıntılı hissettiği andı ve nedeni tamamen karşısındaki yeşil kafa yüzündendi. Çok konuşmuyordu. Konuşunca da gereksiz sorular sorup sinirini daha da bozuyordu. Sanırım o da bunu anlamıştı ki 'Nereye?' sorusunu dahi yöneltme ihtiyacı duymamıştı.
Sınıfa doğru adımlarını yöneltirken saatine baktı. Öğle arası bitmek üzereydi. Derse hiç giresi yoktu. Fakat devamsızlık hakkını da boş yere kullanamazdı. Bu yüzden okulun kapanma gününe dek bu şekilde idare etmesi gerekiyordu.
Ayrıca Taehyung bugün okula gelmemişti. Nedenini merak etmiyor değildi. Fakat bir süre gözünün önünde olmaması iyiydi.
Aynen. Hem hormonal olarak hem zihinsel olarak senin için daha iyi, Jimin..
Sinirle mırıldandı.
'İç sesim bir insan olsaydı yemin ederim sıkıştırıp döverdim.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fly with me | Vmin
RomanceTaehyung, uyuşturucu bağımlısıydı. Park Jimin de, Kim Taehyung'a bağımlı. 'Bazıları sadece gökyüzünü izlemeyi seçer. Fakat ben uçmayı deniyorum.' ^ "Sadece uykunda hayal kurmak nedir bilir misin? Acınası olduğumu düşünüyorum." <<Bu hikayedeki...